Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Partisel bölünme, Iraklıları seçimlere götürüyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Iraklı gazeteci ve yazar İnam Keçeci, üçüncü romanı için gayet öz ve anlamlı bir başlık seçti: ‘Taşşari’. Bu kelime, Irak lehçesinde dağılma, ayrılma ve bölünme anlamlarına gelen ‘taşşar’ sözcüğünden türetilmiştir. Günlük hayatta halk arasında ‘bölündüler, parçalandılar’ şeklinde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Keçeci, bu güzel romanında dini, milliyetçi, mezhepsel, siyasi ayrımcılık, askeri darbeler ve hem içeride hem de dışarıdaki şiddetli savaşların baskısı altında 1940’lardan beri parçalanmış olan Iraklıların sıkıntılarını dile getiriyor.

Keçeci’nin romanının başlığı, önümüzdeki mayıs ayında yapılması planlanan parlamento ve yerel seçimler öncesinde Irak’ta siyasi vaziyetin geldiği son noktayı özetlemek için kullanılabilir. Bütün geçmiş seçimler, mezheplere (Şii-Sünni) ya da milliyetçiliğe (Arap, Kürt, Türkmen, Keldani ve Süryani) odaklanıyordu. Ancak şu an hazırlığı devam eden seçimler, siyasi güçler arasındaki parçalanmışlık ve bölünmüşlükle dikkat çekiyor. Bu kez Şii koalisyonlar aynı şekilde Sünniler ve Kürtler de bölündü. Aksine bölünmüşlük, koalisyon ve birleşmeye diğerlerinden daha çok ihtiyaç duyan ve Saddam Hüseyin rejimi yıkıldıktan sonra ABD ile İngiltere’nin mezhepsel ve milliyetçilik kota sistemine göre inşa ettikleri siyasi süreçte daha az temsile sahip olan sivil hareketi de vurdu. Geçtiğimiz Salı günü Yüksek Seçim Komiserliği, seçimlere katılmak amacıyla 143 parti ve siyasi oluşumu barındıran 27 koalisyonu resmi olarak başvurularını onayladığını duyurdu. Söz konusu bu iki sayı, geçmiş seçimlere (4 parlamento seçimi ve 3 yerel seçim) katılan koalisyon ve partilerin büyük bir bölünmüşlüğünden kaynaklanmaktadır. Bu koalisyon ve partiler, geçmiş seçimlerde ya mezhepsel ya da milliyetçilik temelinde birleşmişlerdi.

Bu bölünmüşlük, iki ana faktörden kaynaklanıyor olabilir. Birincisi, yönetim ve nüfuz mercilerine ulaşmak isteyenlerin sayısındaki artıştır. Genellikle bu kesimin amacı, halka ve ülkeye hizmette bulunmak değil aksine para elde etmektir. Irak’taki kamu parası, geçtiğimiz 14 yıl boyunca kayıp olarak kalmaya devam etti. Bu da aşırı bir şekilde hırsızlığa hatta Irak lehçesinde ‘Farhud’ olarak bilinen yağmaya teşvik etti. Böylece Irak, periyodik olarak uluslararası kuruluşların (Birleşmiş Milletler, Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Uluslararası Para Fonu ve Uluslararası Banka) raporlarında gelen verilere göre değil aynı zamanda siyasetçilerin itirafıyla idari ve mali yolsuzluğun yayıldığı devletlerin başında yer aldı. Bu günlerde hükümetin uluslararası heyetlerin yardımıyla ilgileneceğini duyurduğu büyük meselelerden birisi de kalkınma programları ve genel hizmetler için ayrılan yaklaşık 300 milyar doların akıbetini araştırmaktır. Bu paranın izi kayboldu.

Bu partizan ve siyasi bölünmüşlüğün ikinci sebebi ise şunda gizlidir. Mezhepsel ve milliyetçi kota sistemine dayanan siyasi süreç, başarısızlığını kanıtlayarak çıkmaza ulaşmasıdır. Irak halkının milliyetçi, dini ve mezhepsel oluşumlarının birleşmesini sağlayacağı ve yarım asırdan fazla süredir tarihi, kanlı şiddetle damgalanan Irak’ın istikrarını ve kalkınmasını gerçekleştireceği yerde bu melez siyasi süreç; mezhepsel, milliyetçi ve siyasi çatışmaları kışkırtan etkenlerden birisi haline geldi. DEAŞ terör örgütünün büyük şehirler ve geniş alanlar da dâhil olmak üzere su içer gibi kolay bir şekilde Irak’ın üçte birini başarılı bir şekilde işgal etmesi, söz konusu siyasi sürecin başarısızlığını açık bir şekilde ilan etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu da Irak toplumu arasında hatta hâkim partiler içerisinde değişim ve reform talebinin artmasına neden oldu. Değişim eğilimi, partiler ve siyasi koalisyonlar içerisinde bölünme sürecine yansıdı. Böylece 2015 ortalarında başlayan protesto hareketi, bugüne kadar başkent Bağdat ve Orta ve Güney Irak’ta diğer 7 ilde devam ediyor.

Bu bölünmüşlük, mutlak bir şekilde ne olumlu ne de olumsuzdur. Bu bölünmüşlüğün olumsuz yönü, seçmen oylarının 27 koalisyon ve 143 partiye dağılacak şekilde öncesinden daha fazla bölünecek olmasıdır. Parlamentodaki gelecek gruplar daha az kuvvetli olacaktır. Bu da uzlaşmanın gerçekleşmesinin ve siyasi çoğunluğun sağlanmasının güçlüğünden dolayı gelecek hükümetin oluşturulmasını zorlaştıracaktır. Zira şu anki şartlarda Irak, siyasi ve idari reform sürecine, yolsuzlukla mücadeleye, yıkılan bölgelerin imarına, genel hizmetleri sağlamaya, gençler arasındaki büyük işsizliği kapsayacak şekilde neredeyse ölmüş olan ekonomiyi yeniden canlandırmaya ve yoksulluk seviyesini azaltmaya hemen başlayacak güçlü bir hükümete ihtiyaç duyuyor.

Buna karşılık şu anki bölünmüşlüğün olumlu tarafı ise, geçen 14 yılda mezhepçilik ve milliyetçiliğin ötesinde ulusal koalisyon ve güçlerin yararına olacak şekilde ‘uzlaşı’ diktatörlüğünü empoze eden mezhepsel ve milliyetçi karaktere sahip parti ve güçleri gelecekte parçalanmaya sevk edecek olmasıdır. Şu andan itibaren hâkim güçler, yaşamaya devam etmek için içten kendisini temizlemeye ve Saddam döneminde olduğu gibi yeni dönemde Iraklıların hayatını zehir eden mezhepsel ve milliyetçi kota sisteminden vazgeçerek ulusal siyasi programları benimsemeye gereksinim duyacaklardır. Ki Saddam’ın savaşları Iraklıları bezdirdiği gibi bu yeni dönem de Iraklıları canından bezdirdi ve Saddam dönemindeki kitlesel imha gibi bu yeni dönemi imha etti.