Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile 11 Kasım’da Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi münasebetiyle gerçekleştirilecek kutlamalarda bir araya gelmek istediğini söyledi.
Bolton, Rus televizyonunun aktardığına göre, Moskova’da Putin ile yaptığı görüşmenin başlangıcında, “Başkan Trump, ateşkesin yüzüncü yılı vesilesiyle Paris’te gerçekleştirilecek anma oturumlarında sizinle bir araya gelmekten çok memnun olacak” ifadelerini kullandı. Buna karşılık, Rusya Devlet Başkanı, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı’na, Trump ile yeni bir müzakere turu yapma isteğini bildirdi ve önümüzdeki ay Paris’te bir araya gelmeyi önerdi.
İkili arasındaki görüşme hazırlıkları, Trump’ın Rusya ile imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan çekileceğini açıklamasının ardından yükselen gerginliğin ortasında geldi. ABD Başkanı Donald Trump, Washington’un 1987’de Sovyetler Birliği ile imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan çekileceğini açıklayarak diplomatik bir fırtınaya yol açtı. Başta Moskova olmak üzere birçok başkent Trump’ın bu kararını kınadı.
Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, bu türden adımların uygulamaya konulduğu takdirde dünyayı daha tehlikeli bir hale getireceğini belirtti ve Rusya’ya yönelik anlaşmayı ihlal ettiğine dair olan suçlamaları reddederek, Washington’dan açıklama beklediklerini söyledi.
ABD’nin açıklaması, nükleer silahların yayılmasına geri dönüş korkusu doğururken; Peskov, Rusya’nın herhangi bir kimseye yönelik ilk saldırıyı gerçekleştiren taraf olmayacağını vurguladı.
Çin’den ABD’ye çağrı
Çin ise konuya ilişkin Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD’ye anlaşmadan çekilme kararını “açıklaması” çağrısında bulunurken; Avrupa Birliği (AB), Washington ve Moskova’nın bu anlaşmayı sürdürmek için yapıcı diyaloğa devam etmeleri gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
AFP’nin Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsünden aktardığına göre, Trump’ın açıklamasından iki gün sonra, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Moskova’da bir araya geldi. Bolton aynı zamanda Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev ile de yaklaşık beş saat görüşmelerde bulundu.
Dün Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Putin bir araya gelirken, Şoygu, ABD ile “daha yapıcı bir diyalog” çağrısında bulundu. Rus resmi haber ajansı Ria Novosti’nin aktardığına göre, Şoygu, “Bugün dünyada ortak çabalarımızla çözebileceğimiz birçok sorun var. Bu, uzun zamandır devam eden büyük ihtilafların çözümü ile ilgili olanlar gibi nükleer caydırıcılıkla ilgili stratejik meselelerle de ilgilidir” ifadelerini kullandı.
Bolton, Patruşev ile görüşmesinin ardından yaptığı konuşmada, Rusların antlaşmayı ihlal etmediklerini teyit ettiklerini söyledi. Bolton, yüksek tirajlı Rus gazetesi Kommersant ile yaptığı röportajda, “Rusya, sürekli olarak Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’nı (INF) ihlal etmediğini ve aslında bizim anlaşmayı ihlal eden taraf olduğumuzu düşünüyor. Bu ihlali gerçekleştirdiğini düşünmeyen birinden bir taahhüt alamazsınız. Anlaşma kendi doğal sınırlarına ulaştı. Anlaşmadan çekilmenin soruna neden olduğunu düşünmüyoruz. Asıl sorunun Rusya’nın anlaşmayı ihlalin etmesi olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Moskova iddiaları reddetti
Rusya, yer tabanlı bir cihazdan ateşlenen ve kabul edilen 500 km’lik menzili aşan yeni orta menzilli Novator 9M729 füze sistemi ile Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’nı ihlal etmekle suçlanırken, Moskova bunu reddediyor.
Buna karşılık, Rusya Dışişleri Bakanlığı, Lavrov ile Bolton’un görüşmelerinden bir kareyi yayınlayarak, “ikili işbirliği, teröre karşı savaş ve stratejik istikrarın sağlanması” üzerine görüşmelerde bulunduklarını kaydetti.
Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi, Patruşev ile Bolton arasında gerçekleşen toplantının ardından yaptığı açıklamada, Moskova’nın anlaşmayı korumak için ABD ile çalışmaya hazır olduğunu belirtti ve Patruşev ile Bolton’un “Rusya ve ABD arasında bir güven ortamı yaratmayı ve işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan bir dizi girişim” sunduklarını kaydetti.
Asıl hedef Çin mi?
ABD’nin Moskova ile olan anlaşmadan çekilme niyetini açıklaması, yalnızca anlaşmayı ihlal ettiğini iddia ettiği Rusya’yı değil; aynı zamanda son yıllarda yasaklanmış silahlar geliştiren ve anlaşmayı imzalamayan Çin’i de hedef alıyor.
Çin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya ile imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan çekilme kararının aynı zamanda Pekin’in cephaneliğiyle bağlantılı olduğunu söylemesin ardından, “hiçbir şekilde şantaj kabul etmeyeceği” hususunda uyarılarda bulundu.
Çin, 1980’lerde Sovyetler Birliği ve ABD tarafından onaylanan anlaşmanın imzacılarından değil. Ancak Trump, Pazartesi günü yaptığı açıklamada Çin’in anlaşmaya katılması gerektiğini söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying, haftalık basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Şimdi, ABD anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmek istiyor. Ayrıca diğer ülkeler hakkında uygunsuz konuşmaya başladı. Başkalarını suçlayan bu yaklaşım gerekçesiz ve mantıksızdır. Çin her zaman ulusal bir savunma politikasını benimsemeye çalışmıştır. Hiçbir şekilde şantajı kabul etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Tarihi anlaşmaya Trump engeli
Eski ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov arasında imzalanan 1987 tarihli Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması (INF) ile birlikte 500 ila 550 km menzilli 2 bin 700 nükleer füze imha edilmişti. Anlaşma ayrıca, Sovyetler Birliği’nin Batı Avrupa’da başkentleri hedef alan SS-20 nükleer füzelerini konuşlandırması sonucu 1980’lerde tırmanan silahlanma yarışına bir sınır koydu.
Trump Pazartesi günü Beyaz Saray’da gazetecilere verdiği demeçte, ABD nükleer cephanesine işaret ederek, “İnsanlar doğru yola dönene kadar, onları güçlendirmeye devam edeceğiz. Bu, istediğiniz herkes için bir tehdit olmakla birlikte, Çin ve Rusya’da dahil olmak üzere oyunu oynamak isteyen herkesi içeriyor” dedi.
Washington’daki muhafazakar düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü uzmanlarından John Lee, “Herhangi bir anlaşmaya gerek olmayan Çin sorunu, Rus sorunundan çok farklı ve çok daha acil” değerlendirmesinde bulundu. Lee, Pazartesi günü CNN’nin sitesinde yayınlanan bir makalesinde, Pekin’in son yıllarda konvansiyonel ve nükleer savaş başlıkları taşıyabilecek orta menzilli yer füzeleri geliştirdiğini belirtti.
Bu hususta, Pentagon ve Beyaz Saray’ın aynı doğrultuda çalıştıkları görünüyor. ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Rob Manning yaptığı açıklamada, ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in başkanla tamamen uyumlu olduğunu ve bu konuda onunla yakın temas halinde olduğunu söyledi.
Pentagon, bu yılın başlarında yayınlanan “nükleer durum” başlıklı yeni raporunda, Rusya tarafından yapılan en ciddi ihlalin, orta menzilli nükleer silahlar konusunda anlaşma tarafından yasaklanan bir sistemde kalması olduğunu vurguladı. Ancak belgede Asya’da askeri hâkimiyetini kurmayı amaçlayan Çin’in geliştirdiği füzeler de yer aldı.
Mattis, bu ayın başlarında, Rusya’nın yeniden Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’na bağlı kalması; aksi takdirde ABD’nin antlaşmanın sınırlarının bütünüyle göz ardı edilmesine yönelik cevap vermek zorunda kalacağı hususunda uyarıda bulunmuştu. Ayrıca Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nın ardından yaptığı konuşmada, “Mevcut durum, Rusya’nın anlaşmayı bariz bir şekilde ihlal etmesini haklı çıkaramaz” demişti.
Pentagon’un 2018’in başlarında ilan edilen balistik füzelerle ilgili yeni ABD politikasını yayınlamaktan kaçınması, söz konusu anlaşmadan aylardır çekilmeyi planladığının bir göstergesidir. Albay Rob Manning, bu hususta sorulan bir soruya cevap olarak, politikanın yayınlanması için belirli bir tarihin olmadığını ifade etmiş ve yayınlamadan önce tüm faktörlerin dikkate alınacağını kaydetmişti.