Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Musul’daki çocukların trajedisi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Gün geçmiyor ki Musul’la ilgili acı verici bir fotoğraf çıkmasın… Harabe’ye dönmüş evlerden, havada uçuşan kurşunların altında kaçan sivillere… ‘El Nur Cami’si ve dokuz asrı aşkın bir süredir ayakta durduktan sonra teröristlerin yerle bir ettiği El Hadba Minaresi… Acı gerçek ise tüm bu fotoğraflara alışılmış hale gelinmesi ve vicdanların bir türlü harekete geçmemesidir. Artık vicdanlarda da bu olaylar sıradan durum olarak kabul gördü. Tüm bunlara rağmen çocukların acı çekerkenki objektiflere yansıyan fotoğraflarının, sıradan bir hal almasını kabul etmemiz imkansız olup, içinde bulunduğumuz zamanda da gelecekte de kaybedecek olan yine bizler olacağız.

Örgütün, Musul’da evden çıkan çocukların üzerindeki açık tesiri Irak’taki trajediyi gözler önüne seriyor. Sizce zengin ülkelerdeki çocukların, sıkıntılarla boğuştuğu düşünülebilir mi? Tabi söz konusu Irak olunca her şey mümkün. Bu sıkıntılara birinci derecede sebep olan, terör örgütleri ve illegal yapılanmalardır. Elbette bu, fotoğrafın görünen kısmını meydana getiriyor. İnsan hakları ile ilgili uluslararası kuruluşlarda temsilci bulunduran ve bugün yardım eli uzatabilecek hükümetlerin insani yardımın dışında durmaları düşünülemez. Bu ülkeler sırtlarında, çocuklara yardım götürme sorumluluğunu taşıyorlar. Örnek verecek olursak; UNİCEF, DEAŞ’ın elinde tuttuğu bölgelerden gelen, senelerdir aşı olmayan çocuklar için ‘Aşı Kampanyası’ başlattığını duyurmuştu.

Irak vatandaşlarının ve özellikle çocukların içinde bulunduğu sıkıntıların sorumluluğunu, öncelikle Irak Hükümeti’nin omuzlaması gerekir. Bu çocukların fotoğrafları, Kuveyt Savaş’ı öncesi abluka altında bulunan Iraklı çocukların kötü beslenme koşullarını akla getirdi. O sıralarda Irak’ın başında olan Saddam Hüseyin yönetimi bu sıkıntıların birer cezalandırma olduğu mazeretini öne sürmüş, halkın en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan aciz kalmıştı.

Talepler, Cumhuriyet Sarayı’na ulaştığı vakit, geriye ilaçların ve tıbbi malzemelerin olmadığı hastaneler kalmıştı. Tabi bugün Saddam yönetimi ile şu an yönetimi elinde tutan iktidarın arasında büyük farklar var, koşullar da farklı ama devletin vatandaşları hakkındaki sorumlulukları iki durum için aynı niteliktedir. Irak’ın ne zaman devletinin ve milletinin üzerine titreyen bir lideri olacak? Irak’ı yeniden imar etmek ve yeni neslin güvenliğini sağlamak için gecikmeye başlıyoruz.

UNİCEF’in verilere göre şuan 4.9 milyon Iraklı çocuk, açlık ve çatışmalar sebebiyle tehlike altında bulunurken; Bunların 1.49 milyonu ise beş yaş altı çocukların olduğu belirtiliyor. Uluslararası Göç Örgütü, Musul’dan göç edenlerin yüzde 55’ini çocukların oluşturduğunu açıkladı. Sadece Irak’ın değil belki de tüm bölgenin geleceğini tehdit eden bir unsur da, çocukların eğitim alma olanaklarından mahrum kalması. Verilen eğitim kalitesiz olduğu için, eğitim öğretim imkanına sahip olanlar da bu guruba dahil ediliyor. Bunlar, Irak’ın gelecekteki doktorları, öğretmenleri, mühendisleri… Ülke, bunlar olmadan sorunlarını nasıl çözer?

BM’nin ‘Eğitim Maliyeti’ başlıklı raporu, Irak’ın diğer ülkeler arasında eğitim alanına milli hasıladan en az ödenek ayıran ülke olduğunu ortaya koydu. Örneğin: 2015-2016 yılları arasında hükümet gelirlerinden sadece %5.7’lik bir kısım eğitim alanına ayırdığı görülüyor. Şaşırtıcı olan ise kamplarda bulunan çocukların yarısı resmi eğitime tabi değiller. Diğer birçok konudan önemli olan ve Irak’ın geleceğini doğrudan etkileyecek bu konunun, kısa vadeli politikalara ve ilgisizliğe bırakılması, ülkeyi, uçurumun kıyısına yuvarlamakta. Aynı zamanda Irak’ta bulunan ve eğitimi korumaya çalışan kuruluşlar görmezden gelinemez. Irak Yükseköğretim Kurulu Bakanı Abdurrezzak İsa, Musul Üniversite’sini ziyaret edip burada doktora tezlerini bizzat yerinde incelemesi onun bu konuya nasıl eğildiğini ve önem verdiğinin bir kanıtı mahiyetindedir. Aynı zamanda bu ziyaret, Musul ve civar şehirlerin içinde bulunduğu sıkıntıların (DEAŞ vb.) önemsendiğinin bir işareti sayılıyor.

DEAŞ’A karşı savaşan ve sayıları 62’yi bulan ülkelerin koalisyon kurmasına, silahlara milyar dolarların akıtılmasına rağmen sonunda Irak’ın asıl silahının bu çocuklar olduğu anlaşılacaktır. Irak, başka bir nesli kaybetmeye katlanamaz.

DAEŞ’i, Musul’dan söküp atmak için, Irak Ordusu ve ona bağlı birlikler, toprağa canlar verirken, terör örgütleriyle mücadelede, Musul ve bölge halklarının gösterdiği sabrı belki de hiç kimse göstermemiştir. ‘Özgürlük’ kelimesi, bu topraklarda DEAŞ katilleri yüzünden ‘İşgal’ kelimesi ile açıklanır hale gelmiş, bu yazın ortasında kavurucu sıcaklarla beraber aç ve susuzlukla mücadele veren, evinin yıkılan enkazı altında inleyen çocukların olduğu bir yerde bunu kutlamak ne kadar kolay olabilir ki?