Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Önce dağlama tedavisi gerek | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Hamas Hareketi liderleriyle Fetih Hareketi liderliği arasında arabuluculuk denemelerini izlerken ‘dağlama ile tedavi son çare’ diyen ünlü Arap atasözü aklıma geldi. Her şeyden önce, Mısır’ın arabuluculuk girişimleri için teşekkür etmemiz lazım. Aslında Nil diyarının evlatları Filistin halkı ve adil davası için uzun yıllarca ellerinden geleni yapmıştır; sonradan 23 Temmuz Devrimi olarak adını alan ‘Özgür Subaylar Harekatı’ndan öncesi ve sonrasında da Filistin davası için, Mısır, toprağının bir bölümünü kaybettiği ve halkının büyük bölümünün zor zamanlar geçirmesine neden olan birçok savaş vermiştir. Özetle, Mısır’ın Filistin için yaptıklarını inkar etmek, özellikle de inkar eden Filistinli ise, güneşi balçıkla sıvamaya çalışmaya eşdeğerdir.

Söylediklerimin Filistin’in iki ana akımının liderleri arasında büyük bir kızgınlığa yol açacağını bilmeme rağmen, Fatımilerin Kahire’sindeki yetkililere arabuluculuk için yaptıklarınızın havanda su dövmekten farkı yoktur derim. Bu söylemim Filistin’in bugünkü liderleriyle sınırlı değil, 1917 yılının talihsiz Belfour deklarasyonundan beri ortaya çıkan liderlerin çoğu bencilliklerinden dolayı birçok lider diğeriyle orta mesaiye giremedi. Bu söylemim Filistin bağrından Filistin davasını tek derdi ve gerçekten tek vatanı olarak kabul eden bir lider ortaya çıkana kadar geçerlidir, zira, günümüz liderleri Gazze, Batı Şeria ve diasporadaki kamplarda yaşayan basit insanların hissiyatını memnun etmek için tek davalarının ve tek vatanlarının Filistin olduğunu söylemekteler. Yine bu söylemim, Filistin’i tek davası yapan ve Filistin’in tek vatanı olarak gören lider ortaya çıkana dek devam edecektir. Ne zaman bu lider ortaya çıkar? Bir tek gaibi bilen Yüce Allah bilir. Ama bu liderin doğmasına dek durumuzun çözümü olmadığının farkındayım. Bu bir ümitsizlik ve teslimiyet mi? İstediğin adı koy, ama aklı başında olan herkesin ittifak ettiği bir şey var, bir şeyi olmayan bir şey veremez.
Maalesef, geçen yüzyılın altmışlı yıllarından itibaren Filistin meselesini takip eden herkes bu tür liderlerden gerçek bir uzlaşı ortaya çıkmayacağını anlar. Üzerlerine empoze edilen vesayetler sonucu aciz olduklarından değil, uzlaşmaya varmakta ciddi olmadıklarından.

Filistin’in durumu buyken, dağlama ile tedavi çarelerin ilki olmalı, sonu olmamalıdır. Uzlaşma müzakere masalarına oturmaktan yorulmayan ve bıkmayanlar uzlaşmayı gerçek anlamda istemiş olsalardı, aralarındaki kavgalardan çıkan her cerahatı ve sadece çıkarlarını düşünen başkentlerin empoze ettiği planlarındaki irinleri dağlardı. Vesayetlerini zorla empoze ettiren bu başkentler bir taraftan direniş kahramanlarına nutuklar çekerek methiyeler düzerken, ortaya konulacak tutumların Tahran, Ankara, Şam, Bağdat, Tripoli ve diğer başkentlerin çıkarlarına göre şekilleneceği de önden bilinir.

Yukarıda anlattıklarıma örnek olması için İran Cumhurbaşkanı Ruhani’yi ele alalım; Geçen Pazar günü İran’a karşı yapılacak bir savaşın ‘Savaşların anası’ olacağını söyledi. İran çatışmalarının tılsımlarından anlayan herkes bu açıklamayla Rauhani’nin itidal kayığından atlayarak Kasım Süleymani’nin dalgaları arasında dalmak istediği anlamına geldiği anlar. Bu açıklamanın sebebi petrol kemendinin İran’ın boynunun etrafında gitgide daha sık dolanmasından geldiğini bilir. Ruhani Samsun seçeneğine başvurarak Hürmüz Körfezini kapatmakla ve tüm bilgeyi ateşe vermekle tehdit etmekte beis görmedi. İran çıkarlarına bağlı Filistinli liderler de bunun farkında, buna rağmen, Filistin halkının, şimdiki ve sonraki çıkarlarını, Kum mollalarının çıkarları yolunda kurban etmeyi göze alıyorlar.

Bir kere daha söylüyorum. Birçok kişi beni suçlayacaktır, birçok parmak hain diye beni gösterecek ve şu suçlamaları yönlendirecektir: Sen İsrail’in kendini Yahudi Devleti ilan etmesini ele almıyorsun, İsrail’in Filistinli Araplara karşı ırkçı tutumunu hakkında kalem oynatmıyorsun, Tel Aviv’in Gazze’ye uyguladığı ambargo ve sivillerin hedef alınması hakkında konuşmuyorsun ama direniş liderlerini suçluyorsun. Olsun, varsın, desinler. Bırak böyle konuşmalar olsun, bu suçlamalar yeni bir şey değil ki. Filistin konusunda onlarca yıldır olan biten biliniyor, Filistin konusunun bu raddeye ulaşmasında rolü olanlar da, yıllar sonra da olsa, açığa çıkacak ve Filistin adını kullanarak Filistin’in geleceğini, geçmişini, şimdiki gününü, halkının acılarını ve davasının adaletini satılığa çıkaranlar ortaya çıkacaktır.