Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Rabıta Genel Sekreter el-İsa’dan yapay gündemlere karşı sağlam tutum çağrısı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Dr. Muhammed el-İsa, Bir doktora tezi tartışması sırasında; yapay ve şüpheli bir şekilde ortaya atılarak, uzun süre gündemde tutulan eleştirilere karşı, sağlam bir tutum sergileme çağrısında bulundu.

El-isa, söz konusu açıklamalarını, araştırmacı Zeyd bin Muhammed bin İbrahim el-Kesiri tarafından yazılan, ‘Suudi Arabistan’da Şer’i Had Cezaları , Kanunların Uygulanması Ve Uluslararası Örgütlerin İddiaları Hakkında Kronolojik Araştırma Çalışması’ isimli doktora tezinin incelendiği bir mecliste yaptı. Söz konusu doktora çalışmasının danışmanlığını el-Hasebe ve Rakâbe Bölümü Profesörü Dr. Abdullah bin Muhammed el-Mutavva, Rabıta Genel Sekreteri Dr. Muhammed el- İsa ve Çağdaş İslami Çalışmalar Bölümü Profesörü Yusuf bin Muhammed es-Said yaptı.

Çalışmada, bazı uluslararası örgütlerin İslam’daki bazı cezalar hakkında yaptıkları eleştiriler tartışılıyor. Söz konusu örgütlerin itirazları, kitap ve sünnette geçen naslar üzerine odaklanıyor. Bu örgütler, Suudi Arabistan’ın temellerinin üzerine kurulmasından gurur duyduğu bu nasların, yürürlükten kaldırılmasını talep ediyor. Dr. el-İsa, bu iddiaların nedenlerini açıklarken, “Çalışmanın başlığında ‘uluslararası örgütlerin iddiaları’ ifadesi yer alıyor. Söz konusu değerlendirmelerin tüm örgütler için değil, bir kısmına ait olduğuna dikkat çekmek isterim. Bu konuda bazı ayrıntılara işaret edilmesi, araştırmacıya tezi üzerinde yapacağı değişiklikler konusunda yardımcı olmalı. Öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor ki, hiçbir taraf ve kimsenin eleştiri oklarından korunması mümkün değildir. Bu herkes için geçerli olan bir kuraldır. Ancak her türlü saldırı ve sınırı aşan çağrışımlara karşı sağlam bir tutum sergilenmesi gerekiyor. Çünkü bazen sessiz kalmak, hata yapılmasına veya egemenliğe saldırıyla birlikte verilen zararın artmasına neden olabilir. Takdir yetkisi olan ilgili taraf, rapora uygun yanıtını cevap vererek veya sessiz kalarak verir. Bu, olayın okunmasına ve ilgili sahnenin gerektirdiklerine bağlı olarak yapılır” ifadelerini kullandı.

Dr İsa devamla, haklı olduğunuz ve canlı bir tanığınızın bulunduğu buna karşılık; gelişigüzel,objektif olmayan taraflı bir bakış açısıyla ortaya atılan reddetme durumunda eleştirinin konumu ne olacak? Dahası her devletin egemenlik haklarını temsil eden yasama, yürütme ve anayasal haklarına saldırıda bulunuluyorsa” şeklinde konuştu.

El-İsa, “Bu örgütler lisanı hal ile yasama ve yürütme hakkını yalnızca mantığına uygun olanlar, arka plandaki eğilimlerini temsil edenler ve açıkça ortada olan çıkarları ile çatışmayanlarda görüyor. Bu sadece bir kanaat olmaktan başka maalesef az rastlanan bir durum değil. Diplomasi söz konusu olduğunda bu durum daha da artış gösteriyor. Egemenlik haklarına saldırıda bulunuluyor ve gelişigüzel reddediliyor. Burada tartışılmaz olan, bu örgütlerin sunduklarının genellikle tek bir kaynağa dayanıyor olmasıdır. Herhangi bir konuyu yalnızca bir açıdan değerlendirmek mantıksal olarak kabul edilemez.

İslamofobi kampanyaları

Dr. Muhammed el-İsa, ortada siyasi amaçlar, seçim kısıtlamaları ve kârlı olabileceği görülen herhangi bir kartla maceralardan yararlanma çabası olduğuna dikkat çekti. İsa, “İslamofobi kampanyaları, bazıları tarafından radikal sağcılık olarak adlandırılıyor. Politikaları genellikle radikal ise bu bir hata. Önemli olan, bu radikalizmin ne kadar İslam’a karşı kampanyaya bahse girdiği. Buna karşılık bazı uzun diyalog ve tartışmalar yapıldı. Özellikle de Rabıta’da. Bu kendi ülkelerindeki Müslüman azınlıkların dini özgüllüklerini reddetmeleri ile ilgili bir durum. Bu kartlarla oynadıkları bahislerin boyutları ve masumiyeti net bir şekilde ortada. Aralarından bazıları mantıksal değerlendirmeler sonrasında Rabıta dostlarının bulunduğu safa katıldı. Bir medyacının bu konuda yayınlanmış açıklaması mevcut. Bazı siyasi rakipleri onlara karşı çıkarak kartlarını ortaya koydular. Aralarından birisi geçtiğimiz günlerde, reddedişlerinin arka planını, boyutlarını ve yanlışlığını bilerek, “Bu gerilime neden olarak ateşle oynuyorsunuz” dedi. Bu seslerin uyguladığı çifte standardı gördükçe durum, bizim açımızdan daha da netleşiyor. Ortada zorla yerinden etme, etnik temizlik, insan kaçakçılığı ve yüz kızartıcı insani felaketlerde ciddi hukuksal vakalar var. Buna rağmen söz konusu seslerden birçoğu bu durumlara müdahale etmiyor. Neden? Çünkü burada elde edecekleri çıkarları yok. Gelişigüzel müdahaleleri yalnızca politik ağırlığı ve önemi fazla olanı tercih eder. Elbette ki hiçbir ağırlık İslam ve Müslümanların gönüllerinden daha ağır değil” şeklinde konuştu.

Her devlet kimliğini ve anayasasını korur

Dr. İsa, değerlendirmesinin devamında, diyalogsuzluğun ve ilgili konularda bilgi alışverişi yapılmamasının karışıklıklara neden olabileceğine değindi. Rabıta’nın temel sisteminde, yaklaşık 40 yıl önce benzer konulardaki tartışmaların bir uzantısı olarak diyaloglara başladığını ve bu konularla ilgili sempozyumlar düzenlediğini belirtti. Bunların ışığında çok değerli bilimsel derlemeler ortaya çıktığını ifade etti.

Söz konusu örgütlerin bazı eleştirileri, tüm ülkeler hatta onlara karşı uluslararası insan hakları raporları yayınlayan başlıca ülkeler için de geçerli olduğunu söyleyen Dr. Muhammed İsa, “Tartışıp muhalefet ederek ortaya raporlar koyuyorlar. Daha önce de söylediğimiz gibi bunlara karşı çıkılmalı ve gereken yanıt verilmeli. Bu eleştiri, kısas ve had cezaları vb. ile ilgili objektiflik unsuru ile alakalı olabilir. Bu, haklarla ilgili yasal eleştirilerden uzak bir şekilde İslam’da yasama hikmetine ilişkin bazı açıklamaların yapılması ve gündeme getirilen şüphelerin yanıtlanması dışında kesinlikle tartışılacak bir konu değil. Ya da eleştiriler içtihadi prosedür ve yönetmeliklerle ilgilidir. Bunlar da iki bölümden oluşur. Birincisi, yönetmelik ve usule ilişkin konulardır. Her devletin, doğru ve uygun olduğunu düşündüğü yönetmelik ve prosedürleri koyma özgürlüğü ve egemenliği vardır. Bunlar gelişmiş devletlerin, gerektiğinde güncellediği prosedürlerden farklıdır. Çünkü en nihayetinde bunlar insan içtihadıdır. İlahi şer’i naslar değiller. Ancak bizim için önemli olan Yönetişim Temel Kanunu’nda belirtildiği gibi İslam hukukuna aykırı olmaması. Maalesef, yönetmelik ve prosedürlere yöneltilen eleştirilerin çoğu, başka amaçlarla açık arayan her anketörün bulabileceği türden. Aynı sistem ve prosedürden asla bahsedilmiyor. Suudi Arabistan’daki yönetmelik ve prosedürler, yalnızca en iyi prosedürel düzenlemelere ve uygulamalara dayanıyor. Bu nedenle bir gedik bulunması oldukça zor. Suudi Arabistan’daki düzenleyici kurum, yönetmelik ve prosedürlerde gerekli değişikliklerin yapıldığı dönemlerde rehberlik etmiştir. Her sistemde prosedür ve değişiklik yayınlanır. Bütün medeni, bilinçli, kendine güvenen ve esnek devletler böyle yapar. Ancak kimliğini ve anayasasını korur” ifadelerini kullandı.

Eleştiriler tek taraflı

Dr. İsa, yönetmelik ve prosedürlerle ilgili diğer bölüme yöneltilen eleştirilerin uygulamalar ile ilgili olduğunu söyledi. Bu bölümün en çok eleştiri, suçlama ve redde maruz kalan kısım olduğu üzerinde durdu. İsa, “Daha önce de belirttiğimiz gibi dayanak noktası tek taraflı. Adaletine bakılmaksızın tek taraflı kararı destekleyen bir rapor düzenlenemez. Ya kaynağından kesin bilgi elde edilmiş olmalı ya da başlangıçtan itibaren kusurludur.Bilindiği üzere bu raporların büyük çoğunluğu, kaynaklarını açıklamaz. Çünkü bu onları gelişigüzellik yani güvenilirlik düzeylerini ortaya koyacaktır. Böyle eleştirilerden hiçbir devlet kaçamaz” dedi.

El-İsa, Rabıta’nın yapısı itibariyle İslam’la ilgili herhangi bir olumsuz duruma karşı koyması gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda çok sayıda alim, düşünür hatta işleri doğru bir şekilde yoluna koyan politikacılarla delillere dayanarak diyalog, tartışma ve gözlem yapılacak bilgilenme ve bilgilendirme üssü kurulduğunu ifade etti.

Tartışma tartışma akılcı ve mantılıklı olmalı

Öte yandan, tartışmacılardan Dr. Yusuf es- Said, bazı uluslararası örgütlerin iddialarını ele alırken izlenmesi gereken bilimsel yolu açıkladı. Bunun bir mantığa dayanması gerektiğini ifade eden Said, iman etmedikleri için yalnızca şer’i nasları delil göstermenin faydasız olacağını belirtti. Onlarla yapılacak tartışmanın akılcı ve mantılık nedenlere dayanması gerektiğini ifade etti. Mantıklı nedenlerin, şüphelerini ve iddialarını çürütmek için yeterli olacağını söyledi. Said, ayrıca bilimsel tartışma ve diyaloglarda bulunacak kişilerin bilgilerini orijinal kaynaklara dayandırmaları gerektiğinin de altını çizdi.