Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Parlayan Yıldız’ın geri dönüşü | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Yüz elli yıl önce, 1868 yılında Mısır Hidivi İsmail, Amerikan silahlarının performansına büyük bir saygı beslemiş ve Amerika Birleşik Devletleri’nin beş yıl süren yıkıcı iç savaşın ardından dünyadaki gücünü ve güçlü konumunu yeniden kazanma hızına hayranlık duymuştu.

Mısır ile ABD arasındaki ilişkiler çok erken gelişmişti. Zira uzak görüşlü ve basiretli bir isim olan İsmail, Amerikalıların dünyanın mukadderatında oynayacağı rolü, dahası Amerikan ordusu ve müsteşarlarının Mısır ordusunun modernleşmesi ile güçlenen ABD ile Mısır ilişkilerinin ilerlemesinde oynayacakları köprü rolünün farkına varmıştı.

Bu makalenin yayınlanmasından önce Mısır-ABD ilişkilerinin iki ülke silahlı kuvvetleri arasındaki ilişkiler yeni bir evreye girmiş olacak. Zira Mısır topraklarında, daha ayrıntılı söylemek gerekirse Mısır’ın Libya sınırları ve kuzeyde Akdeniz sahili arasında kalan Hammam’daki Muhammed Necib Askeri Üssü’nde iki ülke silahlı kuvvetleri ‘Parlayan Yıldız’ askeri tatbikatını icra edecekler.

Kuşkusuz bu tatbikatların hem askeri hem de köklü Kahire-Washington ilişkilerindeki önemi hakkında birçok soru sorulabilir. Örneğin sorulardan biri şu olabilir: Bu tatbikatlar özellikle son on yılda birçok kargaşa ve huzursuzluktan muzdarip Ortadoğu bölgesinde istikrarın bir ayağını temsil ediyor mu?

Kuşkusuz Hıdiv İsmail döneminden Cumhurbaşkanı Sisi’ye kadar Mısır-Amerikan ilişkilerinde köprünün altından çok su geçti. Fakat son yıllarda, özellikle ABD Başkanı Barack Obama döneminde bariz bir gerilme yaşandı. Obama ortak tatbikatın düzenlenmesini birkaç defa önledi ve Mısır’a yapılan askeri yardımı defalarca durdurdu. Ancak Trump’ın Beyaz Saray’a girmesi ve kişisel kimyasının Cumhurbaşkanı Sisi’nin karizması ile örtüşmesiyle ilişkilerdeki bu gerileme durdu. Gerilemenin yerini her iki liderin de aşırı köktendinciliği reddetmesinden kaynaklı sıcak ilişkiler aldı.

Bununla birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerde dikkate değer bir fenomen vardı. O da ilişkiler ne olursa olsun Pentagon’un Mısır askeri kurumlarına olan bakış açısının değişmemesiydi. Bu bakış açısı ABD’nin saygı, tecrübe ve çıkar paylaşımına dayanması ve Mısır’ın Ortadoğu’da barış ve istikrarın gerçekleşmesindeki rolüne saygı duyulması temelleri üzerine inşa edilmişti.

1979’da Camp David Anlaşması’nın imzalanmasının öncesinde (“Parlak Yıldız” manevralarının yapılması ve yıllık bazda tekrar edilmesi geleneği bu anlaşmadan sonra kararlaştırılmıştır) Başkan Sedat’ın danışmanlarından biri (Dr. Ali Al Samman, kendisine Allah’tan rahmet dilerim) dönemin ABD İstihbarat Müdürü ile uzun ve özel bir konuşmaya daldı. Dr. Al Samman’ın uzun otobiyografisine göre söz konusu Amerikan İstihbarat Müdürü kendisine ABD’nin çeyrek asırdır Mısır’ı yitirdiğini ancak hiçbir koşulda ve hiçbir şekilde onu tekrar kaybetmesine izin vermeyeceğini söylemiş.

Pentagon generalleri, Mısır’ın barış yolunu, savaşları durdurma ve kan dökülmesini engelleme kararını almasından bu yana Ortadoğu tarihinin ve gidişatının nasıl farklılaştığını anlıyor. Bu nedenle de Mısır Eski Cumhurbaşkanı Sedat, vefatının üzerinden otuz küsur yıl geçmesine rağmen Kongre Madalyası ile onurlandırıldı.

Günümüzde bölgemizin kara vebası olan terörizme karşı sürekli dik duruş ve savaş içinde olan Mısır, dünyayı yüksek sesle uyarmasına rağmen kimse bunu önemsemedi. Ta ki korkulan olaylar başlayana kadar.

Mısır aynı zamanda Filistin davası için de kapsamlı ve adaletli bir çözümün bulunması için diğerleriyle iletişim içinde, elinden geleni yapıyor. Mısır kuşkusuz hakları güçlü kılan ve ilkelere dayalı bir çözüm ararken kendi için propaganda yapan ülkelerden ayrılıyor. Mısır, başkenti Kudüs olan gerçek bir Filistin devletinin kurulmasını istiyor. Bu amaçla şovenizmden uzak bir şekilde, Filistinli farklı grupların birleşmesi için elinden geleni yapıyor.

Amerikalılar “Parlak Yıldız” askeri tatbikatının önemini anlıyor. Bu da onlara Batı’daki gibi verimli alanlara sahip Avrupa ve Asya gibi geleneksel tatbikatlardan farklı bir askeri harekat alanı ile başa çıkma yolunda iyi bir fırsat sunuyor. Tatbikat alanı kumlu, denize bakan, yüksek sıcaklıklı bir bölgedir. Bu da ABD ordusu için Arap Körfezi, Afrika ve Ortadoğu’da yeni bir duruma hazırlanmak için iyi bir fırsat sağlıyor.

Ortak tatbikat Mısır ve diğer katılımcı ordu güçlerine fayda sağlayacağı gibi Kurmay Albay Nasır Bin Haslin komutasındaki Suudi Arabistan silahlı güçlerinin de yararına olacaktır. Albay Halsin, ortak tatbikatın savaşın işleyişinde tüm katılımcı ülkelerin güçleri arasındaki operasyonel uyumu güçlendirmeyi, ilişkileri artırmayı, askeri deneyim alışverişini güçlendirmeyi ve ortak güçlerin savaşa hazır olup olmadığına dair görüş elde etmeyi amaçladığının altını çizdi.

Parlak Yıldız adı verilen tatbikatın bu yıl zor ve gergin bir döneme denk geldiği biliniyor. Her an her şeyin olabileceği senaryolar söz konusu. Mısır’ın batısında Libya’da yaralar halen açık ve terör örgütleri politik belirsizlik ve iç savaşı istismar ederek ‘El Kaide’ ve ‘DEAŞ’ rahminden çıkacak yeni bir örgütle Afrika’ya sızmaya çalışıyor.

Arap Körfezi’nde ise İran sürekli ve yükselen bir tehdit unsuru olarak ortaya çıkıyor. Kasım ayında uygulanacak Amerikan yaptırımlarından sonra bu tehditler daha da büyük bir tehlike arz edecektir. Bundan dolayı Parlayan Yıldız tatbikatı Ortadoğu ve Orta Asya’dan sorumlu Orta Saha Komutanlığı’nın en önemli tatbikatı olup çöl ortamında savaş kabiliyetlerinin yükseltilmesi, Amerikan askerlerinin düşmanı durdurması, çöl savaşlarında teçhizat ve ekipmanların korunması ve kullanılmasına yönelik önemli bir deneyim sağlayacaktır.

Parlayan Yıldız tatbikatının dönüşü denge kurma, Kahire ve diğer başkentler arasındaki mesafeyi kurma, büyük güçler ile iletişimi kurma alanında usta olan Mısır politikasının zaferinin tasdikidir. Bu tatbikata katılan tüm güçler beklenmeyen senaryolar karşısında deneyim kazanacaktır. Genel olarak beklenmeyen şeyler bir gün gerçekleşir…