Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Rehber ve Hitler | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Körfez ülkeleri ve İran arasındaki mezhepsel ve tarihî çatışma, Suudilerin İran’daki dini lideri Hitler şeklinde ifade etmelerine uymayabilir. Bu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Ayetullah Hamaney’e yönelik konuşmasına yapılan yorumlardan birisi.

İdeolojik bir partinin temellerine dayalı yayılmacı bir rejimi yöneten lider bir şahsiyet hakkındaki sözün anlamının açık ve net olduğunu düşünüyorum. Ölüme maruz bıraktığı ya da katledilmelerine yardım ettiği yüz binlerce insan karşısında gözünü bile kırpmadı. Batıyla ve komşuları Araplarla uzlaşmayı ve açılım yapmayı reddeden rejim, Endonezya’dan Orta Afrika’ya kadar terör örgütleri arasındaki organizasyon gücünün çoğunu saldırgan ve üstün bir askeri devlet inşa etmek için sarf etti ve sarf etmeye de devam ediyor.

Avrupa’da Hitler’in saldırgan tutumuna yönelik sorunlar başladı ve Hitler, Almanya’nın güvenliği için Çekoslovakya, Polonya ve Fransa gibi aktif bölgeler diye addettiği yerleri işgal etmeye çalıştı. Hitler, genişlemeye devam etti. Müttefik devletler, Hitler’e karşı birleşip onunla mücadele etmeye karar verdiklerinde ancak durdu.

Biz, aynı örnekle ve aynı durumla karşı karşıya bulunuyoruz. Tahran’daki dini lider, ülkesinin Suriye’yle sınırı olmamasına rağmen Devrim Muhafızlarının Irak ve Suriye’ye gönderilmesini buraların İran için aktif bölgeler olduğunu gerekçe gösteriyor. Yine hiç şüphesiz dini lider, askeri ve dini komutanları, bütün Ortadoğu’nun kendilerine boyun eğeceğini söylüyorlar. Kelimeler konuşmuyor; aksine Bahreyn, Yemen, Lübnan, Somali ve Orta Asya’da yaptıkları işler konuşuyor.

Din adamları, yaklaşık 40 yıl önce yönetimi işgal ettiklerinden bu yana İran İslam Cumhuriyeti, ideolojik ve faşist bir rejim haline gelmiştir. Arkadaşımın dediği gibi bu, Sünni-Şii çatışması olduğu anlamına gelmiyor. İran; Hamas, İslami Cihat ve Müslüman Kardeşler gibi radikal Sünni örgütlerin arkasında yer alıyor. 11 Eylül saldırılarından ve ABD’nin Afganistan’a saldırıp terör örgütünün üslerini yok ettikten sonra el-Kaide örgütüne İran içerisinde destek ve sığınak veren bölgedeki tek siyasi rejim, İran’dır. Yine biz, tehdit ve çatışmayı Safevi devleti olduğundan dolayı İran’ın Araplarla ırki olarak savaştığı şeklinde nitelendiremeyiz. Bu, tehlikeyi basitleştirmek olur. Çünkü en yüksek otorite olan dini liderin kendisi, Farisi değil, Azerbaycan kökenlidir.

Biz, şu anki İran otoritesinin haddini aşan faşist, genişlemeci ve tehlikeli bir rejim olduğunu görüyoruz. Dini liderin aktif bölgeler diye ifade ettiği yerlerle sınırlı kalmadığını gördük. Bilakis bütün faşistler gibi genişleyecek. Suudi Arabistan’a doğru ilerleyecek. Hitlerin yaptığı tarzda yolda Kuveyt, Katar ve Bahreyn gibi devletlerin üzerinden geçecek. Hitler, planının ikinci aşamasına ve Sovyetler Birliği’ne saldırmaya karar verdiği zaman yolda Baltık ülkelerini, Ukrayna ve Beyaz Rusya’yı işgal etmişti.

Fiili olarak Körfez’in İran Cumhuriyeti’yle olan çoğu anlaşmazlıkları çözülebilir. Fakat siyasi rejime göre çözüm mevcut değil. Çünkü partizan, askeri ve genişlemeci projeye göre inşa ettiği her devlet, hilafet devleti kurmaktan bahseden DEAŞ örgütüne ve kendisine bağlı olan geniş bölgelere sahip koloni devletine çok benziyor. Bu, Hitlerin rüyası. Hamaney İran’ının projesi, ister kendi vatandaşları olsun isterse diğer milletlerin halkları olsun insanların hayatını ucuz gören Nazi Almanya’sının projesi gibidir.