Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Özbekistan’a yolculuk… Firuze çinili minareler, masalların anlatıldığı çarşılar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Özbekistan’a seyahat etmek, tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa davettir. Bu, İpek Yolu’nda ilerlemek, Semerkant, Buhara ve Harezm’in gizemli güzellikleri, entelektüel zenginlikleri ve çok kültürlülüğünün keyfini çıkarmaya açık bir çağrıdır. Camileri, turkuaz rengi çinilerle bezenmiş minareleri, atlı savaşçıları, ticaret ve seyahat hakkındaki bitmeyen masalları, geçmişten bugüne devam eden kendine özgü karakteri insanı hayal gücü ve duyguların tadını çıkarmaya davet ediyor.. Her şey geçmişte takılıp kalmış gibi görünmesine rağmen sokakları ve mahalleleri arasında dolaşan ziyaretçilerin görmezlikten gelemeyeceği geleceğe yönelik bir tezahür de var. Buraya gelenler, ülkede iki yolun var olduğunu keşfeder.. Birincisi, İslam’ın yaygınlaştığı eski İpek Yolu, diğeri de yeniliği benimseyen geleceğin yoludur.

Peki, Özbekistan’a neden gidilir?

Yolculuk için bilet rezervasyonu yaptırmadan önce akıllarda “Neden bu ülkeyi ziyaret ediyorum? Bu yolculuk hoşuma gidecek mi? Bana yeni bir şeyler öğretebilecek mi?” gibi sorular dolaşmaya başlar.

Bu soruları cevaplamak üzere görsel, entelektüel ve kültürel zevklerin kapılarını açacak nedenleri sizler için özetledik:

1- Bu yolculuk M.Ö. 138 yılından bu yana var olan İpek Yolu’nda gezintiye çıkmak için altın bir fırsat. İpek Yolu, Çin’in sınırlarını tüccarlara, girişimcilere, sanatçılara ve düşünürlere açan, Asya’dan Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya Özbekistan üzerinden seyahat etme fırsatı sunarak yüzyıllar önce kültürlerin kaynaşması ve karşılıklı olarak birbirlerine katkıda bulunmasının ana kapısı özelliği taşır. Bu insanların, halen dimdik ayakta duran miraslarını, izlerini, kokularını ve hikâyelerini eski çarşılarda, yollarda, dar sokaklarda ve göz kamaştıran mimariye sahip medreselerde hissedebiliyor ve duyabiliyoruz. İpek Yolu, bu ülkenin turist çekmek için en önemli kozu olabilir. Ancak tek kartı bu değil.

2- UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne eklenen antik şehirlerden biri olan ve “taş kent” anlamına gelen Semerkant’ın kalbi ‘Registan Meydanı’ ziyaret edilebilir. Burası, İslam mimarisinin büyüleyici tarzı ile karakterize, etrafı üç medrese ile çevrili, tamamen taşlarla döşenmiş geniş bir halka açık alan üzerine kuruludur. Özellikle, akşamları gün batımında, güneş ışıkları taşlar üzerine kırılarak yansıdığında, taşlar sarı ışıklarla aydınlanır. Daha sonra buradan, İpek Yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olan ve Özbekistan’ın en eski şehirlerinden biri olmaya devam eden, M.Ö. 13. yüzyılda kurulan Buhara kentine geçilebilir.

3- Ülke, çeşitli arazi yapıları ve iklim değişiklikleri ile farklı bir konuma sahip. Biraz çaba sarf ederseniz, şehirlerin gürültüsünden kurtulmak için Arapların ‘Harezm Denizi’ olarak bildiği Aral Nehri’ni görmeye gidebilirsiniz. Nehir, onlarca yıl pamuk tarlalarının sulanması için çok sayıda kanal açılması sebebiyle kuraklık ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bedevilerin güzelliğinin tadını çıkardığı, ‘Kızılkum Çölü”nün cazibesinin tadını çıkarabilir ya da yüksek Tanrı Dağları’nın (Tien Şan) zirvelerindeki erimiş kar sularını takip edebilir, nehirler boyu yürüyerek yemyeşil ormanlara gezintiye çıkabilirsiniz. Bütün bu çeşitlilik, Özbekistan’ı kendini doğanın saflığına bırakmayı, temiz bir ortamda dolaşmayı ve güzel zaman geçirmeyi isteyenler için en sevilen yerlerden biri haline getiriyor. Şehrin büyük otellerinde bulunan yerel tur operatörleri ile düzenlenen birçok geziye katılınabilir. Çölde bir gece geçirilebilir veya kamp yapabilir, bölgede yaşayan Bedevilerle deneyimlerini paylaşabilirsiniz.

4- Turistler seyahatlerinde iki temel faktöre önem verirler. Huzurlu insanlar, temiz ve iyi yemek. Bu ülkenin halkı, her ikisini de sunabiliyor. Samimi ve girişken olan Özbekler, turistlerin kalplerine barış ve huzur veren sıcak bir gülümseme ile onları karşılıyor. Misafirperverlikleri ile bilinen halk, yabancıları evlerine davet etmekten çekinmiyor. Pek fazla İngilizce konuşan olmasa da bir şekilde yabancılarla iletişim kurmayı başarıyorlar ve bu konuda da oldukça istekliler. Yemekler ise başka bir hikâye. Hint biryanisini andıran ‘plov’ dedikleri baharatlarla, sebzelerle ve etle harmanlanmış Özbek pilavı, en ünlü hamur işlerinden olan ‘samsa’, ‘lagman’ ismini verdikleri mantı ve ‘şaşlık’ adındaki kebap gibi geleneksel yiyeceklerin yanı sıra dünyanın en ünlü markalarının da bulunduğu bir yemek yelpazesinin keyfine varacaksınız. Geleneksel yöntemlerle kurutulmuş bol çeşitli meyve kurularının yanı sıra, lezzetli ve katkı maddesi içermeyen, taze ve organik meyve, sebzelerin satıldığı halk pazarlarında tatlı ve tuzlu yerel hamur işlerine sıklıkla rastlayabilirsiniz.

5- Atalarından çocuklarına miras olarak devredilen geleneksel el sanatları, yerel beceri ve üretimleri arayan bir turist Özbekistan’da daha farklı ve eğlenceli bir alışveriş deneyimi yaşayabilir. Pazarlar, çarşılar ve eski sokaklarda bulunan tüm tezgâhlar sizleri en azından küçük boyalı bir seramik parçası almaya cezbeder. Ayrıca üzerlerine Arapça hat sanatının icra edildiği kâğıt, deri ve ahşap objeler de bulabilirsiniz. Deve ya da manda derisinden yapılan ve ‘Doyra’ olarak bilinen bir çeşit vurmalı çalgının yanı sıra bazı geleneksel telli enstrümanların satıldığı dükkânlara da rastlayabilirsiniz. Aklınıza gelebilecek her renkte elle dokunmuş doğal ipekler gözünüzden kaçmasın. Halılara gelince; doğal ipekten imal edilmiş ve el dokuması yün halıları çok uygun fiyatlarla satın alabilirsiniz. Mağazaların vitrinlerinde geleneksel kıyafetler, boyalı yazmalar ve el işi danteller sergileniyor. Buranın en ünlü yerel kumaşlarından olan işlemeli kumaş Suzani, 140 dolardan binlerce dolara kadar değişen fiyatlara alıcı bulabiliyor. Son olarak dut ağacından kâğıt üreten atölyelere girebilir, küçük bir hatıra kartı satın alabilirsiniz.

Arkeolojik eserler

Özbekistan’ın arkeolojik turizmi, birbirinden farklı krizler ve olayların ardında gizli kalan tarihi ve yüksek değerleri arayanlara hayat ve canlılıkla iç içe geçmiş bir şekilde görülmesini sağlayan ideal bir fırsattır. Bu saydıklarımızı barındıran Özbekistan’ın en önemli anıtlarını sizler için özetleyebiliriz. ‘Sahih-i Buhâri’ hadis kitabını kaleme alan İslam âlimi İmam Buhari’nin Semerkant’ın eteklerinde Buhara yakınlarındaki Buhara vadisindeki türbesi gibi… Tek kubbe ile üstü örtülü olan türbe sade yapıda İslami bir eser olarak bilinir.

Buhara şehrinde 140’dan fazla mimari eser vardır. Bunların en meşhuru Sâmâniler tarafından yaptırılan ve 892 – 907 tarihleri arasında hüküm süren İsmail Sâmâni’nin türbesidir. Orta Asya’nın en önemli mimari özelliklerinden biri olan türbede meftun İsmail Sâmâni, Sâmâni devletinin kurucusudur. Sâmâniler Orta Asya’yı yöneten son İranlı aileydi. Başlangıçta Horasan’da hâkimiyet kuran Sâmâniler, daha sonra Abbasi Halifeliği’ne bağlı Mâverâünnehir’e kadar ilerlemişlerdir. Hilafet şehri Bağdat’tan tam bağımsız olmuşlardır. Kubbeli karenin en önemli örneği olan İsmail Sâmâni türbesinin köşelerinde dört küçük kubbe bulunur. Gelenekselliğin dışına çıkarak 180 santimetre kalınlığında inşa edilen duvarlar, tuğlalara verilen estetik düzenle örülmüştür.

MS 6. yüzyılda inşa edilen Namazgâh Camii ve MS 1127 yılında Arslan Han tarafından yaptırılan Kalon Minaresi’ni ziyaret edebilirsiniz.

Bir zamanlar masallar ve olayların içinde geçen başta Yazlık Saray olmak üzere çok sayıda saray var. “Cennet bahçesi” anlamına gelen Bağ-ı Behişt Sarayı, mavi çinilerle süslenmiş yüksek girişi, her birinin ortasında su fıskiyesi bulunan üç ayrı avlusu ile ön plana çıkmaktadır. Yüksek bir tepedeki saray tamamen İran’ın Tebriz şehrinden getirilen beyaz mermerlerle inşa edilmiştir. Geçmişte sarayın etrafı, üzerinde muhteşem görünüme sahip köprüler bulunan su ile dolu hendeklerle çevriliydi.

Diğer bir saray ise “çınar bahçesi” anlamına gelen Bağ-ı Çınar Sarayı’dır. Saray adını ona çıkan yolların kenarlarına özenle dikilmiş çınar ağaçlarından alır.

Turistler ayrıca dört eyvanlı bir avluya sahip olan Bibi Hanım Camii’ni de ziyaret edebilirler.

Taşkent şehri sayısız antik alan bulunduruyor. Bu alanlardan biri belki de İslam tarihin en ünlü anıtlarından olan ve Hast İmam olarak da bilinen Hazreti İmam Külliyesi’dir. Tarih boyunca pek çok kez hasar alan külliye 2007’de restore edildi. İsmini, türbesi külliyenin içerisinde bulunan İmam Ebu Bekir Kaffal Şaşi’den almaktadır. Külliyede aynı isme sahip bir camii ve avlu da bulunmaktadır. MS 16. yüzyıldan beri İslam medeniyetinin en önemli anıtlarından biri olan külliye, başta İmam Buhari’nin İslam Enstitüsü binası olmak üzere İslami mimariye sahip birkaç binayı içinde barındırıyor.

İpek Yolu üzerindeki şehirler;

Semerkant

Semerkant şehri birçok şair ve yazara ilham kaynağı oldu. Lübnanlı ünlü yazar Âmin Maalouf da şehirle ilgili onun adını taşıyan bir kitap yazmış ve kitap 1988 yılında yayınlanmıştı. Semerkant Özbekistan’ın en büyük ikinci şehri. Büyük çoğunluğunu Taciklerin oluşturduğu şehrin nüfusu 400 bin. Semerkant adı ‘taş kent’ anlamına gelir. Ünlü seyyah İbn Battuta seyahatnamesinde şehri, “En büyük, en iyi ve güzel şehirlerden biridir. Kassarin Vadisi’nin kenarında kurulmuştur. Muazzam büyüklükteki sarayları ve mimarisi ile halkının ustalığı ön plana çıkıyor” diye tarif eder. Semerkant’ın en ünlü sarayları, Timurlenk Sarayı, Yazlık Saray, Bağ-ı Behişt ve Bağ-ı Çınar’dır.

Buhara

İpek Yolu üzerinde bulunan Buhara, 163 bin nüfusuyla Özbekistan’ın en büyük beşinci büyük şehridir. Şehir, önemli bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra çalışma, kültür ve dini merkez konumundadır. UNESCO şehrin eski kent bölgesini dünya mirası ilan etmiştir. Turistler mimarinin güzelliğini, benzersiz gravürleri, rengârenk çarşılarını ziyaret edebilir ve keyfini çıkarabilir.

Şehrin adı, yedinci yüzyıl Çin kaynaklarına dayanıyor. Bununla birlikte kentin zengin tarihi, Velid bin Abdulmelik’in halifeliği sırasında gerçekleşen İslam fethinden çok daha öncesine dayanıyor. Mevlana Celâleddin-İ Rûmi şehri, bilginin maden ocağı olarak övmüştür. İtalyan şair Matteo Maria Boiardo, ‘Orlando’daki Âşıklar’ isimli şiirinde Buhara’dan bahsetmiştir. Arap seyyah Yâkût el-Hamevi, Mucemü’l-Büldân adlı coğrafya sözlüğü eserinin ilk cildinde, “Buhara, Mâverâunnehir’in en büyük şehirlerinden biridir. Sâmâni Hanedanlığı’nın merkeziydi” diye bahseder.

Harezm

Özbekistan’ın batısında, Harezm Denizi (Aral Gölü) kıyısında yer alır. MS 706 yılında Mâverâunnehir bölgesinde gerçekleştirilen fetihler sırasında Komutan Kuteybe bin Müslim el-Bâhili tarafından fethedilmiştir. 14. yüzyıl, Orta Asya İslam medeniyetinin en büyük merkezlerinden biridir. Doğu Asya ve doğu Avrupa’yı birbirine bağlayan İpek Yolu’nun belki de en önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir. Cebir biliminin kurucusu Ebu Cafer Muhammed bin Musa Harizmi’nin doğduğu kenttir. Yunanlılar Harezm’e Chorasmia ismini vermiştir. Bunun büyük ihtimalle ülkenin Arap İslam fethi sırasında yayılan İslam anlayışından kaynaklandığı söylenebilir… Yâkût el-Hamavi, Harezm’i ziyaret etmiş ve kitabında şöyle bahsetmiştir, “Dünyada bir ferahlık noktası olduğunu düşünürdüm. Bu nokta Harezm’miş. Sakinlerinin çoğu zor hayat şartlarına rağmen kanaatkâr davranıp kolaylık gösteriyorlar. Her yeri güven ve huzur kaplı. Pazarların kurulmadığı neredeyse hiçbir köy yok.”

İbn Battuta ise seyahatnamesinde Harezm şehrini, “Bolluk içindeki pazarlara, geniş yollara, çok sayıda mimariye, seçkin güzelliklere sahip. Halkının üzerine titriyor ve denizin dalgalarıyla onları örtüyor. Dünya üzerinde Harzemlilerden daha ahlaklılarını, daha cömertlerini ve yabancılara misafirperverlik göstereni görmedim” diye tarif eder.

Özbekistan’a dair bazı bilgiler

– Özbekistan bir Orta Asya ülkesidir. Eski Sovyetler Birliği’ndeki cumhuriyetlerden biriydi.

– Başkenti Taşkent’tir.

– Resmi dili Özbekçenin yanı sıra halkın büyük kısmı Rusça konuşur.

– Para birimi Özbekistan somudur ve simgesi UZS’dir

– Ziyaret edenlerin bu geniş ülkenin büyük şehirleri arasında seyahat etmenin akılcı yolunu bulması gerekir. Maliyetleri makul mü yoksa pahalı mı? Toplu taşıma araçları var mı, yoksa sadece taksi ile mi ulaşım sağlanıyor? Bu soruları sizler için cevaplamaya çalışalım. Yanıtların bazıları düşünüldüğünden basittir. Orta Asya ülkeleri arasında bir ilk olarak ülkenin şehirleri ve kasabaları yüksek hızlı trenle birbirine bağlıdır. Taşkent’ten her yere İpek Yolu ile daha kolay hareket edebilirsiniz. Tüm yolculuğu 3 saatte, yaklaşık 25 dolara tamamlayabilirsiniz. Modern otobüsler ve hava ulaşımı kullanmak isteyenler için de taşımacılık mevcut.

Bazı ipuçları

– Birçok ülke vatandaşının Özbekistan’a girmek için vize alması gerekiyor. Bu yüzden ülkenizdeki konsolosluk veya elçilik ile iletişime geçmelisiniz. Tüm turistlerden Özbekistan’a gitmelerinden en az 72 saat önce bir otele kayıt yaptıklarını teyit eden bir belge talep ediliyor. Bu belgeyi, yolculuğa başlarken Gümrük Müşavirliği’ne teslim etmek üzere yanınızda bulundurmak zorundasınız.

– Sovyet döneminin sona ermesinin ardından ülkede yaşanan hızlı değişime rağmen insanları halen muhafazakâr ve siyasi konulardan hakkında konuşmayı pek sevmiyorlar. Kamuya açık alanlarda bu konulardan uzak durmak en iyisidir.

– Ülke her mevsim ziyaret etmeye elverişlidir. Ancak ılıman havanın hakim olduğu nisan, mayıs veya eylül, ekim ayları arası seyahat için en ideal dönemleridir.

– Özbekistan şehirleri arasında seyahat etmek için hızlı tren kullanmak istiyorsanız biletinizi internet üzerinden ayırtmanız size zaman kazandırır ve sıra beklemek zorunda kalmazsınız. Gerekli kontrollerin yapılması için istasyona biraz daha erken gitmelisiniz.