Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Putin ile Trump arasında Suriye anlaşması: İran’ın çekilmesi karşılığında Rejim’in güneye yerleştirilmesi | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Batılı diplomatların Şarku’l Avsat’a bildirdiğine göre Rus himayesi altında Suriye rejiminin Dera’yı bombalaması, İran’ın bölgeden çıkarılarak muhaliflerin İdlib’e gitmesi karşılığında bölgenin rejim güçlerine verilmesini içeren ABD-Rusya arasındaki anlaşmaların ardından geldi. Ancak Rusya İran’ın Suriye’deki konumunu önce zayıflatıp sonra tamane tasfiye etmek istiyor. Kaynaklar yakında Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu sorumlusu Joel Rubin’in Suriye delegesi olarak atanacak olmasının, ABD içinde Rusya ile anlaşmaya eğilimli olan tarafın kazandığına işaret ettiği söylüyorlar.

Güney Suriye konusunda yapılacak anlaşmayla ilgili ilk görüşme ayın 16’sında bir araya gelecek olan Putin ile Trump arasında gerçekleşecek. Bu zirve, Kasım ayında Vietnam’da yapılmış olan anlaşmaya destek verecek. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Rusya- Amerika zirvesine hazırlık amacıyla Putin ve Dışişleri Bakanı Sergev Lavrov ile görüştü. Bu toplantı önümüzdeki ayın 11-12’sinde yapılacak olan NATO zirvesinin ardından yapılacak. Trump’ın Londra ziyareti ise ayın 13’ünde başlayacak.

Zirvenin önceliği hükümet, sivil toplum ve muhaliflerden oluşan ve 2021 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini yapacak anayasa reformlarını gerçekleştirecek bir komitenin oluşturulmasına vermesi bekleniyor. Yine BM Suriye Özel Elçisi Stephane de Mistura’nın Astana sürecindeki garantör devletler ile Amerika, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Ürdün ve Almanya’nın olduğu ittifak arasında köprü kurma çabaları da desteklenecek.

Görünen o ki Amerika ve Rusya meşruluğunu reddetse bile de facto olarak Esed’ın varlığını kabul etmiş durumdalar. Batılı kaynaklar, Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun “Suriye’de Esed ve İranla barış yok” sözlerini aktardılar. Pompeo “AB ve Avrupa Devletlerinin çoğu bu anlaşmalardan memnun değiller. Çoğu mevcut durumun meşrulaşmasına razı değil ve siyasi sürece geçmediği sürece Suriye’nin imarına katkıda bulunmayı reddedeceklerdir” dedi. Yine Avrupalı devletlerin Rusya’nın İran’ı zayıflatma isteği konusunda kuşkuları var.

Başkan Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu’yla yaptığı istişarelerinin ardından vereceği talimatlar konusunda Avrupalı müttefiklerinin görüşlerini öğrenmek üzere Bolton’u Avrupa’ya göndermek istedi. Netanyahu, Putin’i özellikle İran’ın Suriye’de nüfuzunun bitirmesine karşılık rejim ordusunun güneye gönderilmesi konusunda ikna eden kişi.

Netanyahu ayın başında Moskova’yı ziyaret etmiş ardından dikkat çekici bir şekilde İsrail ordusu, Suriye’de İran’a ait olduğu sanılan bölgeleri bombalamıştı. Bu da Hmeymim askeri üssü ile Tel Aviv arasında askeri koordinasyonunu Kremlin siyasetinin kabul ettiği anlamına geliyor. Bundan sonra diğerlerine ek olarak Putin ile Netanyahu arasında diğer bir kırmızı çizgi daha oluşturulmuş oldu. Bu anlaşma İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman’ın “Esed’in İran’ı Suriye’den çıkarması gerekir” sözleriyle eş zamanlı olarak yapıldı.

Bundan sonra Putin- Netanyahu adım adım uyguladığı anlaşmanın onayı çerçevesinde Washington- Tel Aviv görüşmeleri başladı. Ardından Der’a’ya saldırılar başladı ve Kunyetra’ya yapılan saldırılar ise gerilimi azaltma anlaşması çerçevesinde ertelendi. Yine Amerika, Güney cephesinde Özgür Suriye Ordusu’na verdiği desteği çektiğini ve Suriyeli mültecilerin Ürdün’e alınmayacağını yazılı olarak bildirdi.

Amerikan idaresi, Temmuz ayında Rusya, Amerika ve Ürdün ile yapılan gerilimi azaltma anlaşmasına uymada Rusya’ya baskı yapıyor ve Rusya ile Amerika arasında Kasım ayında yapılan anlaşmada alınan Şam’a karşı kararlı eylemlere göndermede bulunuyor. ABD’nin muhaliflerden vazgeçerek Rusya-ABD- Ürdün üçlüsünün (buna İsrail de eklenebilir) İran’ın İsrail sınırından uzaklaştırılması karşılığında muhaliflerin bölgeden çektirilmesi ve Suriye’nin güneyine rejim unsurlarının yerleşmesini sağlamış oluyor.

Öte yandan Moskova, gerilimin azaltılması anlaşmaları çerçevesinde iki yıl önce yaptığı gibi Hmeymim üssündeki güçlerini azaltma kararını açıkladı. Sivillerin bölgeden tahliyesi için dört çıkış kapısı açıldı ve Rusya, Doğu Guta ve Halep’te olduğu gibi Der’a da askeri baskı kurmak ve barışı sağlamak için devriye geziyor. Ayrıca Amman’da Rus subaylar ile Der’alı muhalifler arasında ateşkes, muhaliflerin bölgeden çıkarılması ve Rus askeri polisinin devriye gezmesi konusunda müzakereler yapıldı.

Batılı devletler Trump’ın hala yüzde 2’si dışında DEAŞ’tan arındırılmış Suriye’nin kuzeydoğusundan çekilmek istediğini ifade ediyorlar.( Daha önce DEAŞ’ın buradaki varlığı yüzde 40 idi). Yine aynı kaynakların bildirdiğine göre Batılı ve Araplar devletler DEAŞ’tan kurtarılmış bölgelerin istikrarı için 100 milyon dolar tutarında para ödediler. Bu yardımlar Trump’ın çekilme kararını açıkladığı sırada bütün müttefiklerinden yükü paylaşmalarını istemesiyle geldi.

Kaynaklar ABD ile Rusya arasındaki anlaşmaların Suriye’nin kuzeydoğusu konusunu da ele alınabileceğini ve DEAŞ’la mücadele sırasında Rus- Amerika askerlerinin arasındaki sürtüşmeleri de engelleyebilecek düzenlemelerin yapılabileceğine işaret ettiler. Münbiç anlaşması çerçevesinde Türkiye ile Amerika arasında güven sağlandıktan sonra Ankara’da bu ittifaka girebilir.

Ancak kaynaklar İdlib ve Türkiye’nin buradaki varlığının gizemini koruduğunu düşünüyorlar. Özellikle eski adı Nusra olan Heyetu Tahrir’uş-Şam (HTŞ) örgütünün ve binlerce muhalifin toplandığı yaklaşık 2.5 milyonun insanın İdlib’te yaşadığı bir vasatta. Belirtildiğine göre, Ankara, İdlib ve Kuzey Suriye’de varlığını uzun süre muhafaza etmek istiyor.