Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Mübarek Al Sani: Rejimin saçmalıklarına son vermek için Katar’a döneceğiz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Riyad: Nasır Hakbani

İsmini Katar rejiminin muhalifleri arasında duyuran Al Sani ailesi üyesi Şeyh Mübarek bin Halife Al Sani, Katar halkının Körfez’deki kardeşleri ile siyasi ve ailevi bağlarını koparan Katar hükümetinin uyguladığı baskılardan ötürü büyük bir endişe ile yaşadığını dile getirdi.

Halkın yaşam pahalılığı ile yüz yüze olduğuna, hayatlarının ekonomik durgunluktan etkilendiğine, ticari malların ulaşımının kesintiye uğradığına ve hazineye dayalı bir hayat sürdüklerine de işaret etti.

Mübarek Bin Halife Al Sani, Al Sani ailesinden 20’den fazla kişinin çağrıldığı ‘Katar’ı Kurtarma’ toplantısına katılanlar arasındaydı.

Mübarek Bin Halife, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, taraftarlarıyla birlikte Katar’a geri döneceğini, hâkim rejimden ve Körfez ülkelerini bölmeye çalışan ‘saçma’ politikalarından Katar’ı kurtaracağını ifade etti.

Ayrıca Al Sani ailesinden birçok kişinin kendisi ile iletişime geçerek Katar’ı mevcut hükümetin politikalarından kurtarmak için gösterdiği çabaya destek olmak istediklerini de açıkladı. Onların, ülkede olup bitenlerden dolayı hoşnut olmadıklarını, hatta çocuklarının ve topraklarının geleceğinden korktuklarını, nitekim içlerinden birinin rejimin işlerine karşı çıkması durumunda çok ağır bir baskı ile karşılaştığını da sözlerine ekledi.

Mübarek Al Sani, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki konutunda verdiği röportajda, Katar’ı rejimin saçmalıklarından kurtarmak için mücadele verildiğini söyledi. Ayrıca kendilerinin ‘Körfez’in berrak suyunu bulandırmaya çalışmaktan vazgeçtiği ve babasının döneminde Libya, Mısır ve diğerlerinde meydana gelen olaylardaki saçma işlerden el çektiği, terörle mücadele çağrısı yapan 4’lünün 13 talebine ve Mısır’da ilan edilen 6 ilkeye onay verdiği takdirde’ Katar Emiri Şeyh Temim ile de anlaşmaya hazır olduklarını dile getirdi.

Şeyh Mübarek Bin Halife Al Sani, Katar’ın hAlihazırda görev başındaki gerçek yöneticisinin Hamad Bin Halife Al Sani ve oğlu Temim’in ise sadece ‘babasının yurtdışı elçisi’ olduğunun altını çizdi. Bununla birlikte Katar halkının özellikle de Katar ordusunun, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kendi topraklarındaki varlığından rahatsız olduğuna işaret eden Mübarek Al Sani, benzer tecrübelerin var olduğunu hesaba katarak Katar’da bir devrimin gerçekleşmesini de uzak bir ihtimal olarak görmüyor. Dışlandıktan sonra yardım etmesi için hükümete yeniden dâhil edilen üçüncü bir tarafın olduğunu da söyledi: Eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Hamad Bin Al Casim Al Sani.

Şarku’l Avsat’ın Şeyh Mübarek Bin Halife Al Sani ile gerçekleştirdiği röportaj;

Dört Arap ülkesinin Katar’a ambargo uygulamasının üzerinden 7 aydan fazla zaman geçti. Doha’daki durumu nasıl tarif edersiniz?

Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın Katar’a ambargo uygulama kararının ardından Katar halkından hiç kimse rahat yüzü görmedi. Halkın büyük bir kısmı ticari faaliyetleri ve servetleri adına korkuyor. Aynı zamanda Katar halkının asli unsurlarından hiç kimse Körfez’deki kardeşlerinden ayrı düşmek istemiyor. Özellikle de aile bağları olan kimseler. Elimizde Katar halkının büyük bir kesiminin Katar telefonları yoluyla Körfez’deki akrabaları ile iletişim kuramadığına yahut hAlihazırdaki kriz hakkında konuşamadığına dair veriler var. Bunun yerine birbirleri ile iletişim kurmak için Arap ve Avrupa ülkelerinde bulundukları esnada cep telefonu hatlarını kullanıyorlar. Katar hükümetinin, Körfez’deki kardeşlerinden uzaklaştıran ve ticaretin durmasına sebep olan saçma tutumlarının bedelini Katar halkının ödediği söylenebilir. Katar halkı geçim sıkıntısının arttığı bir dönemi yaşıyor. Tüccarların çoğu Doha’daki kaynakları ve kira gelirleri ile geçimini sağlıyor. Ancak kriz, fiyatların düşmesine, bu da ekonomik durgunluğa yol açtı. Gayrimenkuller neredeyse boşaldı. Katarlıların Körfez ülkeleri ile olan ticareti durdu. Ticari malların Katar’a ulaşımı da böylece kesintiye uğradı. Yani hazinedeki mallara dayalı bir hayat sürer hale geldiler. Homurdanmalar günden güne artıyor. Katar halkının üzerindeki baskı ve korku da artmaya başladı. Buna, uluslararası planda Katar hükümetinin uzlaşmaz tavrı ve 13 talebi reddetmesine karşılık çoğalan kararlar; yerel planda ise Katar hükümetinin yapıp ettiklerine itiraz eden herkesin tutuklanması sebep oluyor.

Katar halkından hiç kimse krizden sonra baskı ve tehdide maruz kaldı mı?

Halk arasında tanınmayan birkaç kişinin hapis cezasına uğradığı durumlar var. Al Sani ailesinin de vatandaşlıkları geri alındı, mallarına da el konuldu ve servetleri yağmalandı. Bunların içinde en dikkat çekeni belki de Şeyh Abdullah bin Ali Al Sani ailesinin maruz kaldığı durumlardır. Nitekim Doha’da bulunan Şeyh’in ailesi, Katar hükümetinin baskılarından ötürü çok zorluk çekti. Buna en büyük sebep, Şeyh Abdullah’ın eskisinden farklı bir yaklaşıma sahip olmasıdır. Video ortaya çıkmadan 3 gün önce onunla iletişim halindeydim. Verdiği ziyafetten ve hac mevsiminde Katar halkının işlerini kolaylaştırmasından ötürü Suudi Arabistan’a ve kendisini çok iyi bir şekilde ağırlayan BAE’ye övgülerini sunuyordu. BAE istemediği sürece Abu Dabi’den ayrılmayacağını da defalarca ifade etti. Abu Dabi’den ayrıldıktan sonra sağlığının kötüleşmesine gelince; bu, Katar hükümetinin benimsediği provokatif basını kanalıyla benimsediği asılsız bir iddiadır. Ben Al Sani’ye yakın kuzenleriyle konuştum ve bana sağlıklı olduğunu söylediler.

Al Sani ailesinin ilk ‘Katar’ı kurtarma’ toplantısında neler konuşuldu?

Biz başlangıçta bölük pörçüktük. Yani her birimiz başka başka ülkelerde bulunuyorduk. Katar Milli Bayramı’nın gecesinde Avrupa’da toplanmaya karar verdik. 20 kişiden fazlaydık ve Katar içinde olup bitenler hakkında konuştuk. Katar’ı kurtarmak için düzenlenen toplantıda öne sürülen düşünceleri toparladık ve fikir birliğine vardık. Daha sonra ayrı düşmeyelim diye Suudi Arabistan’dan bizi ülkesinde ağırlamasını rica ettik. Orada Al Sani ailesinden birçok kişi bizimle iletişime geçerek Katar’ı mevcut hükümetin politikalarından kurtarmak için gösterilen çabaya ortak olmak istediklerini dile getirdi. Onlardan Katar hükümetinin uyguladığı baskılar sonucunda ticaretleri ve çıkarları etkilenmesin diye kendilerini açık etmemelerini istedik. Gerektiğinde ilk onlarla temasa geçeceğiz. Bunu yaptık çünkü biliyoruz ki şimdiki hükümete yalnızca muhalefet etmek banka hesaplarına tedbir konmasına ve konutlar ve gayrimenkuller gelirlerinin bir kısmına ulaşımın yasaklanmasına sebep olabilir.

Mesela ben bazı mülklerim için elektrik ve hizmet vergisi ödedim. Daha sonra proje durduruldu. Buna ek olarak benden vergi ücreti alındı. Bu, buzdağının sadece görünen kısmı. Katar içinde maruz kalınan baskı, yalnızca Al Sani ailesi düzeyinde de değil; bugün yarın hükümetlerinin Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Mısır ile uzlaşmasını ve istekleri kabul etmesini temenni eden tüm Katar halkını kapsıyor. Öyle ki Katar vatandaşı, Katar dışında Körfez ülkelerinin vatandaşlarıyla bir araya geldiğinde akıbetinden korkar hale geldi. Onlar, şikâyetleri Katar hükümetinin kulağına gider diye Katar içindeki baskılar hakkında konuşmaktan da korkuyor.

Şimdi ne yapıyorsunuz?

Öncelikle biz yani Al Sani ailesinin üyeleri, Katar dışında Melik Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdülaziz’in himayesi ve büyük desteğinden faydalanıyor ve şükrediyoruz. Onlar bizi kardeş ve akraba gibi ağırlayarak oraya buraya dağılmaktan kurtardı. Bize kendi akrabaları arasında yer verip kendilerine reva gördükleri bir şekilde muamelede bulundu. Allah’a yemin olsun biz sanki Al Suud’un ileri gelenlerindeniz. Bir mekâna girdiğimizde övgü ve hoşnutlukla karşılanıyoruz. Hiçbir şeyden geri kalmıyoruz. Bu himayenin gölgesinde Al Sani ailesi bir araya geldi ve birbirine tutundu. Endişe duyup gelen kardeşlerimizin sayısı artıyor. Onları bize katılmaya teşvik eden tek şey, Katar’a olan bağlılığımız, halkımız, tarihimiz ve imajımız için kurduğumuz hayallerimiz. Allah’ın izniyle bunları çok kısa bir sürede gerçekleştireceğiz.

Katar’ın düşman tavırları karşısında Al Sani ailesinin tutumu nedir?

Al Sani ailesinin ileri gelenleri, içeride olup bitenlerden memnun değil. Hatta çoğu evlatları ve servetlerinin geleceği için endişe duyuyor ve Allah’ın yardımını umuyor. İçlerinden biri muhalefet edecek olsa sanki hükümete savaş açmış gibi bir tepki ile karşılaşacak.

Al Sani ailesi arasında anlaşmazlıklar var mı?

Al Sani ailesinin ileri gelenleri, Katar hükümetinin uyguladığı politikalardan razı değil. Ancak aralarında şahsi çıkarlarından ötürü Katar hükümeti ile ilişkide olan bir azınlık var. Arap Dörtlüsü’nün takip ettiği 59 kişilik listede yer alan eski İçişleri Bakanı Abdullah Bin Halid Al Sani, söz konusu kişilerden biri. Onun Katar’da ticari menfaatleri yok. O şahsi çıkarları için Katar hükümeti ile çalışıyor. Eğer Abdullah bin Halid de muhalefet etmek istese alelacele tutuklanır.

Peki, Katar’ı mevcut hükümetin hezeyanlarından korumak nasıl mümkün?

Elimizde Katar’ı bu hezeyanlardan korumak için birçok seçenek mevcut. Biz Al Sani ailesi olarak Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır ile işbirliği içerisindeyiz. Amacımız Katar’ın Hamad Bin Halife Al Sani’siz bir şekilde Körfez’in kucağına geri dönmesi. Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamad, Körfez’in berrak suyunu bulandırmaktan vazgeçtiği, babasının döneminde Libya, Mısır ve diğerlerinde meydana gelen olaylar gibi saçmalıklardan el çektiği, terörle mücadele çağrısı yapan dört ülkenin 13 isteğini onayladığı ve Mısır’da ilan edilen 6 ilkeyi de kabul ettiği takdirde biz onunla sulh yapmaya hazırız.

Katar’a şu an kim hükmediyor?

Eski Katar Emiri Hammad Bin Halife Al Sani, Eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Hamad Bin Casim Al Sani ve vatandaşlık verilen bazı danışmanlar ki onlar aslında Dört Ülke ile iyi ilişkiler geliştirilmesini istemeyenler. Temim Al Sani ise babasının dışişleri elçisine benziyor.

Krizin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri Katar topraklarında boy gösterdi. Halk bundan şikâyetçi mi?

Katar halkı özellikle de Katar ordusu elbette ki topraklarında TSK’nın varlığından rahatsız. TSK’nın Doha’daki vazifesi emirliği korumak. Karargahları ise Eski Emir Hamad Bin Halife Al Sani’nin sarayının yanı başı.

Oğlu Şeyh Temim’in sarayını aynı şekilde koruyorlar mı?

Katar emiri olarak Temim’in kendi koruması var. Ancak babasının sarayındaki yoğun koruma ve Katar halkının veya ordusunun tepkisi dikkate alınmadan konuşlandırılan Türk ordusu ile kıyaslanamaz bile. Zira hükümet askeri savaştan değil bizzat kendi halkından korkuyor.

Katar hükümetinin Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da yürüttüğü siyasi kampanyalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Katar hükümeti daha içeride halkına karşı verdiği sözleri yerine getirmedi. Batı ülkelerine karşı mı sözüne sadık kalacak? Merhum Kral Abdullah bin Abdülaziz, onların yalanlarını ve hilelerini ortaya çıkarmıştı. Bunun mücadelesini bazı zamanlarda tek başına verdi. Devlet halka olduğu gibi Al Sani ailesinin çoğuna da ticari işlerini kolaylaştırma ve altyapı kalkınmasına destek sözü vermişti. 1997’den bu yana hiçbir yenilik söz konusu değil. İş onlarla, şahsi çıkarları olanlarla sınırlı kaldı. Yalan onların şiarı oldu. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani arasındaki iletişimin bozulması Katar hükümetinin oynadığı oyunlardan biri.

Katar’ın kurucuları kimler?

Katar’ın kurucusu Casim bin Muhammed Al Sani’dir. Birçok evladı vardır. Aralarında bulunan dedem Sani bin Casim bin Muhammed, kalenin içindeki Türklerin Katar’ın kurucusu Dede Casim bin Muhammed’e baskın yapma niyetlerini öğrenince Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen 1893’teki El-Vecbe Savaşı’na katılmıştı. Dedem, silah elinden kaydığında elinden yaralanmıştı. Al Sani ailesinin ileri gelenlerinin toplantısında Şeyh Sultan bin Suheym, ki babasının dedesi Abdullah bin Casim’dir. 2011 yılında iç reform talebinde bulunduğu için işkenceye tabi tutulan Şeyh Fahd Al Sani de vardı ki bu sonuncusunun dedesi de Katar’ın kurucusu Casim bin Muhammed’in ikizi Şeyh Ahmed’dir.

Neden aile meclisinin üyeleri olarak sizin fikriniz alınmıyor?

İki veya üç hafta sonra birçokları aile meclisinden istifa etti ve 2000 yılında kurulan meclisin içerisinde gerçekleşen muhalefet konusunda benimle bireysel olarak irtibata geçti. Meclisin görevi, yönetimdeki ailenin özel işlerini yürütmekti. Ancak görev tersine döndü ve meclisin faaliyeti aile içerisindeki ölüm ve evlilik haberlerini ilan etmekten ibaret hale geldi. Meclisin kurulduğu ilk günlerden bu yana ileri sürülen teklifler var. Ancak Eski Emir Şeyh Hamad bin Halife bu teklifleri bakıyor, bize üzerinde çalışılacağına dair söz veriyor ve sonuç olarak teklifler hasıraltı edilip, mecliste kalıyordu. Şeyh Hamad bin Nasır bin Casim Al Sani, 4 ülkenin terörün destekçisi olarak kabul ettiği Katar Hayır Kuruluşu başkanıdır.

Ambargo devam etmesi durumunda Katar’ın toplumsal durumunu nasıl tarif edersiniz?

Hükümetin inadı artacak ve Katar halkının asli unsurları etkilenecek. Yüzde 90’ı bu tutumdan rahatsız. Maalesef ki boykotun kurbanı halk olacak.

Katar hükümeti size saldırdı mı?

Katar hükümeti Al Sani ailesi içerisindeki muhalefeti teşvik ettiğim gerekçesiyle tutuklamak için beni tuzağa çekmeye çalıştı. Nitekim akrabalarım arasında meydana gelen anlaşmazlığın haberi bana ulaşmıştı. Ben Doha’ya dönmek istediğimde eski Katar prensine çok yakın olan biri, hükümetin beni ve kardeşimi bir tuzağa düşürmek istediğini söyleyerek dönmememi söyledi. Ben o sırada Pakistan’daydım ve kardeşim ise İngiltere’de. Hiç yoktan üzerime kışkırtma ve sorun üretme ithamı giydirilecekti. Aynı şekilde yeğenim Katar Havayolları’nda pilot yardımcısı olarak çalışıyordu. Planlı bir iş gezisinden dönünce 2 yıl süre ile hapse mahkûm edildi. 50 gün hücre hapsi yattıktan sonra herhangi bir suçlama veya denetleme olmaksızın serbest bırakıldı.

Katar basınının yaydığı mesajlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Katar basını, hükümetin hile ve halkı aldatma yolunu benimsemiştir. Katar halkının büyük bir kesimi, olan biteni anlıyor. Özellikle benimle iletişime geçen çok insan var aralarında. Onlara 4 ülkenin Katar’a karşı yürüttüğü askeri savaş hakkında konuşulan iddiaları açıkladık. Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın her birisinin aile bağları ile bağlı oldukları Katar halkını ön planda tuttuklarını söyledik. Bununla birlikte 4 ülkenin asıl sorununun oğlunun arkasında çalışan tek bir kişi ile yani eski Katar Emiri Hamad Bin Halife Al Sani ile olduğunu, zira onun daha önce verip de tutmadığı tüm sözlere rağmen Körfezli kardeşlerini anlamadığını da ekledik. Körfez uzlaşması için Katar ile çalışan Kuveyt’i de unutmayalım. Nitekim o krizin başlangıcından bu yana çalışmalarına devam ediyor. Aynı zamanda Katar hükümetinin kötü muamelesine de maruz kalıyor ki Kuveyt Prensi Şeyh Sabah el-Ahmed Al Sabah, ABD Başkanı Donald Trump ile Washington’da gerçekleşen son buluşmasında bunu hatırlattı.

Sosyal medya ağı olan Twitter’da sizin adınıza açılmış ve Katar hükümetini tutumunu destekleyen hesaplar yaygınlaştı. Sizin Twitter hesabınız var mı?

Benim herhangi bir sosyal medya, özellikle de Twitter hesabım yok. Bana yaptıkları gibi Al Sani ailesinden herhangi biri adına bir hesap açmak son derece kolay. Ama asıl Katarlılar hükümetinin tüm hareketlerin bilgisine sahip.

Katar hükümeti, bir darbe girişiminden dolayı tedirgin mi?

Bir endişe söz konusu. Daha önce Hamad bin Halife babasına karşı yapmıştı. HAlihazırda daha önce dışlanan şimdi de yardım etmesi için yeniden hükümete katılan üçüncü bir taraf var: eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Hamad bin Casim Al Sani. Elini Amerika ve Avrupa ülkelerindeki yatırımlara uzatmış, o zaman da hükümetin öfkesini çekmişti. Mülkleri geri almak için herhangi bir şekilde onu istiyorlardı. Hamad bin Casim, Katar’ın 4 ülke ile olan krizinden istifade etti ve ele geçirdiği yatırımlara bakılmaksızın yapılan çağrıya uyarak Katar’a geri döndü.

Katar, siyasi hedeflerine erişmek için bazı ülkelerde terör yapılanmalarına destek veriyor. Katar halkı bunu biliyor mu?

Elbette ki biliyor. Hükümetteki birkaç kişi bu tavır hakkında konuştu ancak kendilerine hapis ya da sürgünle karşılık verildi. Bu iş uzun bir süreden beri böyleydi. Birçok Katarlı kemer sıkma politikası ülke geneline yayıldığı bir zamanda yurtdışına transfer edilen malları talep ettiğinde eski Katar Emiri, “Beni mi hesaba çekiyorsunuz?” diye onların üzerine yürüdü.

Hükümetin politikalarının muhalifleri olarak ne zaman Katar’a döneceksiniz?

Katar’a döneceğiz ve Katar’daki şerefli kardeşlerimizin de desteğiyle ilk fırsatta ülkeyi bu saçmalıktan kurtarmak için çalışacağız. Zira bu hezeyanlar, Katar topraklarından olup da Katarlı olmayan akıl hocalarının yardımıyla Körfez ülkeleri arasında bir tefrikaya sebep oluyor. Allah’ın izni ve desteğiyle Katar, eskisinden daha iyi bir halde halkına, kardeşlerine ve Körfezi’ne geri dönecek. Önce Allah’a sonra da gerçek Katarlı kardeşlerimize inanıyoruz. Ülkelerinin İran’ın ve fitne için çalışan diğer ülkelerin kucağına itilmesine karşı çıkmak üzere sözleştiğimiz Katarlı kardeşlerimiz…

Siyasetten uzaklaşacak olursak, Suudi Arabistan’da vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?

Birçok devem var. Suudi Arabistan ve BAE’de onları yarışlara sokmak için eğitiyorum. Bu yarışmalar, Körfez’deki tüm deve sahiplerinin gücü ve önemi için çabaladığı yarışlar. Suudi Arabistan ve BAE’dekiler sadece deve yarışlarına katılmak için deve sahibi oluyor ve her biri kazanma hayali kuruyor. Şu an Suudi Arabistan’da hayatın keyfini sürüyorum. Gördüğünüz üzere deve eğitiyorum. Dostluk ve kardeşlikten yayılan güzel ve sevgi dolu atmosferin tadını çıkarıyorum.