Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Mültecilerin dönüş umutları Yermük Mülteci Kampı’nın yıkıntılarına gömüldü | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Esed rejimi, Suriyeli muhaliflerin ülkenin başkenti Şam yakınlarında kontrol altında tuttuğu en önemli bölge olan Doğu Guta bölgesini geçen mart ayında ele geçirdi. Ardından bölge halkını tehcir etti ve aynı senaryoyu muhalifler ve DEAŞ terör örgütü kontrolünde kalan Şam civarındaki diğer bölgelerde de uygulamak için harekete geçti.

Rejim güçlerinin hedefinde bu kez Şam’ın güneyindeki Yermük Mülteci Kampı, Hacerü’l Esved, el-Kadem ve Tedamun semtleri ile Babbila, Beyt Sahm ve Yelda beldeleri vardı. Rejimin bölgeyi kontrol altında tutan DEAŞ ve Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) ile muhalif gruplara karşı operasyon başlatacağını tahmin eden bölge halkı Doğu Guta’daki tahliyeleri yakından takip ediyordu. Ancak rejimin Filistinli mültecilerin kaldığı Yermük Mülteci Kampı’na yönelik operasyonu bekledikleri gibi olmadı.

Bölgenin küçük bir kısmını kontrol eden HTŞ ile kısa sürede anlaşarak bölgeden tahliyelere izin veren rejim güçleri, DEAŞ terör örgütüne yönelik şiddetli saldırılarını sürdürünce Yermük Mülteci Kampı sakinleri tahliye umutlarını yitirdi. Operasyonlar devam ederken aktivistlerin sosyal medya aracılığıyla yayınladığı görüntülerde rejim güçlerinin saldırıları nedeniyle Yermük Mülteci Kampı’nda büyük bir yıkım meydana geldiği görülüyor. Bu yıkım, Suriye savaşının başlamasıyla birlikte Kamp’tan göç eden mültecilerin dönüş hayallerini suya düşürüyor.

Başkent Şam ve çevresinde Esed rejiminin kontrolü dışında kalan son alanların en önemlisi olarak nitelenen Yermük Mülteci Kampı, 1957 yılında Şam’ın dışındaki boş bir tarım alanına kuruldu. Sayıları 450 bini bulan ve 6 şehre dağılan Suriye’deki Filistinli mültecilerin yaklaşık 200 bin kişilik kısmını barındıran Kamp, zamanla gelişerek kente dönüştü ve Şam’ın en büyük yerleşim alanlarından biri haline geldi. Suriye’nin çeşitli bölgelerinden gelen Suriyeli göçmenlerin yerleşmesiyle büyük bir nüfus artışına sahne olan Kamp’ın nüfusunun 2011’in mart ayında başlayan Suriye devriminden önce 750 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Kamp ayrıca 1948 yılında İsrail’in kurulmasıyla birlikte yaşanan katliamlardan kaçarak dünyaya dağılan Filistinli mültecilerin en yoğun bulunduğu yer olması nedeniyle “Filistinli Mültecilerin Başkenti” da olarak anılıyor.

Suriye devriminin silahlı boyuta taşınmasının ardından Kamp’ta yaşanan çatışmalar nedeniyle ülkenin çeşitli bölgelerine göç eden Yermük’ün Filistinli mülteci sakinleri asli yurtlarından sürüldükten sonra ikinci vatanları olarak gördükleri Kamp’ta yaşananları basından takip ediyor.

Şarku’l Avsat muhabiri, rejim kontrolündeki bölgelerde zorlu şartlar altında hayata tutunmaya çalışan Yermük Mülteci Kampı’ndan göç etmiş Filistinli mültecilerle görüştü.

Umutsuzluk artmaya devam ediyor

Şam’ın kuzeybatı mahallerinden birine göç eden 50’li yaşlarındaki bir Filistinli mülteci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda televizyondan takip ettiği gelişmelerin kendisini derin bir umutsuzluğa sürüklediğini belirtti. “Dönebileceğimizi sanmıyorum. Nereye dönelim? Hangi evde oturalım? Nasıl yaşayalım?” diye sordu…

Yermük Mülteci Kampı’nda doğan, çocukluk ve gençlik yıllarını orada geçiren Filistinli mülteci, Kamp’ta geçirdiği günleri özlemle anıyor. “Döndüğümüzde sadece kırılan pencereleri, yıkılan birkaç bölümü düzelttikten sonra evlerimize yerleşebileceğimizi düşünüyorduk. Ancak durum hiç de öyle değil. Ortada tamir edilecek bir ev kalmadı. Kamp, büyük yıkıntı kütlelerinden ibaret hale geldi.”

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yayınlanan verilere göre Suriye’de savaşın başladığı 2011’den sonra 7.5 milyon Suriyeli ülke içerisinde yer değiştirirken 5 milyon Suriyeli de ülke dışına göç etti.

Yermük Mülteci Kampı’nda meydana gelen büyük yıkıma rağmen mültecilerin dönüş umudunu korumasını isteyen Esed rejimi saflarında savaşan Filistinli silahlı grupların yetkilileri, operasyonları DEAŞ terör örgütünün bölgeden çıkarılmasından sonra mültecilerin evlerine dönebileceği şekilde sürdürdüklerini söylüyor. Söz konusu yetkililer her ne kadar DEAŞ’ın yenilgiye uğratılmasının ardından dönmek isteyen mültecilerin kendi imkânlarıyla evlerini tamir edebileceklerini iddia etse de birçok mülteci bu konuda farklı düşünüyor. Şarku’l Avsat’la görüşlerini paylaşan Filistinli mülteciler, Kamp’taki yıkımın tamir edilmesi için uzun yıllara ihtiyaç duyulacağını belirterek ülkede savaş nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar ve fiyatların katlanmasından dolayı mültecilerin büyük çoğunluğunun kendi imkânlarıyla basit bir tamir bile yapamayacağını vurguluyor.

İki çocuğuyla birlikte Yermük Mülteci Kampı’ndan Şam’ın rejim kontrolündeki bölgelerinden birine göç eden Filistinli bir kadın mülteci, bir devlet dairesinde aylık 80 dolara (35 bin Suriye lirası) çalıştığını ve ev kiralayamadığı için abisiyle birlikte kaldığını dile getiriyor ve soruyor:

“Maaşlarımız karnımızı doyurmaya ancak yetiyor. Bu maaşla evlerimizi nasıl tamir edelim?”

Savaşın başlamasından sonra gıda, yakıt ve ev eşyalarının fiyatlarının katlanarak arttığı Suriye’de para değerini kaybetmiş durumda. Dolar, Suriye lirası karşısında yükselirken savaş öncesi 50 Suriye lirası olan bir dolar şuanda 450 liraya ulaştı. Fiyatlar, savaş öncesine göre onlarca kat arttı.

Suriye lirasının dolar karşısında erimesine rağmen maaşların savaş öncesinde olduğundan daha da aşağıya çekilmesi yaşam şartlarını olumsuz etkiliyor. Savaş öncesi yaklaşık 30 bin lira (600 dolar) maaş alan bir memurun maaşı şuanda 75 dolara kadar gerilemiş durumda. Ekonomistlerin tahminlerine göre Suriye’de 5 kişilik bir ailenin orta düzeyde bir yaşam sürmesi için gereken aylık para miktarı 800 dolar seviyesinde.

Rejime bağlı “Suriye Araştırma ve Anket Merkezi” tarafından 2016’nın mayıs ayında yayınlanan verilerde Dünya Bankası’nın ölçütlerinin Suriyelilerin yüzde 87’si yoksulluk sınırının altında yaşadığı ortaya kondu. Yaklaşık 100 metrekarelik bir evin tamiri için 5 bin dolara ihtiyaç duyuluyor.

Esed rejimine bağlı militanlar savaşın başından beri halkın evlerini yağmalıyor. Bu durum ülkede “ganimet pazarları” kurulmasına sebep oldu. Rejim güçlerinin muhalif gruplar ya da DEAŞ’tan geri aldıktan sonra mültecilerin dönüşüne izin verdiği bölgelere varan mülteciler, evlerine döndüklerinde kapı, pencere ve elektrik şebekeleri dahil her şeyin çalındığını görüyor.

Şarku’l Avsat’ın görüştüğü bazı Filistinli mülteciler, Yermük Mülteci Kampı’nda yaşananları “ikinci Nakba*” olarak niteliyor. 70’li yaşlarındaki Filistinli bir mülteci “Kaçışımız yok. Hayatımız hep sürgünde geçecek” derken genç kızı ise göç ettikleri yerlerde kiraladıkları evlerin sahipleri tarafından gördükleri kötü muamelelerden yakınıyor.

Suriye’de savaşın başlamasından sonra kira fiyatları 20 kat arttı. Şam çevresindeki kira fiyatları 150-200 bin, Şam merkezinde ise 300 bin liraya ulaşıyor. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan faydalanmak isteyen ev sahipleri kiracılara ağır şartları olan kira sözleşmeleri imzalatıyor. Rejim kontrolündeki çatışmaların yaşanmadığı bölgelerdeki ev sahipleri, 3 aylık periyotları aşan kira sözleşmeleri yapmıyor. 3 aylık kirayı peşin alarak sürenin sonunda kiraya zam uygulamak suretiyle yeni bir sözleşme talep ediyor.

Yermük Mülteci Kampı’ndan göç eden bazı tüccarlar Kamp’taki durumun savaş öncesindeki hale dönmesi ihtimalini imkânsız olarak görüyor. Onlara ve diğer mültecilere göre yaşanan bunca çatışma, katliam ve yıkımdan sonra, üstelik rejimin demografik değişim hedefiyle kanunlar çıkardığı bir ortamda eski hayatlarına dönme umudu kalmadı.

*Filistinliler, 14 Mayıs 1948’de İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve zorunlu göçe tabi tutulmaları nedeniyle her yıl 15 Mayıs’ı Nakba (Büyük felaket) olarak anıyor. BM’nin 1950’de yayımladığı rapora göre dönemin Filistin nüfusunun yarısından fazlası vatanını terk etmek zorunda kaldı. Şu anda 5 milyondan fazla Filistinli mülteci konumunda bulunuyor.