Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ruhani öfke ile yüzleşiyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran’da protestolarla geçen bir hafta. Sorular cevaplardan fazla. Protestolar, hiç kimsenin önderliğinde yapılmıyor ve gün geçtikçe şiddeti artıyor. Protestocular, herhangi bir akıma bağlı olmayan normal vatandaşlar. Toplumsal tabakalar asla siyasi değişimin odağı değil. Protestolar, ekonomik durumdan duyulan memnuniyetsizlik nedeniyle patlak verdi. Ancak hızlı bir şekilde dış politika ve siyasi rejimden hoşnutsuzluk ifade eden bir hal aldı. İran’daki güçler neye uğradıklarını anlayamadı. Bu şok ile yüzleşme konusunda yalnız bırakılan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, nasıl başa çıkacağı konusunda kafası karışık. Hükümeti ise kimi zaman sessizliği tercih etmekte, kimi zaman ise protestocuları ikna etmeye çalışmakta. Söz konusu hükümet ‘Yeşil (Hareket) Devrim’ döneminde tam bir kararlılıkla karşı durabilmişti. İran Cumhurbaşkanı’nın kafa karışıklığını, yardımcısı İshak Cihangiri’nin, “Sokaklarda bu siyasi hareketleri provoke edenler, bunu sona erdirecek kişiler olmayabilirler. Başkaları, bu başlattıkları akıma kapılabilir. Bu yaptıklarının kendilerine geri döneceğini bilmeliler” şeklindeki sözleriyle sunduğu senaryo kanıtlamakta. Cihangiri burada ‘radikaller’ olarak isimlendirilenlere işarette bulunmakta. Bu protesto hareketlerinin arkasında onlar bulunmakta. Hiç şüphe yok ki bundan en çok etkilenen kişi Cumhurbaşkanı Ruhani olacak. Yüce Rehber’in ülkede yayılmakta olan protesto açmazından kurtulmak için onu bir maşa gibi kullanabileceği de ihtimal dahilinde.

İran hükümetinin protestoları durdurmak için dayandığı tek stratejisi, onları abluka altına almak, ardından sönmesini ve kendi kendine sona ermesini beklemek. Bu nedenle ‘Yeşil Devrim’de’ olduğu gibi protestolara karşı kullanılan dilde resmi bir sertlik görmüyoruz. Rejim, sanki protestoculara karşı bir tarafmış gibi müdahalede bulunmadan, polislerle karşı koymakla yetinmekte. Ruhani’nin protestocularla yüzleşmede topun ağzında yalnız kalışı ve hangi tarafla mücadele edeceğinin bilinmemesi göz önüne alındığında, sakin duruşu açıklığa kavuşmakta. Gösterileri kendi kendine sona ermesini beklemenin, sadece Ruhani’nin oynamayı tercih ettiği bir bahis olduğu ve Hamaney’in eğlenerek seyrettiğini söyleyebiliriz. Protestolar kendiliğinden sona erebilir ve başarılı olunabilir. Öte yandan devam edip dramatik bir hal de alabilir. Bu da durumu Ruhani’nin kontrolünden çıkarıp, dünkü açıklamasında dilediği gibi gösterilerin ‘birkaç gün’ içinde sona ermesinden ve uyguladığı abluka stratejisinden uzak bir noktaya taşıyabilir.

Devrim protestolarını, rejimin devrilmesine neden olacak bir halk ayaklanması olarak isimlendirmenin zor olduğuna işarette bulunmak gerekir. Bence daha da önemlisi, bu gösterilerin rejimin yapısında neden olduğu hasarın büyüklüğü ve politikalarına karşı olan öfkenin İran sokaklarına nasıl taşındığıdır. Elbette ki, hükümetin devrim ihracındaki stratejisini kolayca değiştirmesi ya da müdahaleleri ve entrikalarını durdurması beklenemez. Çünkü bu kendi seçimi değil, sistem ideolojisinin bir parçasıdır. Bununla birlikte dış ilişkilerle ilgili atılacak her adım hükümet tarafından gerçekleştirilmektedir. İran rejimi, halkının, hükümetin bölge ülkelere gerçekleştirmiş olduğu müdahaleleri ve savaşları desteklediğini İranlılar ve dış ülkelere empoze ederken ekonomik durum kötü halini korumaya devam ederse; benzer, belki de daha da şiddetli protestolara şahit olacaklar. Rejimi daha önce görmediği büyük bir baskı altında bırakacaktır.

Hükümeti zorda bırakan, protestolarla dolu bir hafta, İran sokaklarının rejime karşı en büyük tehditte bulunması için yeterli oldu. Rejimi kaybedişe sürükleyen düşmanca tavırlarına karşı en güçlü mesajdır. Bundan en çok Ruhani zarar görse de rejimin politikalarına karşı halkın reddediş kapısı açıldı. Ağır bir bedel ödenmeden de kapanması zor olacak.