Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

‘NOPEC’ kanun tasarısı: ABD’nin uluslararası anlaşmalara yönelik yeni bir ihlali | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Son zamanlarda ABD Başkanı Donald Trump, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne (OPEC) hiç görülmemiş bir savaş açtı. Trump, bu savaşın bir kısmını paylaştığı tweetler üzerinden yaptı. Buna paralel olarak ABD Kongresi’nde ABD’nin OPEC ve üyelerini yargılamasına izin veren eski kanun önerileri yeniden gündeme gelmeye başladı.

Burada 2001 yılında “OPEC’e Hayır” ya da “Petrol Üreten ve İhraç Eden Kartellere Hayır (NOPEC)” adlı kanun tasarısına benzeyen bir tasarıdan bahsediyorum.

Söz konusu kanun tasarısı, 1976 tarihli Yabancı Devletin Yargı Bağışıklığı Yasası hariç “Sherman Antitröst Yasası” olarak bilinen düzenlemelere ve Devlet İşlemi (Act of State) Doktrini’nin iptaline yoğunlaşıyor. Devlet İşlemi (Act of State), uluslararası hukukta yer alan bir ilkedir. Buna göre egemen bir devlet, çıkarlarının gerektirdiği şekilde kendi doğal kaynaklarını serbestçe işleme hakkına sahiptir.

Egemen devletlerin ve küresel kuruluşların dokunulmazlığı ilkesini ve devletin davranış özgürlüğü doktrinini ihlal eden bu kanun, Adalet Bakanlığı ile ABD Federal Ticaret Komisyonu’na egemen devletlere ve kuruluşlara karşı dava açma yetkisi vermektedir. Maalesef bu, ABD’de yeni bir şey değildir. Zira daha önce de Washington, ABD mahkemelerinin egemen devletleri yargılamasına olanak tanıyan JASTA yasasını kabul etti. Bu durum, uluslararası ilişkilerde çatlaklığa ya da çekişmelere yol açabilecek tehlikeli bir sorundur.

NOPEC kanun tasarısına gelince bazı Kongre üyeleri, ABD Senatosu ile Temsilciler Meclisi’nde oylamaya alınmadan önce şu an kongreye bağlı komisyonlara sunulması için 2001 yılındaki aynı kanun tasarısını yeniden gündeme getirdiler. Temsilciler Meclisi’ne bağlı yargı komisyonu, iki partinin oy çoğunluğuyla kanun tasarısını onayladı. Daha sonra tasarı, ivedili bir şekilde Senato’ya bağlı yargı komisyonuna gönderildi. Senato’ya bağlı yargı komisyonu, kanun tasarısının oylama için Senato’ya sunulmadan önce kendi onayının alınması gereken tek komisyondur. Fakat Senato’ya bağlı yargı komisyonunun onayından önce ticaret ve rekabet hukukundan ve antitröst işlerden sorumlu alt komisyon, söz konusu kanun tasarısını oyladıktan sonra tasarıyı üst yargı komisyonuna göndermesi gerekiyor.

Birçok faktörün etkili olduğu ve OPEC’in kontrol edemediği piyasa arzlarındaki eksiklikten kaçınmak da dâhil olmak üzere üreticinin ve tüketicinin yararına olacak şekilde petrol piyasasının istikrarını sağlamak için Suudi Arabistan’ın OPEC’e üye ve üye olmayan ülkelerle ortak çabalar yürütmesine ve OPEC’in üretimi artırmaya yönelik son kararlarına rağmen bu tasarının kolay bir şekilde onaylanması tahmin ediliyor. Bilindiği üzere son zamanlarda ABD, en çok petrol üreten ülkeler arasında yer aldı. Ayrıca ABD, gerekli durumlarda ihtiyaçlarını karşılayabilecek, önemli ya da olumsuz bir şekilde piyasayı etkileyebilecek ve petrol üreten ülkelerin çıkarlarına zarar verebilecek büyük stratejik bir stoka sahip.

Senato ve Temsilciler Meclisi’nin NOPEC kanun tasarısını onaylamalarının ardından tasarının yasalaşabilmesi için 10 gün içerisinde başkan tarafından imzalanması gerekiyor. Başkan, bu süre zarfında tasarıyı reddetmek için veto hakkını kullanabilir. Dolayısıyla kanun tasarısı, Kongre’nin uygun görmesi halinde yeniden oylamaya alınması için Kongre’ye iade edilir. Bu durumda kanun tasarısının başkanın onayına ihtiyaç duymadan yasalaşabilmesi için ikinci oturumda oyların üçte ikisini alması gerekiyor. Fakat Başkan Trump’ın NOPEC kanun tasarısını açık bir şekilde desteklediğinden bu kanunu onaylaması bekleniyor. Böylece söz konusu kanun, ABD hükümetinin OPEC ve üyelerine baskı yapmak için kullanacağı bir araca dönüşecek.

Kongre’nin ve Başkan Trump’ın söz konusu kanunu onaylaması halinde -ki onaylamaları bekleniyor- ABD hükümeti, NOPEC kanunu sayesinde OPEC ve üye devletlere karşı tek taraflı federal önlemler alabilecek. Dolayısıyla ABD yönetimi, OPEC ve üyelerini yargılama noktasında tereddüt etmeyecektir. Çünkü bu kanun, hâlihazırda bu tür bir yargılamayı engelleyen iki yasa engelini ortadan kaldırmaktadır. Nitekim geçmişte ABD mahkemeleri, egemen devletlerin bireysel ya da toplu olarak yargılanmasını engelleyen Yabancı Devletin Yargı Bağışıklığı Yasası’ndan ve Devlet İşlemi (Act of State) Doktrini’nden dolayı davaları düşürdü.

Burada ABD’de söz konusu kanun tasarısına itiraz edenlerin olduğuna işaret etmek uygun olacaktır. Zira ABD’deki Ticaret Odası ve Petrol Enstitüsü, bu kanun tasarısına itiraz ettiklerini Kongre’ye bildirdi. Ticaret Odası ve Petrol Enstitüsü, itirazlarında ABD’nin petrol üretimi de dâhil -ki bazen ABD’nin petrol üretimi küresel olarak üst seviyelerde yer alıyor- enerji üretim seviyesinin yükselmesi, OPEC’in nüfuzunu azalttığını dile getirdi. Ayrıca iş grupları ve ABD petrol şirketleri de aynı kanun tasarısına karşı çıkıyorlar. Çünkü bu kanundan etkilenen devletler, karşı önlem ve tedbirler alabilir.
Kısacası ABD gibi etkili ve büyük bir devletin genel ve uzun vadeli çıkarları göz önünde bulundurmadan ve ayrıca gücünü uluslararası hukuktan, sözleşmelerden ve anlaşmalardan -ki uluslararası anlaşmaları ABD’nin kendisi de imzalamıştır- alan egemen devletlere saygı göstermeden yasama kurumlarını ve organlarını seçim kazanımlarını gerçekleştirmek için kullandığını görmemiz bizi hayal kırıklığına uğratmaktadır.

Küresel petrol piyasasının istikrarını muhafaza etmek, piyasaya petrol arzını sağlamak ve medya aracılığıyla kendi çıkarlarını korumaya çalışmak için OPEC dışından üreticilerle işbirliğini ve olumlu çabalarını sürdürmesinden dolayı OPEC ve üye devletleri takdir ediyorum. Ben, hukuki bakımdan OPEC ve üyelerinin söz konusu kanunun kabul edilmesi nedeniyle -ki bu, kanun değil; sadece ismi var- ABD mahkemelerinde kendilerine karşı açılabilecek olası herhangi bir davayla yüzleşmeye hazırlıklı olmaları, bu davalara karşı koymak için haklı yasal ve mantıki gerekçeleri toplayıp rakiplerinin tutum ve iddialarını çürütmeleri ve onaylanması halinde bu yanlış kanun tasarısına misliyle karşılık vermek için ulusal düzeyde yasal tedbirler almaları gerektiğini düşünüyorum.