Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Mülteci krizi Avrupa’yı böldü | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Avrupa Birliği’ne (AB) üye 28 ülke, bu ayın sonunda gerçekleşecek Avrupa zirvesine kadar Kıta’daki sığınma sistemi reformu için ortak bir tutum üzerinde anlaşma sağlamaya çalışıyor. AB ülkeleri, 5 Haziran’da yaptıkları açıklamada İtalya’nın içerisinde bulunduğu siyasi atmosfer dolayısıyla sığınma sistemi reformu konusunda neredeyse iki yıldır devam eden çıkmazdan kurtulmak için bir çözüme ulaşmaktan halen uzak olduklarını belirtti.

Mültecilerin AB ülkelerine olası dağılımı konusundaki tartışmalar dolayısıyla reform sürecinde, 2016 yılından bu yana herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Özellikle Macaristan, Polonya ve daha yakın zamanda da Avusturya gibi doğu Avrupa ülkelerinden kota sistemine itirazlar geliyor.

İsveç Göç Bakanı Helene Fritzon dün yaptığı açıklamada, “Bir çözüme ihtiyacımız var” dedi. İtalya’ya atıfta bulunarak “Siyasi atmosfer, durumu şu an daha da zorlaştırıyor” ifadesini kullandı.

İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler, daha adil bir göçmen dağılımına ihtiyaç olduğu görüşünde.
Almanya hükümeti ise AB öncülüğündeki mevcut reform önerisinin yetersiz olduğunu duyurdu. Almanya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Stephan Mayer dün Lüksemburg’da AB İçişleri Bakanları toplantısı öncesinde açıklamalarda bulundu. “Bizim bakış açımıza göre halen önemli eksiklikle var” diyen Alman siyasetçi, “Mevcut müzakere durumuna göre, ortak Avrupa iltica sistemi bizim için kabul edilemez” ifadelerini kullandı. Mayer, sığınmacıların talepleri açısından birleşik bir kabul şartı için tüm ülkelerde ihtiyaç duyulan meselelerin olduğunu belirtirken iltica prosedürlerini ayarlama gerekliliğine de dikkat çekti. “İtalya’nın üstleneceği pozisyonu göreceğiz. Diğer ülkelerde, daha fazla muhalefet var” diyen Mayer, Vişegrad Grubu (Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya) ve güney Avrupa ülkelerine de atıfta bulundu.

Başta Polonya ve Macaristan olmak üzere bazı doğu Avrupa ülkeleri, 2015 ve 2017 yılları arasında AB içerisinde büyük bir bölünmeye neden olan sığınma kotalarına ilişkin benzer uygulamalara şiddetle karşı çıkmaya devam ediyor.

Lüksemburg’a gitmeyen aşırı sağcı İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini, geçen pazar günü İtalya ve Sicilya Özerk Bölgesi’nin “Avrupa’da bir mülteci kampı olmayacağı” konusunda uyarıda bulundu. Salvini daha önce de sığınma sistemi reformu konusundaki mevcut müzakerelere karşı olduğunu duyurmuştu.

Farklı üye devletlerin birbirleriyle çakışan isteklerinin göz önüne alınması istenirken AB’deki İçişleri Bakanları, AB Dönem Başkanı Bulgaristan’ın kaydettiği ilerlemelere rağmen konuya dair karamsarlıklarını da gizlemedi. 2015 yılında 1,26 milyon olan sığınma başvurusu sayısında keskin bir artışın yaşanmasının ardından Avrupa kıyılarına ulaşan göçmen sayısı ise önemli ölçüde azaldı. Ancak Avrupalılar halen Dublin Yönetmeliği reformu konusunda çelişki yaşıyor. Bu bağlamda İçişleri Bakanları, Brüksel’de 28- 29 Haziran’da yapılması planlanan AB zirvesi öncesinde anlaşmazlıkların nasıl sonlanacağı konusunda Bulgaristan’ın yeni önerilerini dinledi.
Söz konusu Bulgar önerisi, kriz dönemlerinde otomatik olarak uygulanan ve mali- teknik desteğe dayalı öncelikli önlemler söz konusu olduğunda zorunlu barınmanın son çare olarak görülmesini kapsıyor. Bu çerçevede önerge, üye devletlerin çoğunluk oyunun gerekliliğine işaret ediyor. Öneriler arasında Varşova ve Budapeşte’nin doğrudan muhalefetine rağmen Atina ve Roma’nın talep ettiği gibi sığınma başvurularının AB ülkelerine yönelik dağılımları da yer alıyor.

İtalya’nın yeni başbakanı Giuseppe Conte, Senato’da yaptığı konuşmada, “Sorumlulukların adil bir şekilde paylaşılmasına ve sığınmacılar için otomatik sığınma sistemlerinin kurulmasına etkin bir şekilde saygı gösterilmesi için Dublin Yönetmeliği’nin üstesinden gelinmesini şiddetle talep ediyoruz” dedi. Ancak Vişegrad Grubu yönetmelik üzerinde durmaya devam ederken, Dublin Yönetmeliği, Viyana tarafından da destek görüyor. Avrupa Parlamentosu ile aynı görüşleri benimseyen bazı ülkeler ise bu sorumluluğun sadece kriz dönemlerinde değil daimi olarak paylaşılmasını istiyor. Söz konusu uygulamaların da bunun için yeterli olmadığı görüşünü belirtiyor.

Fransa gibi Almanya da Avrupa Komisyonu’na yakın bir pozisyonda durarak “sığınma başvurusu sorumluluğunun kriz dönemleri haricinde mültecilerin ulaştıkları ülkelerde olması gerektiğini” savundu.

Bulgaristan tarafından ortaya konulan öneri, göçmenlerin kayıt için ulaştığı ülkelerde bazı kısıtlamaları da ön görüyor. Bu bağlamda sığınma başvuruları müddeti, güney ülkeleri tarafından çok uzun olarak kabul edilen 8 yılken, Almanya da dahil olmak üzere diğer ülkelerde daha kısa vadelerde ele alınıyor.