Bu satırları okurken Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Amerikan yönetiminin en önemli üyesi olan ABD Başkanı Donald Trump’la görüşmek için ABD’nin başkenti Washington’a ulaşmış olacak. Bu kapsamda ekonomik, teknik, araştırma ve eğitim alanlarında görüşmeler yapmak için New York, Boston, Houston, Los Angeles ve Seattle şehirlerine bir gezi düzenlenecek.
Suudi Arabistan ve ABD’yi birbirine bağlayan önemli bir durum var. Suudiler, ABD ile olan yakın ilişkilerin değerini çok iyi biliyor. Petrolün ortaya çıkışıyla meydana gelen ekonomik sıçrayış, Amerikan şirketlerine bağlıydı. Suudi Arabistan Hava Yolları’nın gelişimi, TWA Amerikan havayolu şirketinin gözetiminde gerçekleşti. Suudi Arabistan’ın Arap dünyasındaki en önemli hastanesi olan Kral Faysal Hastanesi, ABD yönetim sisteminin gözetimindeydi. Aynı şekilde Suudi Arabistan’ın en önemli kadroları, ABD’nin farklı üniversitelerinde eğitim almaları için gönderildi. Bu kadrolar, deneyim kazanarak geri döndüler ve ülkenin çalışma atmosferinin ve ekonominin gelişmesine katkı sağladılar. Ülkedeki en önemli iki sanayi merkezi olan el-Cübeyl ve Yenbu şehirleri, ABD’nin tecrübesiyle planlanıp uygulamaya konuldu. Bu deneyim, inanılmaz bir şekilde başarılı oldu.
Amerikan hizmet, mal ve markaları, nesiller boyu istisnai bir yere sahip oldu. ABD, turizm ve tedavi alanında ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Suudi Arabistan’ın kurucusu Kral Abdülaziz’in ABD Başkanı Roosevelt’le ilk görüşmesinden bu yana Suudi Arabistan, ABD’ye ABD de Suudi Arabistan’a oynuyor. Siyasi gelgitlere rağmen aralarında önemli bir ilişki tesis edildi. İki ülkenin birbirine yakınlaştığı zamanlarda bu durum, yeni ekonomi çeşidinin yanı sıra ekonomik istikrara yansıdı.
ABD, hala en önemli dünya devletlerinden birisidir. ABD, sınırsız yenilikler aracılığıyla ekonomik hayalin öncüsüdür. Yeni ekonomi dünyasını işgal eden en önemli isimlere baktığımızda hepsinin Amerikalı olduğunu görürüz. Çünkü ABD, yenilikçi ve en güçlüdür. ABD, yatırımı zincirlerinden kurtarıyor. ABD, dünyadaki en önemli aktif güçlerden birisidir. Eğitimden tıbba, sanayiye, tekniğe, taşımacılığa ve ulaşıma kadar her alanda egemen konumdadır.
İngiltere, Avustralya, Kanada ve Almanya gibi devletler, ABD ile olan özel ilişkilerinden faydalandılar. Batının kültürel derinliğine bakıldığında bu durum, net bir şekilde görülecektir. Fakat Japonya, İsrail ve Güney Kore gibi devletler ise, pek çok sektöre yansıyan çeşitli alanlarda bu ilişkiyi başarı ve ayrıcalığa dönüştürdüler.
Prens Muhammed bin Selman’ın ABD’deki programıyla ilgili söylentilere göre Veliaht Prens’in programının benzeri görülmemiş anlaşmalarla dolu olduğu görülüyor. Bu da dünyadaki en önemli ekonomiyle olan nitelikli bağı artırabilir. Belki de bu durum, petrole bağımlılıktan kurtulmak için Suudi Arabistan ekonomisinde istenilen nitelikli değerleri gerçekleştirmeye yardım edebilir. Çünkü Suud ekonomisi, uzun bir süre petrolün esiri olarak kaldı.