Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Nazi selamı veren CNN yorumcusunun görevine son verildi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

CNN’nin muhafazakâr yorumları ile tanınan yorumcusu Jeffrey Lord’un, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki takipçi sayısı milyonlara ulaşmayacak. Çünkü Lord, yazdığı Nazi selamı içeren tweet yüzünden işinden kovuldu.

Ancak CNN’deki işine son verilmesinin ardından Lord’un takipçisi sayısı her gün artıyor. Jeffrey Lord ise, yalnızca kendisini savunmak için değil, aynı şekilde kendini savunanların görüşlerini yaymak, muhafazakâr Cumhuriyetçiliği savunmak, özellikle de Beyaz Saray’da birlikte görev yaptığı Başkan Ronald Reagan’ı savunmak için bu durumdan faydalanıyor.

Cuma günü Lord, attığı tweetlerde; ABD Başkanı Donald Trump’ın sağ kolu olarak bilinen aşırı sağcı başdanışman Steve Bannon’u hatırlatarak, “Bannon, Nazi selamı sebebiyle özür dilemedi” ifadelerini kullandı. Ayrıca Kaliforniya Üniversitesi profesörlerinden olan ve İsrail aleyhinde yazılar yazan Filistinli Muhammed Abed’e atıfta bulunarak, “Kaliforniya Üniversitesi’ndeki Profesör (Hitler’in Yahudi soykırımı gibi) soykırımı destekledi” dedi. Lord’un tweetine profesörden henüz herhangi bir cevap gelmedi.

Lord, New York Times gazetesinin Başkan Trump ve muhafazakârların düşmanı olduğunu belirtiyor. Nitekim gazete, ABD Başkanı Donald Trump’ı eleştirici bir özel rapor yazmış ve ertesi gün bu rapor hakkında özür dilemişti.

Bu durumda Jeffrey Lord’un suçu ne?

Lord, ‘Media Matters for America’ kurumu ile internette bir tartışmaya girmiş ve kurum da Lord’dan muhafazakâr ve sağcı olduğu için öfkesini de gizlememişti. Kurumun hedefinde “ABD’deki muhafazakâr basın propagandasını açığa çıkartmak” vardı.

Bu kez Lord, kurumun başkanı Angela Karroson’a yönelik Twitter hesabında yayınladığı mesajda, ‘Sieg Heil (Yaşasın Zafer)’ şeklindeki Nazi selamını kullandı.

Karroson ise bu tweeti tereddüt etmeden CNN’e gönderdi. Ve bir gün sonra kanal Lord’un görevine son verdi.

CNN ironik olarak, geçtiğimiz yıl Cumhuriyetçi ve sağcı gazetecilere fırsat vermemesi yönündeki suçlamaların ardından Lord’u kanala atamıştı. Ve farklı görüş olması için onu tartışma programlarına çıkarmıştı.

Şu an ki tartışma ise Lord’un, Yahudi düşmanlığı veya onları savunması hakkında olmayıp, ifade özgürlüğü hakkında…

CNN’nin Lord’un görevine son verdiği aynı haftada Google da üst düzey bir personelini, kadınlara yönelik bir söylemi dolayısıyla işten çıkardı. Söylem kadın erkek eşitliği konusundaydı, Lord’un tartışmasında olduğu gibi internete sıçradı.

James Damon, internet aracılığıyla şirket üslerine konuyla ilgili bir rapor hazırladı. Şirket de hızlı bir şekilde işine son verdi.

Lord’un yaptığı gibi, Damon da kadın ve erkek eşitliğini konusunda muhafazakârların ve genel çerçevede liberal azınlığı da içeren diğer muhafazakârların görüşlerini yaymak için bu durumdan faydalandı.

Damor Stefan Moulinex’i savunanlardan birisi, Başkan Trump’ın destekçilerindendi.

Öte yandan Google, çalışanlarından birinin internete başvurmasına kızmış ve sorumlularından biri de Associated Press’e Damor’un, şirket işi tartışmaları sınırlamak zorunda olduğunu ve bunları internete taşımaması gerektiğini belirtmişti.

Bu bağlamda Washington Post gazetesi iki soruyu gündeme getirdi. Birincisi; Çalışan, çalıştığı kurumla arasında geçen tartışmayı internete taşıma hakkında sahip mi? İkincisi ise; Çalışan, çalıştığı şirketin görüşlerinden farklı bir görüşünü yazabilir mi?

Lord’un durumunda, birinci sorunun değişmesiyle ilgili olarak, kişi istediğini söyleme hakkına sahiptir, denilebilir. ABD Yüksek Mahkemesi, yaklaşık 20 yıl önce, bir kişiye doğrudan zarar verilmedikçe istismarın, anayasal olduğunu belirtmişti.

Zira Lord da, muhafazakâr bir gazeteci olarak tweetlerinde ısrarını sürdürüyor.