Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Ruslar Suriye’den çıkarsa ne olacak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Moskova’nın Suriye’den birliklerinin çoğunu fiilen çekeceği yönündeki kararının doğru olduğunu varsayalım. Söz konusu bu karar, savaştan çıkmak üzere olan ülkede kartları yeniden karacaktır.

Zira ortada şöyle bir paradoks var; Esed rejimi ve İran, muhalif güçlere ve terör gruplarına karşı başarısız olmalarında ve egemenlik sağlayamamalarında Rusların olumsuz bir rolü vardı. Şimdi ise güç dengesini sağlamak için, özellikle sahada İran ve İran’a bağlı milislerin faaliyetlerini sınırlamada Rusların rolü olumlu hale geldi.

Rus haber ajanslarına göre Devlet Başkanı Vladimir Putin açık bir şekilde konuşarak “Suriye’de mevcut olan Rus birliklerinin büyük bir bölümünü çekerek ülkelerine dönmeleri yönünde karar aldım” ifadesini kullandı.

Rusya’nın Suriye’den çıkması ya da Suriye’deki varlığının azalmasıyla birlikte nüfuzu da azalacaktır. Rusların nüfuzunun azalmasının İran’ın yararına olması kuvvetle muhtemeldir. Hamaney rejimi, Türkiye’ye komşu yerler ve Kürt bölgeleri hariç neredeyse Suriye’nin tamamına hâkim olmak için savaşıyor. Hamaney rejiminin varlığı Irak, Lübnan ve Ürdün’le olan Suriye sınırında ve tabii Şam’da da devam edebilir.

Rusya’nın göreceli çekilme kararının nedenleri ise belli değil. Çekilme kararı, sahaya hâkim olmak ve sahadaki durumu idare etmek konusunda İranlılarla olan anlaşmazlık sonucunda mı meydana geldi? Yoksa bu karar, Suriye’de daha küçük hacimdeki ABD’yle varılan bir anlaşmanın parçası mı?

Savaş sonrası süreçte Esed müttefiklerinin aralarında anlaşmazlık olması normaldir. İranlılar, ABD’ye meydan okuma ve baskı yapma çerçevesinde egemenlik; Ruslar ise uluslar arası alandaki muhtelif çatışma bölgelerinde ABD’ye karşı denge oluşturmak istiyorlar. Savaş sürecinde olduğu gibi Rusya ve İran arasındaki hesapların daimi bir şekilde uyuşması mümkün değildir. Her iki ülke de terörle mücadele bahanesiyle Suriye’ye girdi. Fakat bu iki ülkenin güçlerinin girdiği savaşlar, Suriye’de silahlı muhaliflere yönelikti. ABD öncülüğündeki koalisyon ise DEAŞ’la mücadeleye yoğunlaştı.

Tahran’ın farklı ülkelerden getirdiği ve on binlerce milisten oluşan İranlı güçlerini koruyup desteklemekte Moskova’nın herhangi bir çıkarı bulunmuyor. Peki, bu askeri hizmetin karşılığında İran, Ruslara ne verdi? Aslında hiçbir şey vermedi.

Fakat Rusya’nın askeri olarak varlığını azaltması Suriye rejimini ve İranlı milisleri zayıflatacaktır. Kremlin, Suriyeli müttefikinden vazgeçip bu uğurda yaptıklarını feda mı etmek istiyor?

Bütün bunlar, Suriye’de İran nüfuzuna karşı koymak için bölgesel bir ABD planına dayanıyor. İran’ın genişlemesi hususunda eğer bir tehlike hissi ve buna karşı koyma isteği bulunuyorsa öyleyse Suriye, İran Devrim Muhafızları’nı tuzağa düşürmek için üzerinde hareket edilebilecek uygun bir mecradır. Özellikle barış müzakereleri başarılı olmazsa İran’a bağlı milislerin saldırgan bir ortamda istikrarda kalmaları mümkün değildir. Esed ve İran, tek bir hükümet içerisinde rejimi muhaliflerle bir araya getirecek çözümleri engellediği sürece müzakereler de başarıya ulaşamayacaktır.

Rusların kısmen çekilmesi ve Cenevre’deki son müzakerelerin başarısız olması, yeniden düşünmek ve gerçek tavizler vermek amacıyla Esed rejimine ve İran’a baskı yapmak için geliştirilebilir.