Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Öz Yönetim tecrübesini tadan Suveyde yol ayrımında | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Suriye’nin güneyindeki Ürdün sınırına yakın Suveyde kenti, “yol ayrımı” ya da “kader anı” denebilecek zamanlardan geçiyor. Esed rejimi, 2011’in mart ayında başlayan halk ayaklanmasında tarafsızlığını koruyarak bir nevi Öz Yönetim tecrübesi yaşayan Suveyde’yi yeniden kontrolüne almak isterken, Suveyde halkı ise 7 yıldır kendisini korumak zorunda kaldığı bu tecrübeyi sürdürmek ve zorunlu askerlik görevinden kurtulmak istiyor.

Suveyde halkı ve rejim arasındaki bu ikilem, rejimin en büyük destekçisi Rusya’yı hem 50 bin gencin zorunlu askerlik görevini yerine getirmesini ve kentin tamamen kontrolüne girmesini isteyen rejimi, hem de bu istekleri reddeden Suveydelileri memnun edecek bir çözüm arayışına itti.

Bütün bu tartışmaların arasında nüfusunun büyük çoğunluğunu Dürzîlerin oluşturduğu Suveyde, 250 kişinin öldüğü bir DEAŞ saldırısıyla karşı karşıya kaldı.

Muhalifler, saldırıda Esed rejiminin parmağı olduğunu iddia ederken Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), konuya ilişkin yayınladığı yazılı basın açıklamasında şunları söyledi:

“Saldırıyı gerçekleştiren DEAŞ unsurlarının Suveyde kentine ulaşana kadar rejime ait çok sayıda kontrol noktasının bulunduğu uzun bir mesafeyi kat etti. Rejimin geçmişte birçok kez DEAŞ unsurlarına yol açtığı düşünüldüğünde saldırıdan Esed rejiminin de sorumlu olduğu açıktır.”

Suriye’nin yüzölçümü bakımından en büyük üçüncü ili konumundaki Suveyde, tarihsel olarak Dürzî çoğunluğun yaşadığı bir yer olarak biliniyor. Bölge halkı, rejimin ünlü komutanlarından olan ve geçen yıl Deyri Zor’da DEAŞ terör örgütüne karşı giriştiği çatışmalarda öldürülen İsam Zehraddin Suveydeli olmasına rağmen savaşta açıkça rejimden yana tavır almaktan çekinmişti.

Mart 2011’de başlayan devrimin ilk zamanlarında rejim karşıtı hareketlenmelere sahne olan Suveyde daha sonra resmi olarak rejim kontrolünde kalsa da savaşta tarafsız olmayı seçmiş ve bir çeşit Öz Yönetim ya da kendini idare etme tecrübesi yaşamıştı. Savaş yıllarında ara ara rejim karşıtı hareketlenmelerin görüldüğü kenti korumak için “Suveyde Şeyhleri” adlı silahlı oluşum kurulmuş ancak 2015 yılında gerçekleşen bir bombalı saldırıda oluşumun lideri Şeyh Ebu Fahd Vahid Belus ölmüştü. Suveyde’yi rejim açısından önemli kılan bir diğer konu da bölgede rejime ait 2 önemli askeri üs (el-Thala ve el-Halhala) bulunması oldu.

Toplumsal açıdan ise Suriye devriminin güç kaybetmesiyle birlikte Suveyde’nin komşu illeri Dera ve Şam kırsalıyla olan ilişkileri giderek gergin bir hal aldı. Ancak diyalog kanalları yine de açık kaldı. Suveydeliler her ne kadar resmi yönetimle olan ilişkilerini korusa da Öz Yönetim tecrübesi bölgeye yönelik her saldırıda yerel halkın savunmaya geçmesiyle birlikte daha fazla yerleşti.

Suveyde’nin tarafsızlığı

Suriye’deki savaşın etkilerini uzaklaştırmak için tarafsız olmayı tercih eden Suveyde için bu seçim, rejim güçlerinin Suriye’nin büyük çoğunluğu ele geçirerek kendilerinden de hâkimiyetini kabul etmesiyle bir yük haline geldi.

Suveyde meselesi bu atmosferde yeniden su yüzüne çıktı. Aktivistlerin verdiği bilgiye göre rejime bağlı olarak bölgeyi koruyan yerel milis örgüt “Vatan Koruyucuları” militanlarının elindeki silahları hükümete teslim etmek üzere toplamaya başladı.

Bir Rus heyeti, rejimin zorunlu askerliğe dair taleplerinin gölgesinde Suveyde’deki Akıl Şeyhleri olarak bilinen Dürzi liderler ve yerel kanaat önderleriyle bir araya geldi. Şeyh Yusuf el-Carbu’nun evinde yapılan toplantıda, taraflar bölgenin geleceği konuşulurken Rus heyeti, rejimin yerel milislerin elindeki silahların toplanması ve devlet kurumlarının yeniden Suveyde’ye dönmesine ilişkin talepleri Dürzi liderler iletti.

Öz Yönetim’in önündeki engeller

Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler, savaş yıllarında ABD ve Batı ülkelerinin desteğiyle Öz Yönetimi şehirlere yansıtmasına rağmen Suveydeli Dürziler, benzeri bir destekten mahrum. Bu, bölgedeki dengeyi rejimin kurması işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Gerçekten de Suveyde’de rejime baskı kuracak Rusya ve ABD gibi bir güç yok.

Zorunlu askerliğe çağrılanlar

Suriye’de savaşın devam ettiği 7 yıllık süreçte rejim güçleri ya da güvenlik birimlerine katılmayan Suveydeli gençler bununla birlikte yakınlarındaki DEAŞ terör örgütüne karşı kendilerini korumaya çalıştı. Bu süreçte devrimci gruplarla bazı sorunlar yaşayan Suveydeliler rejim güçleriyle de aldıkları kararları tatbik etme (örneğin mezralarla ilgili karar) noktasında halkla karşı karşıya gelince sorun yaşadı. Durum böyle devam ederken Suveyde’de zorunlu askerlik görevini yerine getirmeyen gençlerin sayısı 53 bine ulaştı.

Bundan birkaç hafta önce Suveyde’de yayın yapan rejime bağlı bir haber kanalı askerlik hizmetini yapmayan Suveydeli Dürzilerin Rusya’nın gözetimindeki ‘Suriye-Rusya ortak beşinci tugayına katılmasına ilişkin tartışmalar başlattı. Aktivistlerin verdiği bilgiye göre rejimin çözüm önerisi, Suveydeli Dürzilerin askerliğini Dera, Kuneytra ve Suveyde’de yerine getirerek bu süre içinde hizmette bulunmasını ön görüyor.

Suveyde halkı ise mevcut şartlarda rejimin zorunlu askerliğe ilişkin taleplerini reddediyor.

Terör saldırıları

Söz konusu ortamda DEAŞ’ın düzenlediği Suveyde saldırıları işleri iyice karıştırdı. Suriye muhalefetine göre her ne kadar saldırıyı DEAŞ düzenlese de ardında Esed rejimi duruyor. Birçok kişi rejim güçlerinin bölgeyi sıkı takip etmesine ve çok sayıda kontrol noktası bulundurmasına rağmen intihar saldırganlarının kente nasıl girdiğini sorguluyor. Rejimin “bölgeyi savunuyoruz” iddiasına rağmen Suveydeli Dürziler, DEAŞ saldırısına tek başlarına karşı koydukları noktasında ısrarcı.

DEAŞ’ın bölgeye yönelik saldırısı 27 Haziran gecesi sabaha karşı başladı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre (SOHR), 4 intihar saldırganı tarafından düzenlenen eylemde en 246 kişi ölmüştü.

Karşılıklı suçlamalar

DEAŞ’ın Suveyde saldırısı, Suriye ve Irak’ta geniş alanlardan kovulan örgüt militanlarının saklandıkları çöl arazilerinden şehir merkezlerine sızma yeteneklerini halen koruduklarını ortaya koydu. Bu noktada Esed rejimine bağlı güçlerin mayıs ayında Şam’ın güneyindeki Yermük Mülteci Kampı’na yönelik gerçekleştirdiği askeri operasyonlarla kampı ele geçirmesinin ardından, burada bulunan DEAŞ militanlarını Suveyde’nin kuzeyindeki çöl arazisine taşıdığını hatırlatmakta fayda var.

Yerel haber ağları ise Suveyde’ye saldıran DEAŞ militanlarına ait cesetlerin görüntülerini paylaştı. Bu görüntülerde militanların üzerindeki kimlik kartlarının Yermük Mülteci Kampı’ndan bölgeye geldiğini ispatlaması dikkat çekiciydi.

Bu durum, Suveyde saldırısında rejimin parmağı olduğu iddialarını gündeme taşırken rejim güçlerinin DEAŞ saldırısını püskürtme noktasında Suveyde’deki yerel militanları yalnız bırakması da iddiaları güçlendirdi. Ancak Suriye rejiminin başı Beşşar Esed, “Bu terör saldırısı terörü destekleyen bazı ülkelerin Suriye’deki örgütlerin oluşturduğu kaotik ortamın sürmesini istediğini gösteriyor” diyerek kendisine yöneltilen suçlamaları bertaraf etmeye çalıştı.

Suveyde saldırısından sonra rejime en sert tepkiyi ise Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat verdi.

Canbolat, konuya ilişkin Twitter aracılığıyla paylaştığı mesajda saldırıdan doğrudan rejimi suçlayarak şunları söyledi;

“Dürzi şeyhlerin kendi vatandaşlarına karşı savaşmayı reddetmekten başka ne suçu vardı? Garip olan ise Filistinli bir Dürzi şeyhinin İsrail’in Yahudileştirme politikalarını görmezden gelerek Suveyde’deki Dürzileri korumak için gösterdiği hamaset. Her halükârda Esed rejimi ile Siyonist İsrail rejimi arasında hiçbir fark yok.”

Onur Şeyhleri Hareketi

Onur Şeyhleri Hareketi, Suveyde’de 2013 yılında Dürzi liderler tarafından oluşturulan milis gruplar olarak öne çıktı. Hareket, Suriye savaşında tarafsızlığı benimserken, rejim güçlerine katılmama konusunda ısrar edince Şam ile gerginlik yaşadı. Gerginlikler, 2015 yılında hareketin lideri Şeyh Vahid el-Belus’un bir bombalı saldırıda hayatını kaybetmesiyle durulmasına rağmen Dürziler yine de tarafsızlığını sürdürdü.

Esed rejiminin geçen ay Suriye’nin güneyindeki Suveyde’ye komşu Dera ve Kuneytra illerine yönelik düzenlediği askeri operasyon, Onur Şeyhleri Hareketi’ni yeniden gündeme taşıdı. Hareket, yayınladığı yazılı basın açıklamasında Şeyh Belus’un ilkelerini sürdürdüğünü ve Dera’daki savaşın tarafı olmayacağını bildirdi.

Rus heyetiyle düzenlenen son müzakere toplantısından sonra Rus heyetinin Onur Şeyhleri Hareketi’ni “Terörist grup” olarak nitelediğinin ortaya çıkması üzerine yapılan bir açıklamada Hareket, Rusya’yı “İşgal gücü” olarak niteledi.