Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Musul’a geri dönenlerin, DEAŞ gölgesindeki hayatlarının hatıraları… | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Eski Musul sakinleri için kente döndükten sonra geçmişin izlerini unutmaya çalışıyor.

Ocak ayında döndüğü mahallenin etrafında dolaşan Ummu Abdullah, “Bu köşede DEAŞ’ı durdurmaya çalışırken babamı öldürdüler” dedi.

Site, El-Cedid semtindeki evinden sadece birkaç kilometre uzaklıkta. Ön kapının yıkılmasına rağmen, ev sokaktaki diğer birçok ev gibi yok olmadı. Burada 40 aile yaşıyordu. Bunlardan 3’ü dışında dönen olmadı…

Ummu Abdullah istemeyerek de olsa elektriksiz ve akan suyun olmadığı mahallesine geri döndü, çünkü durum yaşadığı mülteci kampından daha iyi.

Birkaç sokak ötede Ummu Rasle da yakın zamanda kocasının bir hava saldırısı sırasında yaralandığı mahalleye geri döndüğünü söyledi. Reuters ajansına: “Bazı komşularımız geri dönmek istemiyor; yaşadıklarına onca acıdan dolayı geri dönemiyorlar dair … Ama kendilerinin geri dönmek zorunda kaldığını, geri dönmekten başka çarelerinin olmadığını” söyledi.

Geri dönmeden önce Ummu Rasle, Irak’ta DEAŞ’ın en büyük kalesi olan Musul’un doğu kesiminde, bombardıman ve savaş yüzünden ciddi şekilde zarar gören bir yaşam sürdü.

Musul’un tarihi eski şehir semti sakinlerinin çoğu Musul’u terk eden son kişilerdi. 2017 baharında mücadele yoğunlaştıkça, militanlar bütün evleri ele geçirdiler ve onları geçici üslere dönüştürdüler, insanları yeraltı sığınaklarında yaşamaya zorladılar.

45 yaşındaki Muayyed, “7 Temmuz’da bölgemiz özgürleştirmeden önce bodrumda üç ay yaşadık” dedi. Rusça konuşan DEAŞ militanları, Muayyed’I, annesini, çocuklarını ve torunlarını küçük bir mahzende yaşamaya mecbur bıraktılar. ”

Tam adını vermek istemeyen Muayyed, “İsyancıların, ihtiyaç duydukları her şeyi vardı” dedi. Ailesinin, temiz içme suyu ya da yiyecek olmadan DEAŞ militanlarının tıbbi ekipmanlardan çaldığı tuzlu unla yaşadığını söyledi. Irak güvenlik güçleri yoğun bombardıman altında aylarca yaşamış olan sivilleri tahliye etmeyi başardı.

Bu her zaman böyle değildi. DEAŞ şehre ilk kez geldiğinde acı çeken bazı sakinler tarafından memnuniyetle karşılandı. Kullanılmış giysiler satan Muayyed, “Aslında, başlangıçta hiçbir şey değişmedi. Pazarlara ve çarşıya gider, sokaklarda yürüyebilir, konuşabilir ve herkes birbirini ağırlardı.” dedi.

Onlara kötü muamele ettiklerini ve kültürel olarak onlara karşı ayrımcılık yaptığını söyledikleri hükümet güçlerinden, birçok bölge sahibi rahatsız oluyordu.

Kısa bir süre sonra yeni bir yerel yönetimin kurulması da dahil olmak üzere sözde “Hilafet Devleti”nin kurulmasına yönelik propagandaya başladı.

Musul’un şu anki belediye başkanı Abdussettar el-Habu, şehrin bazı çalışanlarının Musul’u terk ettiğini söyledi. Ancak çoğu kişi ya yeni sisteme çalışmaya ya da gönüllü olarak katılmaya zorlandı.

Rejim, sokakların ve kaldırımların temizliğini sağlamak için çalıştı. Bazı sakinler, Fas kökenli bir Fransız tarafından yönetilen DEAŞ’ın Fransız yerel yönetiminin eski rejimden daha verimli olduğunu söyledi. Militanlar, bazı yoksulların uygun fiyatlarla hizmet ve yiyecek sağladılar.

Bununla birlikte, “Zekat Toplama” sistemi getirdiler ve Kamu ve özel hayatın tüm yönlerini kapsayan bir dizi kararname yayınladılar. Cezalar el kesme ve kafa kesme arasında değişiyordu. Başlangıçta örgütü destekleyenler bu uygulamalardan sonra vazgeçti.

Muayyad, “Dini polisle ilgili sıkıntıya girmekten ve yanımdan bir militanın geçmesinden korkuyordum. Suçlamalar sigara içmek veya dini kıyafetlere uymamak gibi ufak tefek olabilirdi” dedi.

Savaşın başlaması ve savaşın yoğunlaşmasıyla, örgüt eski Şehir sakinlerinin ayrılmasını yasakladı. Onları savaşta kalkan olarak kullanmaya başladı. “Evimin hemen dışındaki mahalleden kaçmaya çalışan dört kişiyi öldürdüler” diyen Muayed, “İnsanları kalmaları için halka açık bir şekilde baskı yaptılar.” dedi.