Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Öfke sonrası | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Donald Trump’ın Kudüs kararına karşı bir haftadır devam eden haklı öfkeden ve meşru protestolardan sonra, bu protestoların sonuçlarının yeterince hesap edilmediği kanıtlandı.

Aslında Washington kararının ne denli haksız olduğunu anlamış, müttefiklerinin dahi bu kararı savunmakta güçlük çektiğini farkına varmıştı. Ama artık öfkelilerin öfke sonrası dönemi de düşünmeleri gerek. Tabii ki, bu konuyla ilgilenenlerin en önde gideni Filistinlilerdir ve popülist öfke yerine mantıklı kararlar alması gerekenler, Filistin davasının liderleridir. Sizce, Amerikan bayrağının yakıldığı protestolar sonrası dönem hakkında araştırma yapılmış ve gerektiği kadar düşünülmüş müdür?

Gelecekte atılması gereken adımların istikşafı için araştırma yapıldı mı? Yoksa akıl ve mantık yürütülerek bu olaydan uluslararası arenada fayda sağlamak yerine, Filistin’in geleceği kapalı kapılar ardındaki kararlarla mı tayin edilecek?

Filistin liderlerinin öfke sonrası dönemin gereksinimlerini düşünmeleri gerektiği kadar, Başkan Trump da Kudüs kararını aceleye getirmenin sonuçlarını düşünmeli ve kararın olumsuz etkilerini en aza indirecek bir çözüm bulmak için uygun bir çaba gösterilmelidir. Aslında durum, ABD’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Nikki Haley’nin dediği gibi: ‘Gök kubbe henüz yere düşmedi’

Ama şunu sormak ta hakkımız: Washington’un hatasını anlaması ve Kudüs dosyasını çözüme kavuşturması için Nikki Haley’nin dediği kadar büyük bir siyasi depremin olması mı lazım?

Bir tek o zaman mı Trump yönetimi;  selefleri olan ABD Başkanlarının, Kudüs gibi bu denli karmaşık bir meseleyi ancak nihai çözüme ulaşılana dek ele almayı ertelemelerini anlayacak?

Bu çerçevede, Çarşamba günü alınan ABD kararına karşın uluslararası itirazların hacmini görmezden gelemeyiz.

Vatikan’daki Papa gibi büyük dini referanslardan başka kendi aralarında ihtilaflı olan büyük başkentler dahi karardan rahatsızlıklarını dile getirdi. Trump neden tümünü kızdıracak kadar bir karar aldı diye düşünürsek, seçim sloganlarından biri olan ‘Önce Amerika’ akla gelir.

O zaman şu sorunun mantıki cevap verilmesi gerekir : Kapsamlı bir barışı beklemek yerine Kudüs’ü “İsrail’in Başkenti” ilan ederek Washington’un eline ne geçti?

Binyamin Netanyahu ve Tel Aviv’li politikacılar hariç kimseyi memnun etmedikleri açık. Amerikan başkanının sabretmesini tavsiye edenleri dinlemesi daha iyi olmaz mıydı? Tabii, daha iyi olurdu, fakat beyaz sarayın efendisi Amerika içi ve dışından birçok kişiyi dinlemeyi reddetti ve güvenilir kişilere inanmaktansa ülkesinin inandırıcılığını tehlikeye sokmayı yeğledi. Bu riskli kararı almanın, böyle bir karardan faydalanacak birçok fanatiğin olduğu ve ABD’nin radikalizmle savaştığı bir döneme denk gelmesi oldukça tehlikeli olabilir.

Nikki Haley’e atfedilen ‘Gök kubbe henüz yere düşmedi’ sözünün Filistinliler ve yaşadıkları hayatın zorluklarını hafifletmek isteyen halklar tarafından da sık sık tekrarlandığını söylemekte yarar var.

Aslında hürriyet ve bağımsızlık isteyen halkların tümüne uygulanan baskılar arttığı anlarda, popülist akımların ardına düşmek yerine aklı selime başvurma ihtiyacı hasıl olur.

Tarihin sayfaları bir milletin akıllılarının görevlerini küçümsediklerinde, o milletlerin durumlarının eskisine göre daha kötüleştiğini anlatır. Daha kötü duruma düşüldüğünde ve pişman olunduğunda da genelde kişiler kendinden başka herkesi suçlar.

Zora düşmüş milletler kendilerine geldiğinde içinde bulundukları zorlukları anlar, geleceğinin elinden gideceğini farkederek ve pişman olur.

Kapalı kapılar ardından pazarlık yapan ve birbirini suçlayan Filistin halkının liderlerinin; uykularından kalkıp kendi halklarının çıkarlarının, başkalarının çıkarlarını ve ajandalarını kollamaktan daha önemli olduğunu anlamalarını umuyoruz. Filistinlilerin yüreği yetmiş yıldan beri acı çekmektedir. Filistinlilerin davasını ve acılarını manipüle etmeye ve pazarlık konusu yapmaya yeter diyelim, artık yeter.