Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Moskova, Şam’ın kararını ne kadar kontrol ediyor? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Rusya, uçağının düşürülmesinden İsrail’in sorumlu olduğuna dair resmi bir açıklama yapmadan önce Esed yanlıları, Moskova’nın Ankara’yla İdlib anlaşmasını imzalamasına tepki olarak savunma sistemlerinin Rus uçağını kasıtlı olarak düşürdüğü söylentisini yaydı.

Çünkü bu anlaşma, şehri ele geçirmeye yönelik rejimin güçlü iştahını dizginleyerek burada toplanan silahlı muhalif güçleri yok etmesini engelledi.

Bu durum, Şam’ın Moskova’nın Suriye’deki çatışmanın seyriyle ilgili kararlarını reddedip reddedemeyeceği hakkında ve Moskova’ya karşı cezalandırma kararını nasıl aldığı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Rusya’nın Suriye rejiminin kararını kontrol etme gücünü küçümseyenler ve rejimin son manevrasının yanı sıra dış baskıları ve dayatmaları kuşatma gücünü büyütenler var.

Bu konuda farklı gerekçeler bulunuyor. Onlara göre Esed rejimi, iktidarda mezhepçiliğe, istihbarat dairelerinin ve askeri çevrelerin dayanışmasına güveniyor.

Bu da rejimin, kendi çıkarını ve isteğini tehdit eden kararları reddetmesine olanak tanıyor. Ayrıca onlar, Şam’ın Moskova’ya ihtiyacı değil de Moskova’nın Şam’a ihtiyacı olduğu düşüncesini tercih ediyorlar.

Rejim, silah satın alıyor, yeni silahlar deniyor, bunların bedelini sağlam parayla ödüyor ve Suriye’nin kapılarını Rus yatırımlarına açıyor. Ayrıca onlar, güvenilir bir müttefik olarak İran’ın rolüne değiniyorlar.

İran, Suriye’de esas nüfuz halkası olarak Şam yönetimine kuvvetlice tutunuyor. Sonra onlar, kurnazca şunu soruyorlar: Kremlin’deki liderler, girişim ve planlarının Şam yönetiminin esnekliğiyle uyuşmayınca Suriye meselesinden birçok kez vazgeçip güçlerini geri çekmekle tehdit etmediler mi? Bakan Lavrov, Rusya’nın Suriye’deki yöneticilere kendi görüşünü kabul ettiremediğini belirtmedi mi? Lavrov, Rusya’nın Suriyeli yöneticileri onların dayanaklarını ve yetkilerini zayıflatan yol haritasına göre hareket ettirmekten aciz kaldığını ifade etmedi mi?

Fakat gerçekler böyle değil. Rusya’nın kapsamlı askeri müdahalesinden 3 yıl sonra Suriye sahnesinde çizilen yeni planlar var. Askeri müdahalenin, sahadaki gücü dengelemede ve Suriye rejiminin yıkılmasını engellemede belirleyici bir rolü oldu. Askeri müdahalenin, savaşların çoğunu yönetmede standart bir duruma dönüştüğünü ve Rus askeri komisyonlarının belirleyici rolü olduğunu herkes biliyor.

Ayrıca Rusya’nın Suriye istihbaratının ve askeriyenin kararlarını kontrol etmek ve savaşın dağıttığı güç merkezlerini kuşatmak için bu kurumlardaki önemli yerlere kendine bağlı kişileri getirmeye çalışması gizli bir şey değil. Rusya için önemli olan, mevcut durumu, kazanımlarını ve imtiyazlarını muhafaza etmektir.

Daha kötüsü de Rusya’nın subayların ve astsubayların askeri yaşamını kapsayan yeni kararların yanı sıra Suriye ordusu içerisinde birçok düzenlemeyi kontrol ettiğine dair söylentilerin olmasıdır. Hatta Rus askeri polisi, bazı bölgelerde günlük yaşamın idaresini eline alarak kendilerine dayatılan şartların ve talimatların dışına çıkan rejim unsurlarını tutuklayıp cezalandırdı. Ayrıca Rus askeri polisi, Dera ve Humus’ta olduğu gibi tutuklamalara ve takiplere karşı kendilerini korumak ve hareket kabiliyetlerini kolaylaştırmak için Rus askeri komisyonlarıyla anlaşma yapan grup liderlerine özel kimlikler verdi.

Moskova’nın zayıf Suriye rejiminin iktidarda kalmasına özen gösterdiği doğrudur. Rusya, kendi çıkarlarını korumak için rejimi mevcut olanın en iyisi olarak görüyor. Moskova, dünya karşısında güvenirliğini kaybetmedi.

Rusya, rejimin ihlallerini ve aşırı şiddetini kasıtlı olarak örtüyor ve onu çeşitli silahlarla destekliyor. Ayrıca Rusya, rejimi korumak ve uluslararası kararın alınmasına engel olmak için birçok kez veto hakkını kullanmadı.

Daha da önemlisi Rusya, Suriye rejiminin hatırına dengeleri köklü bir şekilde değiştirmek için askeri müdahalede bulunmadı.

Aksine Rusya, kendi çıkarlarını garantilemek, bu çıkarları koruyan politikayı geliştirmek, Suriye’deki nüfuzunu ve hâkimiyetini savunmak, pay ve rol paylaşımı konusunda Batı’yla olan rekabetini en üst düzeye çıkartmak, Suriye’deki güçlü varlığına yatırım yapmak ve bu ülkeyi önemli bölgesel meselelerle ilişkilendirmek için askeri müdahalede bulundu. Böylece Moskova, gerilim odağını çözmede ve bölgenin istikrarını garantilemede belirleyici bir rol oynayacak.

İran, rejimin güçlü ve güvenilir bir müttefikidir. Rejim ise İran’dan destek alarak manevrasını genişletmeye çalışıyor. Fakat Batı’nın Tahran’a yönelik baskıları arttığı, içerideki krizin farklı alanlara yayıldığı ve İran’ın Suriye’deki varlığına yönelik onlarca saldırı yapmak için Suriye hava sahasının İsrail’e karşı açık bırakıldığı bir ortamda bu desteğin ne kıymeti var.

Bu durum, İranlı liderlerin Rusya’ya olan ihtiyacını ve bağlılığını artırmaktadır. Bu da Devrim Muhafızları’nın ve milislerin İsrail’i razı edecek bir mesafeye kadar uzaklaştırılmasında İranlı liderlerin neden Kremlin’in iradesine boyun eğdiklerini açıklamaktadır. Sonra Rus askerler, rejim güçlerini eğitme ve yönlendirme konusunda hızlıca İranlıların yerine geçti. Zira İsrail ve ABD, İran’ın Suriye’de iletişim merkezleri ve kalıcı askeri tesisler inşa etmesini engellemeye ve İran’ı Suriye’den çıkartmaya yönelik baskılarını artırdı.

Bu çerçevede Kremlin yönetimi, S-300 uçaksavar füzelerinin gönderilmesine dair rejimle yapılan eski bir anlaşmanın yürürlüğe girdiğini açıkladı.

Görünüşte bu, Rus uçaklarını korumak, İsrail’in ve koalisyonun hava saldırılarını engellemeye yönelik bir hareket gibi görünüyor. Fakat asıl amaç, Moskova’nın Suriye savaşını ve bu savaştaki etkin tarafları ve aynı zamanda İran ile rejimin manevralarını kontrol etmesine yönelik yeni bir atılım gerçekleştirmektir. Zira yeni silah, uzun vadede Rus subayların gözetiminde kalacak olup Kremlin’in siyasi iradesine göre hareket edecektir.

Bağımsız ulusal karara sahip olduğu yönündeki bu demagoji, Esed rejimi için tuhaf bir durum değildir.

Rejim, halkına yönelik en çirkin öldürme ve işkence araçlarını kullandığı zaman ülke ve halk için kayda değer bir şey yapmış olmadı. Rejim, iktidarda kalmak, kaynaklarını ve ayrıcalığını korumak için insanları yakmada, ırkçı grupların desteğini almada ve askeri müdahaleleri ülkeye getirmede hiç tereddüt etmedi. Öte yandan rejim, İsrail’in mükerrer saldırıları ve Batılı koalisyon güçlerinin askeri rolü karşısında ciddi bir tepki göstermedi. Rusya’nın Suriye dışında yaptığı farklı çözüm ve ateşkeslerde rejime yer verilmedi. Daha da önemlisi rejim, Moskova’nın Suriye’nin geleceğine yönelik düzenlediği çeşitli toplantılardan ve anlaşmalardan uzaklaştırıldı.