Londra/İbrahim Hamidi
Şarku’l Avsat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 17 Eylül’de imzalanan İdlib Mutabakat Zaptı metnine ulaştı. Metinde, Suriye sınırlarının 15-20 kilometre kadar içerisine uzanan bir ‘silahsızlandırma bölgesi’ kurulması için düzenlenmiş takvim yer alırken, 10 Ekim’de İdlib’in ağır silahlardan arındırılması ve 15 Ekim’e kadar tüm radikal terörist grupların silahlasızlandırma bölgesinden çıkarılması öngörülüyor.
Metinde ayrıca 2018 yılı sonuna kadar M4 (Halep – Lazkiye) – M5 (Halep – Hama) otoyollarının güvenliğinin sağlanması ve trafiğe açılarak yeniden Suriye rejimi kontrolüne yönlendirilmesinin yanı sıra İdlib’deki mevcut durumun korunması yer alıyor.
Mutabakat zaptının tam metni ise şöyle:
Suriye Arap Cumhuriyeti’nde ateşkes rejimine uyma garantisi veren, 4 Mayıs 2017’de gerginliği azaltma bölgeleri kurulması ve Astana süreci düzenlemelerinin uygulamaya konulması için mutabakat zaptı imzalayan Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu, İdlib’de gerginliğin yaşandığı bölgelerdeki durumu en kısa zamanda istikrara kavuşturmak için aşağıdaki maddeleri kabul ettiler:
1. İdlib’deki gerginliği azaltma bölgesi korunacak ve Türkiye’nin gözlem noktaları güçlendirilecek,
2. Rusya Federasyonu, İdlib’deki askeri operasyonlar ve saldırılardan kaçınılması için gerekli tüm önlemleri alacak ve mevcut durum korunacak,
3. Suriye sınırları içerisinde 15 – 20 kilometre kadar uzanan silahsızlandırılmış bölge oluşturulacak,
4. Silahsızlandırılmış bölgenin sınırları, sahadaki çalışmalarla belirlenecek,
5. 15 Ekim 2018’e kadar tüm radikal terörist gruplar silahsızlandırma bölgesinden çıkarılacak,
6. 10 Ekim 2018’de çatışan taraflara ait tüm tanklar, çok namlulu roketatarlar, toplar ve havanların da aralarında olduğu ağır silahlar, İdlib’deki silahsızlandırma bölgesinden çekilecek,
7. Silahsızlandırma bölgelerinin denetimleri Türk ve Rus askerleri tarafından yapılacak. Denetimler havadan da insansız hava araçlarıyla sağlanacak. Yerel halkın canları ve mallarının korunmasının yanı sıra ticaret ve ekonomik bağların yeniden kurulması için sınır boyunca Türk ve Rus askeri polisleri koordineli olarak devriyeler gezecek,
8. 2018’in sonuna kadar, M4 (Halep – Lazkiye) ve M5 (Halep – Hama) otoyollarının güvenliği sağlanacak ve trafiğe açılacak,
9. İdlib’de gerginliği azaltma bölgelerinde sürdürülebilir bir ateşkes rejiminin sağlanabilmesi için etkili önlemler alınacak. Bu bağlamda İran-Türkiye-Rusya ortak koordinasyon merkezi geliştirecek,
10. Türkiye ve Rusya, Suriye’de terörizmin her türlüsüyle ve belirtileriyle mücadele konusunda kararlı olduklarını teyit etmektedir,
17 Eylül 2018’de, Soçi’de İngilizce ve Rusça olarak iki nüsha halinde imzalanan mutabakat zaptının her iki versiyonu da aynı değere sahiptir.
Tarafların tutumları
Öte yandan dün birkaç silahlı grup, mutabakat zaptını reddetti. Hirasuddin, Ensaru’t Tevhid, Ensarullah, Tecemmu’l Furkan, Cündu’l Kavkaz ve Heyet-i Tahriru’ş Şam (HTŞ) bünyesinde faaliyet gösteren diğer cihatçı gruplar, Cisr eş Şuğur’dan İdlib’in doğu kırsalına, Hama’nın kuzey köylerinden ve İdlib’in güneydoğu kırsalından geçerek genişletilmiş, rejim güçleriyle temas hatlarından çekilmeye karşı çıktılar.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün yaptığı açıklamada, bu grupların tutumunun, silahlarını almaya ve onları kendi noktalarından çekilmeye zorlayan kim olursa olsun o tarafla yüzleşmeye istekli olduklarını gösterdiğini ifade etti.
Diğer yandan Temmuz ayı sonunda Türkiye’nin desteği ile oluşturulan ‘Ulusal Özgürleştirme Cephesi’nin şimdiye kadar bu gruplarla savaşıp savaşmayacağına dair her hangi bir bilgiye ulaşılamadı. Bu durum özellikle Türkiye’den 10-13 Eylül tarihleri arasında üç gün boyunca devam eden büyük sevkiyatların ardından merak konusu oldu.
Serrac: İdlib anlaşması, Esed rejimine son verecek
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) sorumlusu Mustafa Serrac, Reuters’a yaptığı açıklamada, “İdlib anlaşması, sivillerin doğrudan hedef alınmasının engellenmesinin yanı sıra Esed’in küllerinden yeniden doğma ve Suriye’yi tamamen kontrol altına alma hayallerinin suya düşmesini sağladı. İdlib bölgesinin ÖSO’nun kontrolünde kalması, ‘rejim ve destekçilerini ciddi bir siyasi sürece başlamaya zorlayacak. Böylece gerçek bir siyasi geçiş sağlanırken, Esed rejimine son verilecek” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Suriye’nin Beyrut Büyükelçisi Abdulkerim Ali yaptığı açıklamada, “Mutabak zaptını, Türkiye’nin anlaşmayı uygulama kabiliyetinin bir denemesi olarak görüyorum” şeklinde konuştu. Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili ise Salı günü yaptığı açıklamada, “Bu mutabakat zaptı, belirli tarih aralıklarına, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne bağlı” dedi.
Bir yetkili ise Suriye basınında yer alan açıklamasında, “Mutabakat zaptı, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğüne bağlılık ve tüm Suriye topraklarının, hem teröristlerden hem de yasadışı yabancı askeri varlıklardan kurtuluşu temelinde imzalanan gerginliği azaltma bölgelerine yönelik önceki anlaşmaların bir parçası” dedi.
Moskova’dan Tahran ve Şam’a baskı
Öte yandan Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Batılı kaynaklar, İdlib anlaşmasının, burada (İdlib) bir askeri operasyondan kaçınmanın yanı sıra, Rusya ve Türkiye’nin taahhütlerini yerine getirmesi için yapılan bir test olduğunu belirtti. Kaynaklar, İdlib’e yönelik askeri operasyon yapılmasının önüne geçmek için Moskova’nın, Tahran ve Şam’a anlaşma baskısı yaptığına işaret etti.
Diğer yandan mutabakat zaptı, Halep – Lazkiye ve Halep – Hama’dan Şam’a giden iki ana yolun açılmasını sağlayacak. Kaynaklar, bölgenin daha sonraki bir safhada Halep-Lazkiye yolunun kuzeyinde, Türkiye’nin ‘Fırat Kalkanı’ ve ‘Zeytin Dalı’ operasyonlarının gerçekleştiği alanlara katılması ve muhaliflerinin bu bölgeye taşınmasını bekliyorlar. Böylece bölgenin kaderinin gelecek yılın ilk üç ayında belirleneceğini düşünüyorlar.
Yerinden edilenlerin dönüşü
SOHR’un verdiği bilgilere göre, , Türkiye ve Rusya arasında Suriye rejim güçlerinin askeri operasyon olasılığını sonlandıran mutabakat zaptının imzalandığının duyurulmasıyla yerlerinden edilmiş binlerce kişi, 48 saatten kısa bir sürede İdlib ve çevresindeki evlerine geri döndü.
Suriye rejim güçleri, geçtiğimiz Ağustos ayı başından bu yana, İdlib’e art arda askeri takviyeler yolladı. Bu durum, Suriye rejiminin muhaliflerin Suriye’deki son kalesi İdlib’e yönelik askeri bir operasyon hazırlığı olarak görüldü. Bununla birlikte Eylül ayının ilk yarısında rejim güçleri Rus savaş uçaklarının yardımıyla İdlib’e yönelik bombardımanlar gerçekleştirdi.
Operasyon olasılığı sebebiyle 30 bin kişi bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Ancak Türkiye ve Rusya arasındaki müzakereler sonucunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasında Pazartesi günü mutabakat zaptının imzalanmasıyla, bölgeye yeniden sakin bir atmosfer hakim oldu.
Müzakereler sırasında evlerini terk edenler, anlaşmanın duyurulmasıyla hızla geri dönmeye başladı. Yerinden edilmiş kişilerden oluşan onlarca grup, anlaşmadan duydukları memnuniyeti göstermek için, Salı günü Türkiye sınırına yakın bir kampta gösteri yaptı. Gösteri sırasında taşıdıkları pankartlarda ise, “Latamine’nin (Hama’nın kuzey kırsalı) gerçek sahipleri biziz. Geri dönme hakkımız var. Allah’ın izniyle döneceğiz” ve “Latamineliler olarak Türk kardeşlerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz” ifadeleri yer aldı. Yerlerinden edilmiş kişiler, İdlib’in güney kırsalı ve Hama’nın kuzey kırsalındaki köy ve kasabalarına geri dönmek için güvence verilmesini istedi.
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM), Suriye rejim güçlerini muhaliflerin kontrolü altında bulunan İdlib ve çevresindeki bölgelere yönelik herhangi bir saldırı gerçekleştirilmemesi konusunda uyardı. BM, 3 milyon kişinin yaşadığı bölgeye olası saldırı durumunda, yüzyılın en büyük insani felaketinin yaşanabileceğine dikkat çekti. BM Suriye Yerleşik ve İnsani Yardım Koordinatörü Ali Zaatari ise, anlaşmanın insani yardımların sağlanmasına ve sivillerin hayatının kurtarılmasına izin vereceğini söyledi.