Katarlılar, İranlılar ve emri altındaki muhalifler ve solculardan arta kalanların, Muhammed Bin Selman’ın Veliaht sıfatıyla Londra’ya yaptığı ilk ziyaretini sabottaj girişimleri başarısız oldu.
Londralı politikacıların, gazetecilerin ve Ortadoğu uzmanlarının çoğu prensin kişiliği ve projesini beğendiklerini açıkça dile getirdiler ve hakkında pozitif görüş bildirdiler.
Bu konudaki öncülüğü Dışişleri Bakanı Boris Johnson yapmış ve The Times Gazetesindeki makalesinde sadece Büyük Britanya’nın değil, tüm dünyanın Prens Muhammed Bin Selman’ı desteklemekle yükümlü olduğunu çünkü projesinin herkese faydalı olduğunu yazmıştı.
Şeyh Temim ve Katar’ın gerçek egemeni olan babası, sahibi oldukları Paris’in Saint German takımının kazanması veya konuk Suudi Arabistanlı Prens’in gezisini ve imajını başarısız olması için ne yapmaları konularında düşünmekten başka ne yapabilir?
Riyad’ın projesine karşı Doha’nın alternatif projesi bilinmekte; Müslüman Kardeşler Cemaatinin, Hizbullah örgütünün ve 1979 yılında radikal İslamcıların İran’da otoriteyi ele geçirdikten sonra bölgenin bozulmasına neden olan diğer örgütün parlatılarak öne sürülmesi.
Monotonluk ve çekimserliği adet edinen ve güçlü tutum sergilemekten kaçınan Londra Suudi Arabistanlı veliahdı pozitif ve sıcak bir şekilde yaklaştı. Gazetelerin çoğunun açılış makaleleri, TV kanallarının politik programlarının yorumları ve parlamenterlerin çoğunun ziyaretle ilgili açıklamaları Suudi Arabistan’ı destekler mahiyetteydi. Bu açıklamaların Katar’a karşı olduğunu demeyeceğim, zira Katar iki tarafın görüşmelerinde yer almadı bile. Britanya hükümeti, bazı örgütlerin ve Katar ve İran gruplarının protestolarına rağmen, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki konumunu açıkça desteklemiş ve hatta Tahran hükümetine ve onun tehlikeli bölgesel faaliyetlerine karşı Riyad’a destekleyici bir tutum almıştır. Ziyaretten bir hafta önce, Britanya hükümeti BM Güvenlik Konseyi’nde Husilerin İran tarafından askeri ve balistik füzelerle desteklenmesini kınayan tartışmaya öncülük etti ama konseyin kararı Rus vetosuyla durduruldu.
Bazı taraflar Avrupa ülkelerini ve özellikle Büyük Britanya’yı, Suudi Arabistan ve destekleyen ülkelerin Yemen siyaseti ile karşı karşıya getirmeyi defalarca çalışmıştır. İşte ziyaretin önemi de buradan kaynaklanmaktadır. Bu taraflar, Yemen olayını insani konulardan ibaretmiş diye göstermek istediler ve oradaki krizin temelinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarıyla kurulan yasal hükümete karşı ihtilal yaşandığını görmezden geliyor. Büyük Britanya Suudi Arabistan’ın tutumunu benimseyerek krizin kaynağının Yemen’i esir alan ihtilalcilerin olduğunu anlamıştır.
Prens Muhammed Bin Selman, Yemen konusunun boyutlarını ve önemini farkında ve Yemen’in çöküşünün bölgenin geri kalanının çöküşü ve şiddet ve kaosun yayılması anlamına geleceğini bildiğinden, Yemen halkını ve meşru hükümetini desteklemekle haklı. Amaç, Ensar Allah, Husilerin Yemen’de kurmak istedikleri ve Yemen’i silah zoruyla yönetmek istedikleri devletin kurulmasını önlemek, çünkü bu örgüt bunu başarırsa bölgedeki şiddet çemberi genişleyecektir.
Resmi ziyaretin sürdüğü üç gün boyunca, muhalifler İngiltere’nin başkentini konuk prens’e karşı meydan okuma ve engelleme alanına dönüştürmeye çalıştılar, fakat başaramadılar. Muhalifler Britanya hükümeti tarafından reddedildikten sonra Yemen savaşı konusunu sokağa taşımaya çalıştılar, bu da işe yaramadı. İngiltere’nin ziyarete tepkisi Veliahdın yeni vizyon bağlamında açıklık, kadınlar ve gençler, radikalizmle mücadele ve ekonomik reform oldu.
Ziyaret Riyad’ın konumunu ve pozitif yöndeki değişimin liderliğini güçlendirdi. Dünya hızlıca itidale, toleransa, birlikteliğe ve radikalizmin kaldırılmasına doğru yol almak istiyor. Burada