Tarihin her döneminin, her ülkenin, her grubun ve her kıtanın bir kahramanı olur. Kahramanı kim yaratır? Kötü adamlar yaratır.
Bu gerçek hem efsanelerde hem gerçek hayatta geçerlidir, zira; kahraman olmasa kötüler her zaman hakim ve her yeri kontrol eder.
Herkül veya Antara gibi bir kahraman bir yerden ortaya çıkmalı. Eskilerde kötülük bir ejderha, çok kollu veya çok kafalı bir yaratık olabilirdi veya büyük bir dinozor. Ama her zaman da sincap gibi çevik ve aslan kadar güçlü bir Süpermen veya Tarzan gibi bir kahraman da ortaya çıkmalıydı.
Modern zamanlarda kötülük geliştikçe kahramanın da gelişmesi gerekli oldu. İnsanlar bakire kızları öalan ejderhalara inanmamaya başladı, artık biyonik veya mekanik ejderhalar görmeye başladık, ‘Voltran’ veya benzerleri gibi. Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung, insanoğlunun toplu hafızasında ilk aradığı şeyin kahraman olduğunu söyler.
Bu tespit geçerliliğini hala koruyor.
Örneğin, Batı Almanya’nın savaş sonrası ekonomik mucizesi Alman halkına mal edilmedi, bir ekonomist olan Ludwig Erhard’a mal edildi.
ABD’yi Resesyon krizinden kaldırma başarısı da Rosevelt’e mal edildi.
İnsanları, kendilerini savunacak ve zayıflıklarına çare olacak bir kahramanın varlığını bilmeleri kadar hiç bir şey rahatlatmaz.
Günümüzde de sinema, veya televizyon, hem kahramanları hem kötüleri yaratır. İnsanlar sinemaya gitmeden önce seyredeceklerinin zor, hatta hayal, olduğunu bilerek gider ama bir adamın bir apartmandan diğerine atladığını görünce sevinir, tam düşecekken yirmi beşinci kattaki bir pencerenin pervazına tutunarak kovalamacayı sürdürmek için bir daire katına girmişken kendisini gördüğüne sevinen bir bayan görür ama umursamaz, bayana da bakmaz ve görevine devam eder.
Çünkü o bir kahramandır!
Tarihte kahramanlar hep savaşçı olmamıştır. Hatem-i Tai gibi çok cömert bir reis, Çin ovalarında insanlara ders veren bir hekim veya veba veya cüzzam hastalarına tedavi sunmaktan korkmayan bir hekim de olabilir.
Prens Charles ile medya savaşının en kızıştığı anında Prenses Diana cüzzam hastanesine gidip hastalarla fotoğraf çektirdi ve hastalara destek olan kahraman rolünü oynadı.
Prens Charles da, metresiyle birlikte olarak, kahramanı üzen taraf oldu. Dünya çapında milyonlar Diana’yı severek izledi ve zalim kocasından nefret etti. Diana ve Charles’ın hikayesinin dünyadaki diğer evlilik hikayeleri gibi olduğu, alçalma dönemleri gibi yükselme dönemleri de yaşadığı kimsenin aklından geçmedi, insanlar kahramanının, Diana’nın, üzülmesine ve zora sokulmasına dayanamadı, O kadar.