Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Politik efsaneler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Bir önceki yazımda, “bilim çağı” denilen günümüz dünyasında çoğalan efsanelerden bahsetmiştim. Başarıyı yakalamış ve yayılmış bir başka efsane türü de, “politik efsaneler”dir. Politik efsaneler konusunda dünyanın hiçbir milleti, elimize su dökemez. Politik efsanelerde, özellikle sözde zaferlerimizle ilgili efsanelerde bizim üstümüze yoktur.

Bu tür efsanelere, Saddam Hüseyin ve İran’la olan savaşı zamanında çokça şahit olduk. Saddam Kadisiye’si (Kadisiye Savaşı) ve savaş sonrası zaferle taçlanmış komutan efsanesi var. Bu efsanelere inananlara, “Saddam nasıl kazandı, ne kazandı ve eline ne geçti?” diye sorulduğunda, efsaneler ve hayaller mantığı ile cevap verirler. Bu mantıkla konuşanlar, bir de şu soruyu yöneltirler, Irak’ın hedefi neydi? İran’ı işgal etme, rejimini düşürme veya ordusunu bozguna uğratma değildi, ama İran’ın hedefi Saddam Hüseyin’i düşürmekti, başaramadılar, Saddam Irak başkanı olarak kaldı, zafer kazandı, değil mi?

Bu söylem, Hitler’in 2. Dünya Savaşı’nı kaybetmemesi söylemine benzer. Bir zamanlar Hitler’in ölmediği, Arjantin’de yaşadığına ilişkin yaygın bir kanı vardı. Bu da yaygın bir efsaneden başka bir şey değildi. Bu söylemi savunanlar, Almanya’nın gerçekleştirdiği refah ve gelişmeyi, yaşamakta olan Hitlerin Arjantin’den ülkesini hala yönettiğini söylüyordu. Adenauer ve benzerleri gibi diğer büyük adamların Hitler’in emriyle çalıştıkları ve onun yönergeleriyle yol aldıkları savunuluyordu. Bu söylemin arkasında duranlar, 2. Dünya Savaşı’nın galibinin Almanya olduğunu, diğer ülkelerin de onun kapısında dilendiğini öne sürüyorlar.

Politik efsaneler, iki türdür. Sözüm ona, gerçekleştirdiğimiz zaferlerimizle ilgili pozitif efsaneler ve negatif efsaneler. Bundan bizde çokça mevcut… Komplo efsanesi de bunun bir örneği. Bu efsaneye göre, tüm yenilgiler, darbeler ya da gerilemeler, emperyalist ve Siyonist komploların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Arap dünyasının başına gelen her türlü gerileme, hastalık, yoksulluk ve başarısızlık, Siyonist emperyalizmin komploları sonucu ortaya çıktı. Zira bu menfur harekat, dünyamızın bu büyük devinin ayaklarının üzerinde durmaması için cehalet, kaos içinde tutulmaya ve terörizmle uğraşmaya mahkum kalmalı ve kendi işine bakmamalıdır.

Komplo teorilerini savunanların gerekçesi ne? Konuya ilişkin birçok anekdot anlatacaklar ve Anatol Vance’ın “İngilizler, denizde yüzen her balığı bilir ve yönlendirir” dediğini aktaracaklar. Tabii ki, “bizim, o balığın yüzgeçlerinden başka bir şey olmadığımızı” söyleyecekler. İşte bu ve benzeri ortamlarda gençliğimi ve çocukluğumu Irak’ta geçirdim. Başımıza gelen her musibetten, İngiltere’yi sorumlu tuttuk.

İşte bu efsanevi inançtan ilham alarak ünlü monologist Aziz Ali, İngiliz Büyükelçisi hakkında:

“Ondan, ondan, ondan….. hepsi ondan.

Musibetlerimiz, belalarımız, hepsi ondan.” şarkısını söyledi.

Günümüzde ABD, bu efsanede İngiltere’nin yerini almış durumda. Saddam neden Kuveyt’i işgal etti? Georges Bush’un yönlendirmesiyle. “Peki ABD, Irak’ın Kuveyt’i işgalini neden
istesin?” diye sorulduğunda, ”Kuveyt’in petrol üretimini durdurarak dünya petrol piyasasını elde etmek için” diyecekler.