Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Mülteci krizine Fransa-İspanya-Almanya üçlüsünden yeni öneriler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

16 devlet başkanı bugün Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in davetlisi olarak Perşembe ve Cuma günü yapılacak olan Avrupa Zirvesine hazırlık amacıyla toplanacak. Avrupa Devletleri yöneticileri özellikle İtalya’ya sağcı ve popülist bir hükümetin gelişiyle göç konusunda gözünü yıldıran, karşılıklı ithamlar ve çekişmelerle başa çıkmaya çalışıyor.

Buna ek olarak Akdeniz kıyılarına özellikle İtalya’ya göç dalgası sürüyor. Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya’dan oluşan Visegrad Grubu ise mültecileri kabul etmeyen radikal bir tutuma sahip.

Avrupa’daki bu bölünmelerin ortasında Emmanuel Macron her yönden harekete geçerek kilit bir rol oynamaya çalışıyor: Salı günü Almanya Başkanı Merkel’i ziyaret etmiş öncesinde Elysee sarayında partisi ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini’ye karşı elini güçlendirmek için İtalya Başbakanı Giuseppe Conte’yi karşılamıştı. Yine dün, yeni İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’le görüştü. Sanchez, göçmenlik ve sığınma konusunda Fransız-Alman-İspanyol anlaşmasına sıcak bakıyordu. Tüm bu diplomatik çabalar, bugün yapılacak toplantı ve önümüzdeki Perşembe ve Cuma zirvesinde üzerine bina edilebilecek fikir ve öneri arayışlarının bir sonucu.

Dün Avrupa liderlerine ilk kez öneri sunacak Fransa-Almanya-İspanya ekseni ortaya çıktı. Macron, Sanchez ile yaptığı görüşmenin ardından yaptıkları basın açıklamasında sundukları önerilerin içinde öncelikle kaçak göçmenlerin sandallarına limanlara daha yakın güvenli yerlerde el konulmasını vurguladı. Yine Avrupa devletlerinde mültecilerin başvurularını değerlendirecek merkezler kurulması da öneriler arasındaydı. Macron yalnızca mültecilerin başvurularının değerlendirileceği ancak ekonomik amaçlarla gelmek isteyenlerin ise dikkate alınmayacağını vurguladı. Bu kriterler dikkate alındığında savaşların olduğu ülkelerden gelen iltica başvuruları 2015 ve 2016 yıllarındaki göçmen patlamasına kıyasla sayıları azalacak. Üçlü teklif ayrıca Avrupa ülkelerine yerleştirilmiş göçmenlere diğer Avrupa ülkelerinin de yardım etmesini ve Avrupa’da kalmayı hak eden mültecilerin diğer devletlere dağıtılmasını kabul etmeyi içeriyor. Visegrad grubu mülteci kotalarını kabul etmeyeceğinden Macron onların mali sorumluluk yüklenmesi gerektiğini söyledi ve ekledi “Avrupa fonlarından yararlanırken Avrupa’yla dayanışmayı reddetmek olmaz.”

Son olarak üçlü tarafın teklifi iltica talepleri reddedilen kişilerin ülkelerine hızlı bir şekilde iade edilmesini içeriyor. Bu nedenle Macron geri iade için bu menşe devletlerle anlaşma yapmanın gerekliliği üzerinde yoğunlaşmış durumda. Elysee kaynakları, bir sabah toplantısında yaptığı konuşmasında Macron’un Avrupa’daki mali teşvikler ve ekonomik ve sosyal kalkınma programları aracılığıyla Avrupa’ya yönelen Afrika göçlerini frenlemek için “menşe ve koridor devletleri” ile uyarıcı bir politika düşünmenin “mümkün” olduğunu söyledi. Buna göre bu politikayı kabul edenlerle yardımlaşma, etmeyenlere ise ceza öngörülüyor. Bu da havuç ve sopa politikasına geri dönülmesi anlamına geliyor.

Ancak, teklif bununla sınırlı değil. Aynı zamanda Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın, BMMYK ve Uluslararası Göç Bürosu tarafından temsil edilen Birleşmiş Milletler ile işbirliği içinde Libya gibi koridor ülkelerinde merkezler kurma teklifi de incelenecek.

Kurulacak bu merkezlerin özelliği Avrupa’ya göç etmek isteyen kişilerin güvenliklerini sağlaması ve dosyaların burada incelenerek iltica hakkına sahip olamayanların Avrupa’ya geçişine izin vermemekolacak. Aynı zamanda bu merkez, göç etmek isteyenleri Afrika topraklarında kalmasını sağlar böylelikle kaçak göçlerde ölen ya da boğulan vakıalara engel olacak.

Bütün bu önerilere ek olarak, iki zirvenin dikkate alacağı bir dizi pratik önlem bulunmakta.

Bu önlemlerden ilki, Avrupa sınırlarının korunması için görevlendirilmiş Avrupa polisi Frontex gibi emniyet güçleri ile Avrupa göçmenlik kurumlarını güçlendirerek AB’nin dış sınırlarının korunmasını sağlamak. Avrupalılar bu işle görevlendirilen 1500 kişi’yi 10 bine yükseltmesi için gerekli maddi ve insan kaynağı desteğini vermesi bekleniyor.

Asıl amaç Avrupa kıyılarına göç dalgasını frenlemek. Bugün gerçekleştirilecek zirvede tartışılacak son konu mültecilerle ilgili düzenlemeler yapmış olan Dublin sözleşmesini masaya yatırmak olacak. Mültecilerin diğer Avrupa ülkelerine dağıtılması gibi talepler diplomatik dilde “ikincil iş” olarak değerlendiriliyor.

Gerçek şu ki bu maddelerden her biri ilgili devletlerin birbirleriyle çelişen tutumlarından dolayı çözülmesi zor sorunlar. Roma ve Paris arasındaki ihtilafların yeniden gün yüzüne çıkması ise çözümsüzlüğü gösteriyor. Bugün yapılacak olan toplantıya 4 Orta Avrupa ülkesi katılmayı reddetti. Sağcı politikacılar için mülteci meselesi “kazançlı bir at”a dönüştü. Hükümet yetkilileri bu konuda temkinli davranmak zorunda kalıp kamuoyuna uyum sağlamaya çalışıyorlar.