Terörle ilgili yayınlanan bir güvenlik raporu, internetteki radikalizm yanlısı sitelerin, terörizmle mücadele eden istihbarat ve güvenlik birimlerinin kendilerini takip etmesini engellemek için ileri teknolojiler kullandıklarını ortaya koydu.
İngiltere merkezli sağcı Henry Jackson Derneği’ne (HJS) bağlı Radikalleşme ve Terörizm Merkezi (CRT) tarafından hazırlanan ve ABD merkezli “Forbes” dergisi tarafından önceki gün yayımlanan bir rapor, internet sağlayıcı şirketlerin radikalizm karşısında nasıl yetersiz kaldıklarını gözler önüne serdi. Raporda internet ile ilgili terör davalarının yüzde 20’sinde yargılananların 20 yaş altı gençlerden oluştuğuna dikkat çekildi. Bununla birlikte terörle mücadele ile ilgili davaların yüzde 60’ını cihatçı davaların oluşturduğu, buna karşılık, bu davaların yüzde 40’ının, siyahlara, Yahudilere ve Müslümanlara karşı nefret suçu işleyen aşırı sağcılar ile ilgili olduğu vurgulandı. Radikalizm yanlısı internet siteleri mesajlarını yaymak için farklı farklı araçlar kullanırken, nefret ve ırkçılığa yol açan aşırı sağcılar daha çok Facebook ve Twitter gibi iki büyük sosyal paylaşım sitesinde ön plana çıkıyorlar.
Radikalizm yanlılarının aşırı sağcıların aksine çeşitli platformlar kullandığına dikkat çekilen raporda, bu kitlenin mesajlarını yaydıkları sitelerin, istihbarat ve güvenlik birimleri takibine takılmasını engellemek için ileri teknolojik araçlar kullandıkları belirtildi. Radikalizm yanlılarının yüzde 33’ü bu amaç için mesaj ve bilgilerin yalnızca yetkilendirilen tarafların erişebilmesini sağlayan şifreleme yöntemlerini kullanıyor.
Rapora göre, radikalizm yanlıları ve aşırı sağcılar, mesaj ve bilgileri “terörizm amaçlı” olarak sınıflandıran internet sitelerinin talimatlarına uyma konusunda farklılık gösteriyor. Radikaller ve aşırı sağcıların mesajlarını yaymaya yardımcı olan farklı platformlar da olduğunu belirten rapor, sosyal medya sitelerinin bu mesajları yaymada hafif kaldığını kaydetti.
Diğer yandan rapora göre, terör ve radikalizm tanımları iki kategoriye ayrılıyor, birincisi nefret. Raporda “Sahip olunan özelliklere bağlı olarak belirli bir kişiye doğrudan saldırmak” olarak tanımlanıyor. Bu özellikler ise, “Irk, etnik köken, vatan, din, cinsel yönelim, sosyal sınıf, cinsiyet, cinsellik, tehlikeli bir hastalık, engelliler ve göçmenlerin yasal statüsü” olarak sıralanıyor.
İkincisi ise şiddet. Nefret faktörü ile atılan bir adım olarak görülüyor. Bu, ister nefret isterse başka aşırılıklar olsun, terörizm ve radikalizm arasında güçlü bir ilişki anlamına geliyor.
Bu nedenle raporda, “Sorumlu yetkililer, ‘şiddet’ ve ‘nefret’ gibi daha özellikli kelimelerin tanımlanmasını sağlamak için müdahale etmeli” ifadeleri yer alıyor. Yetkililere radikallerin sosyal paylaşım sitelerini kullanmalarını engellemeye yönelik bir takım önerilerde bulunan rapor, teknoloji şirketlerinin yapması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:
“Teknoloji şirketlerinin öncelikle mevcut raporlama sistemlerinde yeni ‘radikalizm’ veya ‘terörizm’ kategorileri oluşturmaları gerekiyor. Böylece, kamuoyunun da dahil olduğu platformların bu tür amaçlarla kullanılması ya da teröristlerin kendileriyle paylaştıkları içeriklerle ilgili endişeleri olan kişilerin, kolayca geri bildirimde bulunmaları sağlanabilir.
İkincisi, daha kesin ve daha etkili bir sistemin yanı sıra insanların yetkililer ve site yöneticileri ile bağlantı kurmalarını sağlayan bir sistem kurulabilir.”