Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Robotların Çin ile yarıştığı çağ | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Evinizde halı ve kilim temizleyen elektrikli süpürgeleri, 1920’lerden bu yana gelişen ‘robot’ neslin ilk erken doğumudur. O dönem bu buluş gazete ve dergilerde büyük yankı uyandırmıştı.

1930’lardaki ekonomik durgunluktan çıktıktan sonra, 200 bin Amerikalı robot Rumba’yı satın aldı. Onunla dans ettiler. Sonra İkinci Dünya Savaşı’nın siperlerinde ölmeye gittiler. Robotun şekli ve endamında çok az değişiklik oldu. Yüz yıl sonraki hali Frankenstein’ın vampirine benziyor. Ya da şu sıkıntılı günlerimizin sembolleri olan Beşar ve Kim Jong-un’a.

Rumba, o dönem buzdağının görünen yüzüydü. Süreç akıllı robot nesilleriyle sonuçlandı. Yani bir kişinin gerçekleştiremediği veya yapmak istemediği farklı görevleri yerine getirebilecek daha karmaşık ve yetenekli robotlar… Bütün bunlar bilim insanları ve edebi-uzay romancıları tarafından düşünülmemişti.

Robotlar hâlihazırda evlerde ve lokantalarda serviste, bulaşıkta ve temizlikte kullanılıyor. Yani küresel kadın ayaklanmasına katıldıktan sonra eşinizin adına yaptığınız meslekler! Her halükarda, “evde kal”, ayrıca ev işlerine ek olarak kendisine bakman için robot köpeği “Ebo”yu verdim sana! Sonradan ise endüstriyel robotlar, üretim bandından geçmekte olan otomobilin gövdesini ve aksesuarlarını birleştiren insan gücünün yerini aldı. Kendisinin mükemmel bir işçi olduğunu kanıtladı. Zira grev yapmıyor, dinlenmiyor, çarşı-pazar dolaşmak için işi terk etmiyor. Komünist ya da halkçı sendika onu kapitalizmin patronlarını, devleti veya hükümeti protestoya çağırdığında işini bırakmıyor.

Elektronik robot endüstrisinde maliyet ve fiyatların düşmesiyle insanlık, Japonya, İtalya ve Almanya gibi ülkelerde olduğu gibi ilk önce otomotiv endüstrisinde ilerleme kaydetti. Bugün robotlar milyarlarca ton bitkiyi hasat ediyor, ağaçları kesiyor, zeytin ve meyveleri topluyor, yüksek pencereleri temizliyor ve hayvanları sağıyor.

Üçüncü milenyumun doğumuyla, “robot”un büyüme hızı ve yayılım oranı yılda yüzde 7 civarında oldu. “Çin yüzyılı” olarak adlandırılan bu asırda Pekin, gelişmekte olan ülkelerdeki sosyal ve kentsel hizmetler için rekabet edecek. “Çinli robot” finansal varlıklarının bir kısmını borsada ABD’ye borç ve kredi olarak yatırıyor. Robot ayrıca korkunç istihbarat cihazlarıyla yarışıyor. Hassas lenslerle donatılmış olmasından dolayı milyonlarca yüz arasından seninkini seçebiliyor. Robotlar askeri, uydu ve uzay endüstrisi alanına da girdi. Zarar görmüş ekipmanları ve aletleri onarabiliyorlar. Çocuklar için de eğlenceli oyuncaklar şeklinde yapılmaya başlandılar. Hırsızların ve teröristlerin evlere ve binalara girmelerini önlemek için güvenlik görevlileri olarak da tasarlandılar.

Bilimkurguda sınır yoktur. Gelecek nesiller, Hizbullah’ın paralı askerleri yerine savaşan asker robotlar veya uzayın bilinmeyen sırlarını keşfetmek için ses veya ışık hızındaki uçuşlar yapabilen robotlar görebilirler. Bütün bunlar onlarca yıl süren astronotlu yolculukların yerine geçebilir. Bilim adamları, fırtınaları ve ölümcül kasırgaları kontrol etmek, rüzgârın yönünü değiştirmek ve sınırlı alanlarda sıcak veya soğuk havayı değiştirmek için mobil robotlar üretmeyi düşünüyor.

Bir robot ile bir makine arasındaki fark nedir? Robot İnsan gibidir, aynı anda birden fazla iş ve hareket gerçekleştirir. Gelecekte belki de düşünme yeteneği kazanabilir. Arıza olduğunda makinelerin önleyemediği felaketlerden kurtulmak mümkün olabilir.

Kendilerine benzeyen robotlar yapmayı düşünen liderler ve başkanlar var. Ya da kendilerini birebir taklit edebilecek ve onlara benzeyen şahıslar. Onları, zamandan tasarruf etmek, kendi emniyet ve güvenliklerini sağlamak için resmi ve gayrı resmi ziyaret ve kutlamalarda kullanılabilirler. Kahveyi taşıyan garson Stalin’in yanına girdiğinde korkudan bayılıp yere kapandı. Çünkü Stalin’in başka bir Stalin’le konuştuğunu görmüştü. Hangisinin asıl Stalin olduğunu bilemedi. Saddam Hüseyin’in halk ziyaretlerini gerçekleştiren veya resmi işlemlerini yürüten birden fazla benzerinin olduğu söyleniyor. Bu şekilde vakitten tasarruf ediyordu. Diktatör, sıradan ve demokratik bir cumhurbaşkanından çok daha fazla çalışır ve meşguldür. Lider ve başkanların benzerlerinden konuşmak bizi şaşırtıcı şu soruya yönlendiriyor: Bir robot duyguları ve hisleri olan bir kişilik kazanabilir mi? Ya da sahip olacağı içgüdüler onu gerçek insana benzetebilir mi? Bu soruya ilk cevap veren Hollywood oldu. Yıllar önce “Jurassic Park” filmini yaptı. Genleri geliştirdiler, dinozorların iskeletlerini etle kapladılar ve efsanevi hayatı yeniden inşa ettiler.

Peki, hareket edebilen bir robotun insanlardan bağımsız olarak taleplerde bulunmasını engelleyen şey nedir? Biz ona hükmettiğimiz ve idare ettiğimiz halde bize karşı gelebilir mi? Dediğim gibi, bilimkurgunun sınırı yok. Bugün bilim adamları sahip olduğu yapay zekâyla kendini idare edebilecek “robotik halklar”dan oluşan bağımsız yapılardan bahsediyorlar.

Peki, bir robot kişisel arkadaşınız olabilir mi? Belki… Veya en azından nazari olarak yapılabilme imkânı var. Veya seni yakın gelecekte hatırlayabilecek ya da seni yeniden gördüğünde selam verip kucaklayabilecek robotlar inşa edilebilir mi? Bu durum mekanik insana akli melekeler kazandırabilme imkânının da var olduğu anlamına gelmektedir. Ben acaba akıl dışı şeyler mi konuşuyorum? Yoksa robot endüstrisi tekniklerinin geliştirilmesinde bilim mucizesinden mi bahsediyorum? Bilim adamlarının hayal gücü budur. Peki, robotun insancıllaştırılmasında dinin görüşü nedir? Semavi dinler, bilimden önce gökyüzünde birçok katmanın varlığını doğrulamışlardır. Yani gökbilimcilerin günümüzde sayısız yıldız kümesi, göktaşları ve gezegenlere sahip olan evrenin genişlemesine dair verdikleri bilgilere daha önceden inandılar. Ama “insani” ya da “robotik” yaşam gibi bir hayatın olduğuna dair bir şey söylemediler. Ancak gezegen ve yıldızlara astronot, bilim adamları ve robotların gönderilmesi hususunda önümüze fırsatlar koydular. Aramızdaki astronomik boyut ve mesafe göz önüne alındığında bu yolculuklar onlarca ya da yüzlerce yıl sürebilir.

Her halükarda, semavi dinlerin kutsal kitapları ve peygamberleri bu konulara değinmiştir. Bunlar arasında bizlerle konuşabilen melek ve cinleri sayabiliriz.

Bunlar bizlere bildirildi. İman edip etmeme hususunda özgür bırakıldık. İman eden Müminlere altlarından ırmaklar akan Cennetler ve Huriler vaat edilmiştir. Ancak dünya dışında herhangi bir yerde, onlarla yakınlık kurulabilmesi için insan ve robot varlıkların yaşadığı bildirilmemiştir. Dini kaynaklar dünya hayatı dışındaki diğer hayatları ayrıntılı bir şekilde araştırmamızın önünü açmamaktadır. Bunların âhiret hayatına bırakılmasını tercih ediyor. Yüce Allah (c.c) ilahi hikmeti gereği ayrıntılı olarak âhirette açıklayacaktır.