Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Rus Çarı’nın hediye dağıtma sezonu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Oldukça kritik bir evreye yaklaşan Suriye dramında, en usta ve tutarlısı ‘Rus mutfağı’ çıktı. Bu mutfak, ‘büyük aşçı’ olarak Kremlin efendisinin denetimi altında iş tutan siyasi, diplomatik ve güvenlikli bir mutfak. Yardımcı oyuncunun evrelere göre yemek tanıtımındaki rolünü de görmezden gelemeyiz tabi. Ortadoğu’dan Güvenlik Konseyi koridorlarına kadar uzanan ve manevralar, kuşatmalar ve darbelerle aştığı uzun bir çatışmayı ustaca yöneten Sergey Lavrov’dan bahsediyorum.

Hiç şüphe yok ki Vladimir Putin, büyük intikam için altın değerinde bir fırsat kolluyordu. Sovyetler Birliği’nin intiharından sonra egemen olan tek kutupluluk dünyasından, piyonlarını Rusya Federasyonu sınırlarının yakınlarında harekete geçiren NATO’dan, Putin’in Batı mutfağından geldiğini düşündüğü renkli devrimlerden, Irak, Sırbistan ve Libya’da yıkıma uğrayan Sovyet ve Rus silahı imajından alınan bir intikam. Suriye trajedisi işte bu imkânı sağladı ve Putin, bu ülkeye siyasi ve askeri müdahale şartlarını ustaca bir şekilde olgunlaştırdı. Rus Başkan, bu çerçevede Washington’daki karar alıcıların Irak’a askeri müdahalenin ağır bedelleri karşısındaki mücadelelerinden faydalandı. Tıpkı Barack Obama’nın nükleer program konusunda İran ile ‘tarihi bir anlaşma’ imzalama isteğinden faydalandığı gibi. Washington’daki yönetimler değişse de orada Suriye’nin kaderinin, askeri müdahaleye varmayı hak edecek kadar öncelikli kabul edildiğine şahit olunmadı.

Bugün Suriye’ye bakan bir kişi, Rusya’nın ülkedeki ilk oyuncu sırasını kapmada başarılı olduğunu görür. Tüm takımlara hitap edebilen tek takım. Geçici ya da uzun soluklu herhangi bir düzenleme için zorunlu geçiş noktası. Suriye krizi, ülkenin konumu ile uğruna yapılan çekişmeler ve Suriyeli sığınmacıların komşu ülkelere yayılmasından ötürü bölgeseldir. Ayrıca herhangi bir çözümün İran’ın rolünün ve İsrail’in güvenliğinin sınırlanacağı anlamına gelmesi gerekir. Bundan dolayı Rusya’nın kendisini Ortadoğu’da büyük bir oyuncu olarak dayattığı söylenebilir.

Bugün Suriye krizinde yeni bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz çok açık. Helsinki’deki Amerikan-Rus zirvesi de bu izlenimi güçlendirdi. İki lider, bu krizi üç başlık altında ele aldı: İsrail’in güvenliği, İran’ın müdahaleleri ve mültecilerin geri dönüşü. Basın toplantısında siyasi geçiş veya Cenevre sürecinden hiç bahsedilmedi. Beşşar Esed’in akıbeti artık konuşmaya değer görülmüyor. Rusya, askeri çatışmayı rejimin lehine sonlandırdıktan sonra Esed meselesini gündemden düşürmeyi başardı.

Rusya’nın şu an garantiler ve sargılar dağıtmakla meşgul olduğu söylenebilir. Bunlar, oyunun iplerini ve çözümü elinde tutan Çar’ın armağanları. İsrail hediyesini aldı: Suriye ve İsrail orduları arasındaki anlaşmayı yeniden canlandırmak ve İran milislerinin İsrail sınırlarından uzaklaştırılması yönündeki Rus vaadi. Bu demek oluyor ki işgal altındaki Golan hizasındaki Suriye bölgeleri, İbrani devletine bir tehdit kaynağı olmayacak. Bu nokta bile tek başına Helsinki Zirvesi’nin gerçekleşmesini kolaylaştıran öncelikli sebeplerden birisi olabilir. Bundan önce İsrail, Putin’den bir başka hediye daha aldı. Suriye üzerine gerilen Rus şemsiyesine rağmen İran’ın ve milislerinin bulunduğu noktalara saldırma hakkını teslim almasını kastediyorum.

Türkiye de Çar’dan hediyesini aldı. Nitekim Cerablus ve el-Bab’da Fırat Kalkanı operasyonu başladığında sınırlarında bir Kürt ‘bölgesi’ kurulmasını engellemesi için kendisine izin verildi. Aynı şekilde Rusya, Türk ordusunun Afrin’de başlattığı Zeytin Dalı operasyonu ile Suriye Kürtlerinin Akdeniz’e ulaşma hülyalarını bitirmesi için de izin çıkardı. Rusya, Türkiye’ye sığınan Suriyelilerden bir kısmını iade etmeyi başarırsa bu da Türkiye için bonus hediye olur.

Rusya, Lübnan’a sığınan yüz binlerce Suriyelinin dönüşüne yardımcı olacağını açıkladığında Lübnan’ın resmî makamlarının mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Aynı şey ekonomisi sığınmacıların ağırlığı altında ezilen Ürdün için de söylenebilir.

Suriye’deki güçlerin müdahalesi, Suriye çemberinin generallerinin çizmekle övündüğü ‘hilal’den çıkmasını engellediğinde İran da Çar’dan büyük bir hediye koparmış oldu. Nitekim Suriye çemberinden çıkış, Hamaney ve ‘devrim muhafızı’ olan generallerin politikaları için ağır bir yenilgi olacaktı. Zira İran’ın Lübnan Hizbullah’ı ile olan kara bağlantısının kesilmesi öyle basit bir şey değildir. E tabi Çar, bir yardım kuruluşu olmadığı için İran’ın bu hediyeye İsrail’in güvenliği meselesinde bir esneklikle karşılık vermesini bekler. Elbette Golan’dan uzak durmak ayrı şey, Suriye’den çıkmak ayrı. Bu oyun biraz karmaşık. Kendisini hayatta bırakan Çar’dan değerli bir hediye almış olan Suriye rejimini cezp etmek uğruna bir yarış verilecek. İran’ın düşmanları da Çar’dan bir hediye aldı. Öyle ya; Rus Suriye’si, İran Suriye’sinin oluşumunu bertaraf etti.

Çar, Suriyeli sığınmacılar meselesini mümkün olduğu kadar çok sığınmacının iade edilmesi için uygun koşulları sağlama kapısından da olsa Avrupa’nın Suriye’nin yeniden yapılandırılmasına katılması için bir cazibe unsuru olarak harekete geçiriyor. Konu Avrupa’yı ve onu kışkırtanları ilgilendiriyor. Yaşlı kıta, mülteci meselesi ve onun etrafındaki bölünmüşlükle boğuşuyor. Rusya’nın Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönmesine ilişkin rüyayı gerçekleştirmeye başlaması, teknelerle gelenlerin sayısını azaltacaktır. Avrupa’nın katılımı, bir nevi sistemin yeniden iyileştirilmesiyle sonuçlanacaktır.

Suriye cephesi üzerinden İsrail’in güvenliği için güvence verilmesi ve Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah’ın varlığına paralel olarak Golan’ın karşı yakasında İran’ın askeri bir varlık oluşturmasının engellenmesi de Amerika’nın Çar’dan aldığı bir hediye olabilir.

Kremlin’in usta şefi, Suriye yemeğini pişirmeyi başardı. Rolünü ve koltuğunu ayırdı, kendisini ihtiyaç duyulan ve güvence veren bir konuma getirdi. Çar’ın hediye dağıtma sezonu ile Suriye krizi, öncekinden tamamen farklı yeni bir evreye geçiş yaptı.