Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ne elçiliğin taşınması ne de düzenlenen tören Kudüs’ün durumunu değiştirmez | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İsrail’deki Amerikan Büyükelçiliği’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması dünyanın sonu değildir. Çünkü Suudi Arabistan’ın bu hafta Gazzelilere yönelik şiddeti durdurmak ve Filistin halkını korumak için sorumluluğunu yerine getirme çağrısı yaptığı uluslararası toplum, elçiliğin taşınması seremonisine (kutlamasına) herhangi bir düzeyde katılmadı. Bu katılmama kararı, uluslararası toplumun ne taşınmadan ne de İsrail hükümetinin taşınmayı protesto eden Filistinlilere karşı uyguladığı şiddetten razı olmadığını gösterir!

Riyad, uluslararası topluma hitap ettiğinde Birleşmiş Milletler’e üye, büyük olaylara karşı sorumluluklarını yerine getiren, uluslararası hukuk ilkelerine riayet eden ve bu ilkelerin Kudüs’te, Gazze’de, Batı Şeria’da ve genel olarak diğer her yerde ayaklar altına alınmasına karşı çıkan ülkeleri kastetmektedir!

Gerçekten de her bir Filistinli, bu dünyada yalnız olmadığını ve meselenin Birleşmiş Milletler içinde ele alındığı her durumda uluslararası toplumun kendisi ile birlikte olduğunu anlamalı ve bu topluma güvenmelidir. BM’nin geniş dairesi olan Genel Kurul’da olsun veya beş daimi üye yanında iki yılda bir değişen ülkelerin üye olduğu Güvenlik Konseyi’nde, Filistin ile ilgili mesele ele alındığında bir Filistinli, bu uluslararası organlara güvenmelidir!

Uluslararası toplum, makul derecede bir cesaret bulduğu her zamanda, Filistin halkının ve davasının safında durmaktadır. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen yıl 1 Aralık’ta kabul ettiği elçiliği taşıma kararından önce gerçekleşmiştir. Zira kararın alınmasından iki hafta önce Kudüs-İsrail ilişkisinin konusu BM’ üyesi ülkelere sunuldu. 192 ülkeden 151’i Kudüs ile İsrail arasında bir bağlantı olmadığını en açık dille belirtti!

Büyük bir ihtimalle bu türden bir oylamanın veya sonucun, Başkan Trump’ın kararını hızlandırmada ve acilen ilan etmede rolü olmuştur. Başkan Trump’ın bu kararı alırken uluslararası toplumun karara karşı çıkmasını veya dünya ülkelerinin üçte ikisinin karara hayır demesine aldırış etmediği, bu sesin dünyanın en büyük platformu olan Amerikan toprağı New York’taki BM’den gelmesini önemsemediği çok açık. Kararın ortaya çıkmasından önce yapılan BM oylaması büyük bir tokat olarak nitelendirildi. Trump yönetimi konuyu uluslararası kanunlara riayet etmeksizin, meşruiyete bakmaksızın ve Kral Abdullah’ın veliahtlığı döneminde Beyrut’ta toplanan Arap Birliği zirvesinde Arap inisiyatifini dikkate almaksızın ülkelere sundu. Oylamaya katılan ülkeler ABD’nin teklifini kabul etmedi ve Trump’ın kararına ikinci tokadı da atmış oldu!

Hem Kudüs’te hem de Birleşmiş Milletler’de emrivaki yapmayı hesap eden Washington, elçiliğin taşınma kararını çıkardı. Fakat Beyaz Saray kararın hem BM Genel Kurulu’nda hem de Güvenlik Konseyi’nde kabul edilmeyeceğini hesaba katmamıştı ve buna da hazır değildi!

BM Genel Kurul seviyesinde 128 ülke, ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararına karşı oy kullandı. Bu büyük bloğun bu oyu vermesi, ülkelerin çoğunluğunun karara hayır dediği anlamına gelir. Bu ülkelerin Başkan Trump’ın Kutsal Şehre dayatmak istediği emrivakiye hayır demesidir. Bu, projenin uluslararası desteği olmayan bir politika olduğu anlamına gelir. Değişmesi gereken bir politika olduğuna işaret eder. Bu ülkeler, Beyaz Saray’daki politikacıların Kudüs’ün işgal edilmiş bir şehir olduğunu, Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olduğunu düşünmesi gerektiğini ve bu devletin İsrail devletinin yanında yer alması gerektiğini söylemektedir!

30 Nisan’da Filistin Ulusal Meclisi toplantısında Başkan Mahmud Abbas durumu şu cümlelerle çok güzel özetledi:

“Filistin Devleti’nin ebedi başkenti Kudüs olmadan barış olmaz. Gazze olmadan devlet olmaz. Gazze de devlet olmaz!”.

Bu cümleler çok kısa ama Filistinlilerin neye inandığını çok güzel özetliyor. İşte bu cümleler, Filistin davasında objektif olmak isterse, anlaması ve unutmaması gereken prensiplerdir!

ABD yönetimi kararı Güvenlik Konseyi seviyesinde üye ülkelere sundu ve büyük bir sürprizle karşılaştı, Zira karara evet diyen tek ülke kendisiydi. 14 ülke karara hayır dedi. İngiltere gibi kurulda bulunan müttefik ve dost ülkelerin dahi yüksek sesle ve tereddütsüz hayır demesi Trump’ı şaşırttı!

Tabii ki bu gerçekler ve rakamlar ne Amerikan Hazine Bakanı’nın, ne ABD Başkanı’nın kızı İvanka’nın ne de Başkan’ın özel danışmanı eşi Jared Kushner’in ve ABD Kongre üyelerinin bilmediği şeyler değildi. Ama buna rağmen elçiliğin taşınması merasiminde İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’nun yanında durdu. Görünürde rakamlar ve gerçekler unutulmuş olsa da durum vicdanen yok olmadı. Merasimde bulunanlar ne merasimin ne de taşınmanın hiçbir şeyi değiştirmediğini biliyorlardı.

Neticede, uluslararası kanunlara dikkat etmeyen veya dünya ülkelerinin önem verdiğini önemsemeyen İsrail işgali karşısında Filistinliler yasa kapılabilir. Karamsarlığa düşebilirler. Ama Filistinlilerin bu ruh hali, Suudi Arabistan’ın muhatap aldığı uluslararası toplumun Filistinlilerin yanında durmasına engel değildir. Uluslararası toplum sorumluluğunun gereğini yapmalı, Filistinlilerin haklarını savunmalı, oylama veya karar verme konusu olduğunda Filistinlilerin lehine oy kullanmalı!

İsrail’in Kudüs’le olan ilişkisi Birleşmiş Milletler’de üç defa tartışıldı. Amerikan topraklarında bir kere tartışıldı. Elçiliğin Kudüs’e taşınması ise iki kere oylandı. Ancak tüm sonuçlar eninde sonunda uluslararası toplumun görüşü doğrultusunda gerçekleşecek. Başka bir sonuç da olmayacak!