Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Musul: Savaşı kazandıktan sonra barışı kaybetme korkusu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Musul ve Ninova Ovası’nın DEAŞ’tan kurtuluşunun üzerinden bir yıldan uzun süre geçti. Ancak Irak’ın üçüncü büyük kenti Musul’da karşılaşılan büyük zorluklar göz önüne alındığında, terör örgütü DEAŞ’a karşı yürütülen savaşın kazanılmasının ardından hala barışın kaybedilmesi yönünde korku hakim.

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel halk ve sivil toplum kuruluşlarında görev alan yetkililerin ifadeleri, Irak hükümeti ve uluslararası koalisyonun DEAŞ’a karşı savaşı kazanma çabalarının, kentte yeniden yapılanmanın yanı sıra barışa meydan okuyanlarla mücadele etme noktasında benzerlik göstermediğini ortaya koydu.

Musul ve Ninova Ovası’nda yaşayan halkın, DEAŞ’tan kurtulmuş olmaktan dolayı rahat hissedip, durumdan memnun oldukları genel anlamda doğru. Ancak onlar, yetkililerin ihmalkarlıkları nedeniyle yeni aşırılık yanlısı grupların bölgede etkin olmasından, bölgenin yeniden yapılandırılmasının gecikmesinden ve güvenlik prosedürlerinin keyfi şekilde yürütülmesinden endişe etmeye devam ediyor.

Ortak şikayet konusu: Güvenlik izni

Şarku’l Avsat’a konuşan gazeteci Yunus Ahmed, hemen hemen herkesin şikayet ettiği prosedürlerden birinin ‘güvenlik izni’ olduğunu söyledi. Ahmed, “Sosyal veya finansal bir duruma bakılmaksızın, vatandaşların her durum için bir güvenlik izni alması gerekiyor. Doğum beyanı, seyahat, bankadan para çekmek ve hatta ölüleri gömebilmek için dahi izin almak lazım. DEAŞ’ın kontrolü altında olduğumuz 2015 yılında, 90 yaşlarında bir kadın kanserden hayatını kaybetti ve evinin avlusuna gömüldü. Daha sonra ailesi, onu şehir mezarlığına gömmek istediğinde, gerekli güvenlik iznini almaları tam 3 ay sürdü” dedi.

Hemen hemen herkes, güvenlik izninin, insanların hayatını ve resmi işlemleri zorlaştırdığını düşünüyor. Hepsi, güvenlik izninin, aslında ‘daha önce DEAŞ ile işbirliği yapmış kişileri tespit edebilme’ amacını taşıdığını fakat artık bu durumun hedefinden şaşarak güvenlik birimleri ile devlet dairelerinde hizmetleri hızlandırma maksadıyla yolsuzluğa izin verdiğine inanıyor.

“Güvenlik izni ve muhbir konusu mağdur ediyor”

Irak Kalkınma Vakfı üyesi Iyad Salih ise, Şarku’l Avsat’ayaptığı değerlendirmede, güvenlik izni ve gizli muhbir konularının, Musul ve Ninova halkını kızdıran ve mağdur eden önemli konular arasında yer aldığını kaydetti.

Salih yorumlarını şu şekilde sürdürdü:

“Prensip olarak güvenliğe önem vererek, DEAŞ unsurları hakkında inceleme yapmak olumlu birşey. Ama işler çok ileri gitti ve güvenlik izni her yaştan ve kategoriden kişiyi kapsadı.”

Ninova halkının yaşadığı bir diğer sorun olan gizli muhbirliğe de değinen Iyad Salih, “Bu konu, büyük endişe kaynağı. Çünkü bu, sıklıkla çıkar çatışması kaynaklı bir anlaşmazlığa dayanır. Bu nedenle, birçok kişi haksız yere ihbar edilerek mağdur oldu” ifadelerini kullandı.

Bölgedeki hizmetlerin kötüleşmesinin yanında ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği konusunda da sorun yaşandığına dikkat çeken Salih, yeniden yapılanma ve yardım sağlanmasına yönelik gerek hükümet gerekse uluslararası çabalara da değindi. Iyad Salih, “Yetkililerden bariz bir çaba yok. Çalışmaların çoğu insani yardım kuruluşları tarafından yapılmakta” şeklinde konuştu.

Bölgede molozlar altında hala yaklaşık 6 binden fazla ceset olduğuna dikkat çeken Salih, insanların yaklaşamayacağı ölçüde dayanılmaz bir koku yayılmasına rağmen, yetkililerin bu konuda harekete geçmediğini söyledi.

Salih, hükümet ve uluslararası toplumun ‘Saddam sonrası dönem için’ bir planı olmadığını düşünmeye başladığının da altını çizdi.

“DEAŞ bölgeden kovulduktan sonra bütün dünya bizi unuttu”

Şarku’l Avsat’a konuşan bir diğer isim olan Kalkınma Özgürlüğü Derneği Başkanı Abdulaziz el-Carba ise, “DEAŞ bölgeden kovulduktan sonra sanki bütün dünya bizi unuttu. Hikaye sanki sadece askeri harekat gibiydi. Bundan etkilenen bölgenin sorunlarıyla ilgili gerçek bir çalışma yok” diyerek sitemde bulundu.

Güvenlik izni ile muhbirler konusundaki şikayetlere katılan el-Carba, farklı isimler ve formlarda yeni bir aşırılık dalgasının yükselişine katkıda bulunacak bir takım faktörler olduğunun altını çizdi. Dernek Başkanı, “Kaynak eksikliği ve tartışmalı bölgelerle ilgili siyasi çatışmalar devam ederken, güvenlik güçleri siviller ile uğraşıyor” dedi.

Ninova’nın yeniden inşasında gerekli ilerlemenin sağlanmadığını düşünen el-Carba, yerel yönetimin zayıflığına yolsuzluğun eşlik ettiğine de işaret etti.

Irak’ın merkez ve güneyinde devam eden protestolar hakkında Musul halkının görüşü sorulan el-Carba şu şekilde yanıt verdi:

“DEAŞ’ın 3 yıl süren işgali sırasında herkes çok acı çekti. Onlar, 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle başlayan anti-devlet fikrinden bıktı.”

Hamdaniye ilçesinde de durum farklı değil

Musul şehrine yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan,Hristiyan, Şahbek ve Yezidilerin yaşadığı Hamdaniyeilçesinde de güvenlik izinleri konusunda aynı büyük sıkıntı yaşanıyor.

Şarku’l Avsat’a bu konuda değerlendirmede bulunan Hamdaniye Meclis üyesi Luis Marcus, Iraklı yetkilileri suçladı. Marcus, “Ninova Ovası’ndaki azınlıklar DEAŞ’tan çok acı çekti. Yetkililer bunu dikkate alarak güvenlik izinleri ile onların hayatlarını zorlaştırmamalı. Çünkü onlar, ideolojik ya da fikri olarak DEAŞ ile herhangi bir noktada buluşmuyor. Yetkililer bunu hiç dikkate almadı” şeklinde konuştu.

Luis Marcus, güvenlik izinlerine ek olarak, bölge halkının yüzde 60’ının göç etmesiyle birlikte Hristiyan nüfusun ciddi bir kayıp yaşadığını öne sürdü. Marcus, DEAŞ’ın işgalinden önce 45 bin olan nüfusun şu anda 23 bine kadar gerilediği bilgisini verdi.

Ninova Ovası’ndaki azınlıkların yaşadığı bir başka soruna daha işaret eden Marcus, “Güney ve merkezde olduğu gibi İran’ın bu bölgedeki rolü de artıyor” şeklinde konuştu.