Bu yıl 8-19 Mayıs tarihleri arasında 71.’si gerçekleşen Cannes Film Festivali’nin galasında, İranlı yönetmen Ashgar Farhadi’nin ‘Everybody Knows’ (Herkes Bilir) adlı filminin başrolünde oynayan Penelope Cruz, Şarku’l Avsat’a konuştu.

Cruz, filmde, beklenmedik bir olay sonucu hayatı tepetaklak olduktan sonra kendisini psikolojik baskı altında bulan ve yaşadığı krizden çıkma konusunda kafa karışıklığı yaşayan çok duygusal bir kadını canlandırıyor.

Filmin konusuna gelince, bir aile kutlaması için kızıyla İspanya’da doğduğu köye giden Laura’nın hayatı (Penelope Cruz), ertesi gün kızının kaçırılması sonucu darmadağın olur ve eski erkek arkadaşından (Javier Bardem) sakladığı geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır.

Şarku’l Avsat’ın Penelope Cruz ile gerçekleştirdiği röportaj:

Film festivallerine daha önce birkaç kez katıldınız. Bu sefer farklı olan nedir?

-Farkı, bu kez eşimle birlikte yer aldığım bir filmin, Cannes Film Festivali’nin galasında gösterime girmesi. Bu nedenle ekstradan bir mutluluk hissediyorum. Evet, birkaç kez daha bu festivale katıldım. Fakat, galada gösterime giren filmin bir parçası olmanız nedeniyle ilgi odağı olmak heyecan verici bir şey.

En çok sevdiğiniz roller hangileridir? Yeni bir senaryo okurken nelere dikkat ediyorsunuz?

-Doğam gereği çeşitliliği seviyorum. Aldığım senaryolar bana birçok farklı rol sunuyor. Bu, beni heyecanlandırıyor. Çünkü kendimi tekrar etmeyi ve aynı karakteri iki kere canlandırmayı sevmiyorum.

Yönetmenler konusunda fikriniz nedir? Almodóvar, Woody Allen ve Farhadi ile yaşadığınız deneyimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Almodóvar farklıdır. Bunu söylerken, yazdığı hikayeler ve bu hikayeleri resmettiği görüntülerden bahsediyorum. Farhadi ise, oldukça aktif çalışır. İlk başladığım yıllarda yönetmenlerin oyuncularını nasıl yönlendirdiğine dair merakım vardı. Daha sonra bu merakımı giderdim.

Gelecekte birlikte çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?

-Yönetmen önemli. Önceki filmlerinden dolayı kendileriyle çalışmayı istediğim birçok yönetmen var. Onunla çalışmayı çok istediğim ve bu fırsatı kaçırmış olduğum sadece bir yönetmen var: Claude Chabrol… Birlikte bir filmde çalışma fırsatı bulmadan önce hayatını kaybetti.

Meslekte geçirdiğiniz yirmi yılın ardından, oyunculuk konusunda hala tutkulu musunuz?

-Çok. Bu tutkuyu durdurabilecek bir karakter olduğunu sanmıyorum. Sadece bu tutkuyu biraz azaltabilir.

Eğer bir oyuncu olmasaydınız, hangi mesleği yapmak isterdiniz?

-Balerin

Oyunculuğa başlamadan önce de bir balerindiniz. Doğru mu?

-Elbette. 4 yaşımdan 17 yaşıma kadar dans ettim. Ama eğer balerin olma yeteneğine sahip olmasaydım, belki de bana sürekli seyahat sağlayacak başka bir kariyere yönelirdim.

Son zamanlarda size gelen iyi bir teklifi reddettiğiniz oldu mu?

-Evet, ama bunu alenen açıklamamı benden beklemeyin. Geçen yıl, birbirini tekrar eden karakterlerde oynamak istemediğim için birkaç teklifi reddettim. Bir ay önce de, kabul edebileceğim bir senaryo okudum. Fakat, çok meşgul olduğum için rolü almamayı tercih ettim.

Bir başka filmi çekmekle mi meşguldünüz?

-Evet. Acil bir projeydi.

Bildiğime göre İspanyol Pedro Almodóvar ve Amerikalı Todd Solondz ile birlikte çektiğiniz iki yeni filminiz var. Sizce Almodóvar’ın sırrı nedir?

-Sanırım onun filmleri ‘acı ve zafer’i anlatıyor. Pedro, hikayesini sinemayla ve hayatla anlatmak istiyor. Bildiğiniz gibi ben onun filmlerinin bir parçasıydım. Hala da onun sanatsal dünyasında olduğumu düşünüyorum.