ABD’de yayın yapan Politico gazetesine göre, eski ABD Başkanı Barack Obama, İran ile nükleer anlaşmanın başarısızlığa uğramaması için Lübnan Hizbullah’ı ve İranlı destekçilerinin eylemlerine dair Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi’ne bağlı birimlerin yürüttüğü soruşturmaları engelledi.

Gazete, üç kısımdan oluşan uzun bir rapor yayınlarken, görevdeki ve emekli ABD’li yetkililerle yapılan görüşmeler ve belgelere yer verdi.

Rapor, Hizbullah’ın, Ortadoğu’da faaliyet gösteren siyasi ve askeri bir örgütten, yıllık bir milyar dolara kadar silah, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve diğer yasadışı eylemlerde bulunan uluslararası bir suç örgütüne nasıl dönüştüğünü açıklıyor.

Raporda, ABD Dışişleri, Adalet ve Hazine Bakanlıkları yetkililerinin, 2008 yılında “Project Cassandra” adı altında soruşturma organları tarafından başlatılan ve Hizbullah’ın uluslararası suç ağını takip eden operasyonlarının engellediği ileri sürüldü.

8 yıl boyunca Project Cassandra yetkililerinin telefon görüşmeleri, gizli operasyonlar ve muhbirler kullanarak yabancı güvenlik teşkilatlarının da yardımıyla Hizbullah’ın yasa dışı bağlantılarının takip edildiği kaydedildi.

Bu bağlamda bazıları Latin Amerika’dan Batı Afrika’ya, Avrupa ve Ortadoğu’ya, bazıları da Venezuela ve Meksika’dan ABD’ye yapılan uyuşturucu sevkiyatı takip edilirken, ayrıca satın alınan kullanılmış Amerikan otomobillerinin Afrika’ya gönderilerek satışıyla yapılan kara para aklama faaliyetleri takip edildi.

Gazete, Project Cassandra katılımcılarıyla yaptığı röportajlara dayanarak, ajanların gelişmiş araştırma düzeylerine ulaştıklarında, Obama yönetimi tarafından birçok engellerle karşılaştığını açıkladı.

Güvenlik operasyonlarındaki unsurlar, Adalet ve Hazine Bakanlıklarının önemli soruşturma, kovuşturma, tutuklama veya mali yaptırımların başlatılma talebini ertelediğini veya reddettiğini doğruladı.

Öyle ki habere göre ABD Adalet Bakanlığı’nın, Project Cassandra ve diğer yetkililer, Hizbullah’ın İran’daki temsilcisi, uyuşturucudan elde edilen milyarlarca doları akladığı iddia edilen bir Lübnan bankası ve İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü’nün ABD’deki hücresinin en önemli üyesi hakkında suçlama yapılması talepleri geri çevrildiği belirtiliyor.
Yine haberde Dışişleri Bakanlığının bu kişilerin gözaltına alınabileceği ülkelerde çok değerli hedeflerin yakalanmasını sağlayacak yöntemleri kabul etmediği vurgulanıyor.

Savunma Dairesinde yasa dışı finansal faaliyetler konusunda uzman olan ve 2008’de Project Cassandra’nın kurulmasına yardım eden David Asher, Politico’ya yaptığı açıklamada, “Bu politik, sistematik bir karardı. Obama yönetimi çok iyi desteklenen ve kaynak sağlanan tüm işi seri biçimde paramparça etti. Bu tepeden aşağı yapıldı.” ifadesini kullanıyor.

Obama, ABD-İran ilişkilerini iyileştirme sözü verdikten sonra 2009 yılında göreve başladı. Eski Başkan, seçim kampanyası sırasında defalarca George W. Bush yönetiminin, yasadışı nükleer programlarını durdurma konusunda İran’a baskı uygulamada izlediği siyasetin, işe yaramadığını, gerginliği azaltmak için İran’la iletişime geçileceğini kaydetti.

Obama’nın Beyaz Saray’daki terörle mücadele danışmanı ve CIA direktörü olan John Brennan ise daha da ileri giderek, “gelecek Başkanın, iki ülke arasındaki ilişkiler için yeni bir yol kurma şansına” sahip olduğunu, bunu sadece diyalog yoluyla değil, “Lübnan’daki Hizbullah’ın ülkenin siyasi sistemine daha fazla entegre” olarak sağlanacağını söyledi.

ABD gazetesi, Obama yönetiminin nükleer programı üzerinde İran’la anlaşmaya varma arzusu sebebiyle Ortadoğu’da Hizbullah için yeni bir rol çizdiğini belirtti.

Politico, Obama yönetiminin Project Cassandra’yı Lübnanlı silah satıcısı Ali Fayyad aracılığıyla engellediğine dair bir örnek de verdi. Fayyad, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çıkarı için Suriye ve Irak’a büyük bir silah teminatı sağlayan önde gelen bir Hizbullah üyesidir. Bu bağlamda Fayyad, 2014 yılında Prag’da yakalanıp, iki yıl alıkonulduğunda, Obama yönetimi yetkilileri, Çek Hükümeti’ne Fayyad’ın iadesi için baskı yapmayı reddetti.

Bununla birlikte ABD mahkemeleri, Fayyad’ı ABD’li devlet çalışanlarını öldürmeyi planlamak bir terör örgütüne maddi destek sağlamak ve uçaksavar füzeleri satın almak, taşımak ve kullanmakla suçladı. Nitekim Fayyad, Beyrut’a teslim edildi. ABD’li yetkililer, Fayyad’ın tekrar görevine gelmesiyle, Suriye ve diğer ülkelerdeki taraflara ağır Rus silahlarının teslim edilmesine yardım ettiğine inanıyor.

Öte yandan belirtilene göre, Obama yönetimindeki yetkililer, Project Cassandra’nın aralarında “Hayalet” lakaplı bir ismin de olduğu Hizbullah unsurlarını yakalama hedefini engelleyerek, unsurların faaliyetlerine devam etmesini sağladı. Konu hakkında bilgi sahibi olan bazı kaynaklar, bu “hayaletin” dünyanın en etkin kokain kaçakçısı olduğunu ve Esed rejiminin Suriye halkına karşı kullandığı kimyasal ve konvansiyonel silahları sağladığını söyledi.

Diğer taraftan Obama yönetiminde görev yapan ve adlarının açıklanmasını istemeyen yetkililer, Politico’ya, İran ile ilişkilerin iyileştirilmesi, nükleer silah programının sonlandırılması ve İran’da tutulan 4 Amerikalı mahkumun serbest bırakılması hedeflerinin kararlarına yön verdiği açıklamasını yaptı.
Barack Obama’nın başkanlığı sırasında hem Beyaz Saray hem de Adalet Bakanlığında çalışan Kevin Lewis ise sekiz gözaltı ve kovuşturma belgesini göstererek “İran anlaşmasından önce ve sonra kanunların uygulanması ve yaptırımlar yoluyla Hizbullah’a karşı istikrarlı bir eylemler örüntüsü mevcuttu.” dedi.

Hazine Bakanlığında eski bir çalışan Katherine Bauer, geçtiğimiz Şubat ayında Kongre’deki Dışişleri Komitesi’ne bir ifade sunarak, Obama yönetimi altında, İran’la nükleer anlaşmayı tehdit eden durumlardan kaçınmak için Hizbullah konusundaki soruşturmaların engellendiğini açıkladı. Bu bağlamda, “Sonuç olarak, Hizbullah ajanlarına karşı herhangi bir soruşturma yapılmadı ve bu ajanlar mahkum edilmedi.” açıklamasında bulundu.

Obama Yönetiminin Project Cassandra çalışmalarını engellemesi sonucu olarak ise gazete, eski proje çalışanlarının, mevcut ve eski ABD yetkililerin belirttiğine göre, ABD hükümetinin dünya çapında uyuşturucu kaçakçılığı veya diğer cezai faaliyetlerle mücadele yeteneğini kaybettiğini belirtti