Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ortadoğu’daki uzun dar geçit | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Sonunda Ortadoğu bölgesine özellikle de Irak ve Lübnan’a batı tarzı demokrasi modeli yaklaşıyor. Devletlerin altyapı temellerinin neredeyse kesinleştiği ortamda batıdaki seçim demokrasisi, programlar arasında tercih yapmak amacıyla seçmenleri oy kullanmaya davet etmeye dayanıyor. Daha basit bir ifadeyle örneğin; Amerikalı ve Alman seçmen, parti programını başka bir programa tercih ederek oy kullanıyor. İskoçya örneğinden uzakta ve Brexit’ten önce İngiltere’de ve aynı şekilde Bask ve Katalan bağımsızlık yanlıların isteklerinden uzak bir şekilde İspanya’da bile seçmenlerin çoğu, bir tür fikir birliğine sahip parametre ve ön doğrulara göre oy kullanıyordu. Buna karşılık olarak her seçimde tartışmaların merkezini geçim meseleleri teşkil ediyordu.

Bugün İran’ın kendi devrimini ihraç etmeyi başardığı Ortadoğu topluluklarında siyasi, askeri, kurumsal ve demografik değişimin; devletin kimliği gibi temel meseleleri seçim tartışmalarından çıkarma noktasına getirdiğini ve partilerin, kütlelerin ve mevsimlik küçük zümrelerin görevlerini günlük yaşam meseleleriyle sınırlandırdığını görüyoruz. Özellikle Irak ve Lübnan’da siyasi kimlik meselesi pratik olarak çözümlenerek istenilen hâkimiyet sağlandı ve yüksek makamlar dâhil olmak üzere devlet kurumları, diplomatik teamüllerde ve uluslararası uygulamalarda faydalı bir protokol haline geldi. Sonuçları kesin gibi görünen seçimlere hazırlanan iki ülkede İran’ın deneyimi yaygınlaştı. Şöyle ki İran’da Devrim Muhafızları’nda olduğu gibi devletin resmi ordusundan daha güçlü milislere sahip olan ve bunları yönlendiren dini otoriteye bağlı partiler, siyasi kararlara hükmediyor. Bu partiler, defacto güçlerin denge yönetimiyle dışarıdan sağladıkları hegemonyayla yetinmiyorlar. Aksine bu partiler, anayasanın koyduğu kota sistemine dayanarak devletin meşru kurumlarının içerisine nüfuz ediyor. Bu nüfuz, söz konusu partilere savunmaya ihtiyaç duydukları zaman uluslararası çevrelerde resmi platformlar sağladı. Lübnan devletinin ABD’nin Hizbullah’a getirdiği yaptırımlara karşı Hizbullah’ı savunduğu zaman bu duruma şahit olduk. Irak hükümeti ise Haşdi Şabi’yi meşru bir sıfata sahip bir heyet olarak addediyor.

Irak ve Lübnan seçimleri böyle bir ortamda yapılacak. Parametreler zorla ve uluslararası toplumun anlaşmalarıyla empoze edildikten sonra rakipler, Irak’ta enine boyuna, Lübnan’da ise, sofradaki kırıntılar üzerinde mücadele edecek.

Birkaç ay içerisinde yapılacak olan Irak seçimleriyle ilgili olarak geçmiş günlerde İran’ın bazı listeleri oluşturmaya ve kendisine bağlı milis ve siyasi güçlerin dağılımını ayarlamaya doğrudan müdahale ettiği söylentisi yayıldı. Bu hususta 2003 yılında başlayan işgalin uluslararası bir kabulle meyvelerini vermeye başladığı konusunda kesin bir delil var. Bugün bu durum, İran’ın anayasal olarak Irak’a egemen olma hedefini gerçekleştiriyor. Tahran’a bağlı Iraklı milis komutanlarının rekabet listelerindeki varlıkları, gözlemcilere ılımlı, reformcu ve muhafazakâr gruplar arasında meydana gelen Tahran’daki rekabet demokrasisini hatırlatıyor. Bu durum bütün dünyanın gözünden kaçsa bile kişisel-taktiksel anlaşmazlıkları birbirinden ayırt eden normal İranlı vatandaşın gözünden kaçmadı.

Aynı şekilde Irak’ta da taktiksel ve kişisel anlaşmazlıklar bulunuyor. Bölgesel ve uluslararası düzlemde kabul gören şahsiyetler karşısında ya yolsuzluk ya da radikalizm sebebiyle kışkırtıcı şahıslar ortaya çıkmaya başladı. Fakat sonuç olarak bu mesele, büyük fotoğrafta hiçbir şeyi değiştirmeyen küçük bir ayrıntı olarak kalmaya devam edecek.

Öte yandan uluslararası güçler, Tahran’a karşı tolerans dışında farklı bir politika yürütüyor. Bu da İranlı vatandaşın sıkıntılarını bitirme düzleminde ve de Arap patlamasının çökmesinde hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

Lübnan’da da durum çok farklı değil. İran, Lübnan’da Hizbullah aracılığıyla amacını gerçekleştirdi ve bu durum, Lübnanlı güçlerin dar görüşlülüğünden ve bencillik yanlısı liderlerin olmasından dolayı İran için kolay oldu.

1920’den bu yana Irak’ın demokrasi tecrübesi, Irak’ın enerjisini boşa harcayan, yapısını zayıflatan ve Irak’ı yıkıcı küresel bir oyunun içine sürükleyen asker, aşiret ve diğer afetler tarafından defalarca ihlal edilse de Lübnan, kendisiyle demokrasinin ikiz olduğu ve siyasi kültürünün daima ortak yaşam, uzlaşı ve eşitliğe dayandığı konusunda kıvanç duydu. En azından gerçek bu şekilde. Lübnanlılar, bununla kendilerini ikna etmeye çalışıyorlar. Fakat bu, kesinlikle gerçek değil. Uzlaşı ve seçim konusu çerçevesinde son zamanlarda meydana gelen gelişmeler, fotoğrafın ve gerçeğin tamamen farklı şeyler olduğunu ortaya koydu.

14 Şubat 2005 tarihinde Refik Hariri ve arkadaşlarının suikastından, Şam rejimine bağlı güçlerin Lübnan’dan çekilmesinden ve iki büyük siyasi kütlenin teşekkül etmesinden bu yana Lübnanlılar, iki gerçeği anlamayı reddettiler. Birincisi Suriye’nin askeri ve istihbarat varlığı, en güçlü, en derin ve en kapsamlı İran yatırımından başka bir şey değildi. İkincisi ise, 14 Mart ve 8 Mart blokları, zıt güçler ve şahsiyetler arasında geçici ve kırılgan olan iki koalisyondan ibaretti. İkisini bir araya getiren şey, karşılıklı düşmanlıktır.

Hizbullah, Suriye rejiminin itham edildiği suikasttan kısa bir süre sonra 8 Mart günü ‘Teşekkürler Suriye’ sloganıyla bir gösteri düzenlendiğinde işte o zaman İran’ın yatırımları gün yüzüne çıktı. Bundan sonra peş peşe olaylar meydana geldi. Beşşar Esed’in Lübnan sahasında esas oyuncu olduğuna dair sahte izlenim ve İran’ın stratejik rolü kesinleşti. Uyumsuzluk, kısa bir süre sonra 14 Mart ve 8 Mart bloklarının parçalanmasını ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile Nebih Berri arasında şu anki anlaşmazlığı ortaya çıkardı. Teorik olarak Hizbullah’ın müttefikleri olan bu iki adam, derinlemesine bir anlaşmazlık içerisindeler. Fakat devlette en yüksek iki makamda bulunmalarına rağmen bu ikisi, gerçek dengeleri hesaplamada fiili devletin gölgesinde (Hizbullah) hareket edip manevra yapıyorlar.

Bunun için Irak ve Lübnan’daki seçimler, iki ülkeyi uzun dar geçitten çıkarmayı başaramayacak.