Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Nil… Bir nehrin ölümü ve bölgesel çatışma | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Mısır, Sudan ve Etiyopya arasında üçlü teknik komitenin Büyük Etiyopya Nahda (Rönesans) Barajıyla ilgili herhangi bir görüş birliğine varmaması üzerine geçen hafta yapılan görüşmeler çözümsüz kaldı.

Hatta görüşmeler sonrası taraflar arasında, askeri seçeneklerden de bahsedilmesi, çatışma ihtimalini bir kez daha gündeme taşıdı.

Mısır hükümeti, bir Fransız danışman bürosunun Büyük Etiyopya Rönesans Barajı için hazırladığı ilk raporun Etiyopya ve Sudan tarafından çekinceyle karşılanmasından sonra alınacak tedbirleri ve önlemleri düşündüğünü açıklarken, Başkan Abdülfettah Sisi Nil Nehri suyunun Mısır için bir ölüm kalım meselesi olduğunu, kimsenin Mısır’ın Nil Nehri üzerindeki haklarına dokunamayacağını söyledi.

Mısırlı bazı yetkililer tüm seçeneklerin masada olduğunu söylese de, Kahire’nin seçeneklerini açıkça belirtmemesi üzerine, bazı analistler su güvenliğinin Mısır’ın ulusal güvenliğinin bir parçası olduğunu, görüşmelerin fayda getirmediğini, dolayısıyla askeri seçeneğin geçerli olduğuna dair spekülasyon ve analizlerde bulundu. Bu esnada Etiyopya, barajın doluma yakın olduğunu ve inşaatın bitimine yaklaşıldığını açıkladı. Medyaya çıkan bazı eski yetkili ve uzmanlar barajı vurmak için hava saldırısı düzenlenebileceğini belirtken, diğerleri böyle bir askeri harekatın riskli olacağını ve Mısır’ın diğer Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerini zedeleyeceğini vurguladı. Etiyopya’ya ve baraj projesine yönelik istihbarat operasyonları ile deniz ablukası gibi askeri operasyonların daha uygun olacağını söyledi.

Eritre’nin bağımsızlığından bu yana Etiyopya deniz limanları olmayan kapalı bir ülke haline geldiğinden ve komşularının limanlarını kullandığından dolayı, Mısır’ın deniz yoluyla bir ablukaya kalkışması faydasız olacaktır, ayrıca, bölgesel ve uluslararası sorunlarla da karşılaşacaktır.

İstihbarat operasyonlarına gelince, Addis Ababa, Mısır’ı Urmo hareketi ve benzeri, Etiyopya’ya karşı silahlı mücadele veren askeri hareketleri desteklemekle suçladı. Muhalif milisler Büyük Etiyopya Rönesans Barajını hedef alan askeri saldırı düzenlediğinde, Etiyopya, dış güçlerin rolü olduğunu ima etti.

Son birkaç gün içinde, Etiyopya medyası Mısır’ın tehdit ettiğini savunarak, Kahire’nin Büyük Etiyopya Rönesans Barajını hedef alması halinde Etiyopya ordusunun Mısır barajlarını ve diğer hayati öneme sahip tesisleri hedef alarak yanıt vereceğini söyledi. Aynı medya organları Kahire’nin önünde üç seçenek olduğunu söyledi: Kahire, 2015 yılında Mısır, Sudan ve Etiyopya liderleri arasında imzalanan İlkeler Bildirgesine bağlı kalarak problemleri diyalog yoluyla çözmeye devam eder, veya Nil Havzası ülkelerinin tümünün taraf olduğu ve uluslararası himaye altında bir diyalogun başlaması veya üçüncü seçenek olarak ta, Mısır’ın askeri operasyonuna karşı bir operasyonun iki ülke arasında başlaması.

Doğrusu, savaş seçeneği aklı başında birinin istemediği bir seçenek olur, çünkü sonuçları, Mısır ve Etiyopya ile sınırlı kalmaz ve diğer Afrika ülkeleri açısından da çok ciddi sonuçları olur. Bir savaşın patlak vermesi halinde Nil Nehri’nin en önemli kolu olan Mavi Nil’in üstünde yer alan Etiyopya, çevreye ve insanlara büyük zararlar veren yöntemleri kullanılabileceği ve su akışıyla ilgili ciddi problemlere neden olabileceği de düşünülmelidir.

Acı veren durum şu ki, Nil Nehrinin en önemli üç ülkesi kendi aralarında çatışırken, İngiliz yayın organı BBC, geçen ay dünyanın en uzun nehrinin (ya da, Amazon’u en uzun nehir ilan eden yeni araştırmalara göre, en uzun ikinci nehri) ciddi ve kümülatif sorunlarla boğulmaya terk edildiğini anlatan bir belgeseli “Nil’in Ölümü” adıyla şok bir başlıkla yayınladı.

Belgesel, kıyılarında yaşayan insanların sayısının artarak devam etmelerinin sonucu olarak Nil’in hasta olduğu ve kanalizasyon, atık ve endüstriyel ve zirai kimyasalların birikmiş kirliliği nedeniyle bozulmaya uğradığı sonucuna vardı. Buna ek olarak, doğal ve endüstriyel barajlarda suyun buharlaşması, iklim değişikliği ve yeşil alanların tahrip olmasının ve gitgide ilerleyen çölleşmenin su miktarlarını azalttığının da altı çiziliyor.

Bu tür raporlar, Nil’i kurtarmak ve su akışını korumak için savaşa değil işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu bildiren uyarı zilleridir. Müzakereler, uzun ve zorlu olmasına rağmen, ilgili tarafların çıkarlarını ve endişelerini göz önüne alarak, Etiyopya Büyük Rönesans Barajı üzerindeki farklılıkları gidermek için en iyi seçenektir. Su kotaları üzerinde çatışmak ve soğuk savaş yöntemlerini kullanmak yerine, güven ve çıkarları geliştirme yolları, Nil suyu kaynaklarının geliştirilmesi için işbirliği, baraj ve otlak bölgelerdeki buharlaşan su miktarını azaltmaya yönelik yöntemlerin geliştirilmesi, nehir yatağında bazı dar alanların genişletilmesi, ve su kaynaklarının optimum kullanımı hakkında uzlaşıya gidilebilir. Ülkeler git gide kirlenen ve kimseyi esirgemeyen doğal sebeplerden dolayı azalan su kotaları üzerinde çatışmak yerine, bu büyük nehrin ölümünü durdurmak ve kirliliğini azaltmak için kendi aralarında anlaşarak işbirliğine gitmelidir.