Köln: Macid el-Hatib
Almanya’nın Dresden şehri 3 binden fazla uzmanın katılımıyla gerçekleştirilen radikalizmin önlenmesi konferansına ev sahipliği yaptı.
Konferansa katılan Küresel Hukuk Uzmanı Katrina Limbach, konferansta, dünyanın dört bir yanından gelen eğitimciler, hukukçular, polis uzmanları ve psikologlar, siyasi radikalizmin genç insanlar arasında yayılmasını engellemenin yollarını tartıştığını belirtti. Limbach, sosyal demokratlardan Federal Aile Bakanı Franziska Giffey’in, gençleri radikal terör örgütlerinden korumak için bu yıl 200 milyon euro bütçe ayrıldığını söyledi. Bakanlık geçtiğimiz yıl bu programlara 200 milyon eurodan fazla kaynak ayırdığını duyurmuştu.
Konferansta radikalizm ve teröre odaklanıldı
Aile Bakanlığı tarafından düzenlenen konferansta, köktenci, solcu ve sağcı radikalizmin önlenmesi yolları incelense de, programda daha çok radikalizm terörüne odaklanıldı. Hukuk Uzmanı Limbach’ın görüşüne göre, hükümet bu programları uygulamak için gerekli fonların tahsisinde herhangi bir kısıtlama yapmıyor. Daha fazla gencin radikalizm yanlısı olma riskini ele alacak ortak bir plan yok. Bu yüzden bu boşluk, konferansın ana gündem maddesini oluşturdu. Limbach, terörizm, psikoloji ve eğitim konusunda 27 uzmanla ayrıntılı görüşmeler yapıldığını, Almanya’nın bu çabaları bir araya getirmeye yönelik açık bir formül oluşturamadığı görüşünü kabul ettiğini söyledi. Öğretmenler, eğitimciler, kulüp ve dernek başkanları ve diğerleri, aşırı sağcı faaliyetlerle nasıl başa çıkacakları hakkında pek çok şey biliyorlar. Fakat radikal İslamcıların yöntemleri hakkında yeterince bilgiye sahip değiller.
Federal polisin radikalizme karşı 900’den fazla projesi var
Limbach’a göre, federal polisin radikalizm tehdidini engelleye bilmek için 900’den fazla projesi var. Çoğu Nazilere ve İslamcı teröristlere karşı olan bu projeler radikalizm ve dinler arası nefretin teşvik edilmesiyle mücadele konusunda iyi şekilde finanse ediliyor. Bununla birlikte, solcu radikalizmle mücadelede sadece 50 projede eksiklikler var.
Berlin’deki terör saldırısı
Öte yandan Berlin’de 12 kişinin ölümüne neden olan terör saldırısından bir buçuk yılın ardından dün, polisin konuyla ilgili yaptığı soruşturmada yeni bir aşamaya geçildi.
Alman Federal Meclisi’ndeki muhalefet partileri, terörist saldırıyı araştırma komisyonunun Alman İstihbarat Teşkilatı BND ve Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) dosyalarını okumasına izin verilmesi için çalışıyorlar.
Dosyalar Avrupa Adalet Divanı’na sunulacak mı?
Tunuslu terörist Enis Amiri’nin Berlin’deki davasıyla ilgili parlamento komisyonundaki, sol partilerden Yeşiller ile Liberal Demokrat Parti (LDP) temsilcileri, bu dosyaların Avrupa Adalet Divanı’na sunulmasını talep ettiler.
Alman Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanvekili Konstantin von Notz, Federal hükümetin 19 Aralık 2016’daki saldırıdan sonra prosedürlere daha yavaş bir yaklaşımla hareket ettiğine dikkat çekerek yaptığı açıklamada, hükümetin gerçekle taktiksel bir ilişkisi olduğu izlenimi verdiğini söyledi.
Enis Amiri’nin başlangıçta yalnızca küçük bir suçlu olarak sınıflandırıldığına dikkat çeken Konstantin von Notz, Amiri’nin Selefi çevrelerde yetkililerin bilgisi dâhilinde hareket etmesinin çok muhtemel olduğu ortaya çıktı.
Berlin’i kana buladı İtalya’da yakalandı
Amiri, 19 Aralık’ta Berlin’de kurulan bir Noel pazarına büyük bir kamyonla daldı. Saldırıda 12 kişi öldü. Birçok kişi de yaralandı. Amiri, Almanya’dan Hollanda’ya ve ardından Fransa üzerinden İtalya’ya kaçmayı başardı. Milan’daki bir tren istasyonunda iki polis memuru tarafından eşkali belirlenen Amiri, polislerce etkisiz hale getirildi.
Özel müfettiş güvenlik güçlerini suçladı
Berlin’deki terörist saldırının özel müfettişi Bruno Jost, Ekim 2017’de hazırladıkları raporda eksiklikler olduğu gerekçesiyle güvenlik güçlerini suçladı. Eski Federal Başsavcı Yardımcısı olan Jost raporunda, Kuzey Ren-Vestfalya ve Berlin’deki güvenlik yetkilileri, Amiri’yi tutuklamış olsalardı Amiri’nin kaçamayacağını belirtti. Özel Müfettiş, raporundaki ilgili bölümde, ‘tehlikeli’ olarak sınıflandırılan Tunuslu Amiri’nin yakalanması olayında güvenlik yetkililerinin konumunu ‘tehlikeye atma’, ‘eksiklik’, ‘geç kalma’ ve ‘hata’ gibi kelimelerle açıkladı.