Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya’dan enflasyon açıklaması | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, “Enflasyon Raporu 2018-II“in tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda, bir önceki rapora göre güncellemeleri anlattı.

Enflasyonun, düşürmeye odaklı ve sıkı bir politika duruşu altında 2018 sonunda yüzde 8,4 olarak gerçekleşeceğini öngördüklerini, 2019 sonu için tahminlerinin yüzde 6,5 düzeyinde olduğunu belirten Çetinkaya, “Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2018 yılı sonunda yüzde 7,2 ile yüzde 9,6 aralığında (orta noktası yüzde 8,4), 2019 yılı sonunda ise yüzde 4,7 ile yüzde 8,3 aralığında (orta noktası yüzde 6,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz.” diye konuştu.

Çetinkaya, ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 7,9 olarak açıkladıkları 2018 yıl sonu enflasyon tahminini 0,5 puan güncelleyerek yüzde 8,4’e yükselttiklerini belirtti.

“Enflasyonun tekrar düşüş eğilimine girmesi beklenmekte”

Bu güncellemenin 0,4 puanı petrol fiyatları ve döviz kuru kaynaklı gelişmelere bağlı olarak Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları varsayımını yukarı çekmelerinden kaynaklandığını söyleyen Çetinkaya, şunları kaydetti:

“Ayrıca, yurt içi talebin gücünü korumasına bağlı olarak bir önceki rapor dönemine göre yukarı yönlü güncellediğimiz çıktı açığı ise 2018 yıl sonu tahminini 0,1 puan artırdı. Diğer taraftan, para politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceği bir görünüm altında 2019 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 6,5 olarak koruduk. Baz etkisinin yanı sıra döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki gelişmelerin gecikmeli yansımalarına bağlı olarak yıllık tüketici enflasyonunda kısa vadede dalgalanma oluşabileceği öngörülmekte ve risklerin yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir.

Para politikası kararları ve tedbirlerin etkisiyle enflasyonun tekrar düşüş eğilimine girmesi beklenmektedir. Ülke risk priminde küresel ve yurt içi gelişmeler kaynaklı ilave bir artış olmadığı varsayımı altında, sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla sürdürülmesinin yanı sıra iktisadi faaliyet ve kredi büyümesinin daha ılımlı bir büyüme patikasına yakınsaması 2018 yılında enflasyondaki düşüş sürecini destekleyecek. Bu dönemde, para ve maliye politikaları arasında güçlü bir şekilde devam edecek eşgüdüm dahilinde vergi ve yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamalarının da enflasyondaki düşüşe destek verecek şekilde belirlenmesi büyük önem taşımakta.”

“Sermaye akımları dalgalı bir seyir izlemekte”

Uluslararası ticarette artan korumacılık söylemlerinin küresel makroekonomik görünüm üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerine dair endişelerin mart başından itibaren tahvil getirilerinin bir miktar gerilemesine yol açtığına işaret eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak, gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının para politikasında normalleşme sürecine dair beklentilerin güçlü kalmasıyla uzun vadeli tahvil getirileri yükselmeye devam etti. Diğer yandan, küresel risk iştahına bağlı olarak sermaye akımları dalgalı bir seyir izlemekte. Şubat başından itibaren küresel finansal piyasalarda gözlenen oynaklıklar ve yakın dönemde ABD ile Çin arasında süregelen dış ticaretteki korumacılığa dair tartışmalar gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde yükselişe neden oldu.

Türkiye’nin ülke risk primi de benzer hareket etti. Risk primindeki artış ve portföy girişlerindeki azalış, Türk lirasının değeri ve ima edilen oynaklığı üzerinde de etkili oldu. Arz ve talep yönlü gelişmelerin etkisiyle, ticari kredilerin büyüme eğiliminin tarihsel ortalamalara yakınsadığını, tüketicilere yönelik ihtiyaç ve konut kredilerinin büyüme eğiliminin ise 2017’nin son çeyreğinden bu yana bir miktar ivme kaybettiğini görüyoruz.”

“Finansal koşullar yılın birinci çeyreğinde bir miktar sıkılaştı”

TCMB Başkanı Çetinkaya, konuşmasının “Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar” bölümünde, fiyatlama davranışlarına dair risklerin devam etmesi nedeniyle para politikası duruşunu 2017’nin son çeyreğinde kademeli olarak sıkılaştırdıklarını anımsattı.

Kasımda Türk lirası ve döviz likiditesine dair önlemler aldıklarından bahseden Çetinkaya, aralıkta gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz artışı gerçekleştirirken, ocak ve martta enflasyon görünümde kalıcı bir iyileşme oluncaya kadar sıkı para politikası duruşunu koruyacaklarını ve gerekli görülmesi halinde ilave sıkılaşmaya gidebileceklerini duyurduklarını ifade etti.

Çetinkaya, nisan ayındaki PPK toplantısında ise enflasyona ilişkin riskleri sınırlamak amacıyla ölçülü bir parasal sıkılaştırma yapmaya karar verdiklerini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Bu doğrultuda, Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme oranı yüzde 12,75’ten yüzde 13,50’ye yükseltildi. Sistemin fonlama ihtiyacı kasımdan itibaren tamamen GLP’den sağlanıyor ve dolayısıyla piyasadaki gecelik repo faiz oranları GLP borç verme oranı seviyesinde oluşuyor. Türkiye’nin ülke risk priminin yükselmesi sonucunda, parasal koşullara dair önemli bir gösterge olan kur takası faizleri tüm vadelerde Ocak Enflasyon Raporu dönemine göre yükseldi.

Jeopolitik gelişmeler ve risk primindeki yükselişin etkisiyle Türk lirası diğer gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine kıyasla daha fazla değer kaybetti ve daha dalgalı bir seyir izledi. Ticari kredi büyüme oranları tarihsel ortalamalara yakınsıyor. Benzer bir yavaşlama eğilimini tüketici kredilerinde de görüyoruz. Finansal koşulları belirleyen tüm unsurları topluca değerlendirdiğimizde, finansal koşulların yılın birinci çeyreğinde bir miktar sıkılaşmış olduğunu gözlemliyoruz.”

“İhtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılabilecek”

Çetinkaya, “Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılabilecektir.” ifadesini kullandı.  AA