Moskova ve Washington, Vladimir Putin ve Donald Trump arasında önümüzdeki ay Helsinki’de düzenlenecek zirvenin hazırlıklarının başladığı yönünde açıklamada bulundu. Açıklamayla eş zamanlı olarak Rusya- ABD yakınlaşmasının bölgesel ve uluslararası meseleler üzerindeki olası etkilerine dair spekülasyonlar da başladı.
Zirve, Avrupa’nın “Washington’un NATO ile olan ortak planlarından çekilebileceği” olasılığına dair korkuları, Rusya’nın çeşitli seviyelerde diyaloğun yeniden başlaması için bir yol haritası oluşturulması ve ilişkilerin kademeli olarak normalleştirilmesi yönündeki beklentileri ışığında gerçekleştirilecek.
Geçtiğimiz Çarşamba günü ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile Moskova’da yapılan görüşmelerden sonra beklenen bir adımla Kremlin, Rusya ve ABD başkanlarının yapacağı ilk kapsamlı zirvenin 16 Temmuz’da Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleşeceğini açıkladı. Söz konusu iki lider, geçmiş aylarda düzenlenen uluslararası toplantıların oturum aralarında görüşmeler yapmıştı, ancak üzerinde tartışılması gereken meselelere ilişkin iki lideri bir araya getirebilecek özel bir zirve konusunda çabalar başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Rusya Başkanlık Divanı tarafından 28 Haziran’da yayınlanan bir bildiride, iki liderin toplantı sırasında uluslararası açıdan geniş bir yer tutan acil meselelerin yanı sıra, Moskova ve Washington arasındaki ilişkilerin boyutunu ve bu ilişkileri geliştirme umutları üzerinde duracağı belirtildi. Rusya bildirisiyle eş zamanlı olarak Beyaz Saray’dan da zirvenin yeri ve zamanına dair bir açıklama yapıldı. Bu çerçevede Beyaz Saray, iki ülke arasında ikili ilişkilerin ve bir dizi ulusal güvenlik meselesinin ele alınacağı belirtildi.
Uzun bir süredir beklenen söz konusu zirvenin ilanı, Bolton ve Putin arasında geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan görüşmelerin önemli bir sonucu oldu. Görüşmede, Rusya Devlet Başkanı Moskova ve Washington arasındaki ilişkilerin iyi bir düzeyde olmadığını ifade etti. Bolton ise Başkan Trump’ın “uluslararası istikrarı sürdürme ve diyaloğa açık olma politikasına” bağlı olduğunu belirtti.
“Rusya ile ilişkileri normale döndürme” yönündeki seçim kampanyaları açısından Trump’ın vaatlerini yerine getirdiği hususunda Rusya diplomatik çevrelerinde bir rahatlama olsa da tartışmalı meselelerin birikmesi ve Trump’ın ‘Rusya ile ilişkileri normalleştirme girişimlerinin karşı karşıya kaldığı iç karışıklıkların üstesinden gelebilme’ kabiliyetine dair güven eksikliği, Rus yetkililerin dün yaptığı açıklamalara da yansıdı. Zira yetkililer, zirveden büyük bir “sonuç” beklemediklerini belirtti. Bir Rus diplomatın Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre, iki ülke geniş çaplı, kapsamlı ve çok seviyeli bir diyalog başlatmak için bir yol haritasına ihtiyaç duyuyor. Diplomat, bu durumun Kremlin’in ana hedefi olduğunu da ifade etti.
Yetkili, yaklaşan zirvede tartışmalı meselelerin hacminin masaya yatırılacağına dikkati çekti.
Öte yandan John Bolton, Moskova ziyaretinin sonunda, Rusya’ya uygulanan yatırımların ve Rusya’nın G7 olarak bilinen “dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkeler grubundan” çıkarılmasının yanı sıra ABD başkanlık seçimlerine “Rus müdahalesi” konusunun da görüşme ekseninde olacağını vurguladı. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı, Putin ile görüşmesi sırasında da ele alından büyük ve orta ölçekli füze ve silah kontrolü anlaşmasının, zirvede üzerinde durulacak konular arasında olduğunu belirtti. Söz konusu mevzu hakkında taraflar arasında anlaşmazlık yaşanırken, konunun Washington ve Moskova arasındaki ikili ilişkilerle sınırlı olmadığı, Avrupa Birliği (AB) ve NATO ile kurulan ilişkilerin de ötesine uzandığı belirtildi.
ABD’nin Rusya yaptırımları hususundaki tavrında değişiklik olmadığını söyleyen John Bolton, Rus diplomatların ABD’deki mülkiyetlerine el koyulmasının yasa dışı olmadığını vurguladı. Bolton, Trump’ın “Rusya’nın Kırım’ı ilhakını” tanıyıp tanımayacağına dair bir soruya da “Bu bizim pozisyonumuz değil” şeklinde yanıt verdi.
Öte yandan Bolton, “belirli bir sonuç beklenmediğini, çünkü iki ülke liderleri arasında uzun bir süredir resmi bir görüşme yapılmadığını” söyledi. Ancak Rusya’nın ilişkileri normalleştirmek için bir yol haritasına ulaşabilme düşüncesiyle tutarlı olarak, “belirli anlaşmaların imzalanabileceğini” belirtti.
Bu bağlamda bir Rus yetkili, dün yaptığı açıklamada, zirvenin ilişkilerde görülen bozulmayı iyileştirebileceği hakkında birçok spekülasyonun oluştuğunu söyledi. Bu bağlamda Rusya’daki medya organları dün, Avrupa ve NATO’nun yaklaşmakta olan zirveye dair tepkisine dikkati çekerken, Batı medyası da “Rus-Amerikan yakınlaşması eğer gerçekleşirse, bu durum AB ülkeleri ve Batı ittifakı için ‘felaket’ olacaktır” ifadelerine yer verdi.
Vladimir Putin ve Donald Trump arasındaki görüşmenin, Moskova’nın Rusya’nın batısındaki tatbikatlarından vazgeçmesi karşılığında, Washington’un “NATO’nun doğu NATO sınırlarındaki askeri tatbikatlarına” katılımını durdurmasına yol açabileceği belirtilmekte. Batı kaynakları, Rusya’nın bu durumdaki saldırı yeteneklerinin değişmeyeceğini ifade ederken, “Rus tehdidi”nin devamlılığından söz eden Polonya ve Baltık devletlerinin bu gelişmeden memnun kalmayacağını vurguladı.
Diğer taraftan iki lider arasındaki müzakereler, Rusya’ya yönelik yaptırımların hafifletilmesine olanak sağlarsa Avrupa, Rusya ve Batı arasını bozan Ukrayna krizi konusunda ‘taraflara tatmin edici bir çözüm sunulmadan’ ekonomik kısıtlamaları kaldırmak zorunda kalacak. Bu çerçevede Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov yaptığı açıklamada, Moskova’nın, “Washington’un yeni füze sistemlerinin üretimine hazırlanmasının, orta ve kısa menzilli füzelerden silahsızlandırılma anlaşmasının ihlaline dönüşebileceği yönündeki endişeleri”ne atıfta bulundu. Ryabkov zirvede bu gibi tartışmalı meseleleri saracak olan karmaşaların da altını çizdi.
Ryabkov, dün parlamentoda yaptığı konuşma sırasında, orta ve kısa menzilli füzelerden silahsızlanma anlaşmasının ihlallerini içeren provokatif programlar da dahil olmak üzere ABD’nin “düzmece Rus ihlalleri” bahanesiyle askeri programlar uygulamaya başladığını belirtti. Yetkili, Washington’un bu anlaşma kapsamında izin verilen uçuş aralığının ötesine geçen silahların üretimine dair bir program başlatmak için fon tahsis ettiğini vurguladı. Rus diplomat, Washington’u “bu füze sistemlerini Avrupa’ya konuşlandırmaya hazırlık amacıyla” alt yapının yeniden inşasına başladığını söyledi.
Sergey Ryabkov ayrıca, ABD füze sistemlerinin Japonya’ya konuşlandırılmasının Asya- Pasifik bölgesindeki orta ve kısa menzilli füze silahsızlanma anlaşmasını ihlal edeceğini de kaydetti.
Ryabkov, Rusların, “ilişkileri normalleştirme sürecine dair karmaşık meselelerin yansımaları” hususunda bazı endişeler taşıdığına dikkati çekti. Diğer taraftan Rus yetkililer, Suriye konusundaki anlaşmazlıklara değinmezken Rusya medya kaynakları da Suriye krizinin ortak bakış açısı yakalamak için en kolay unsurlardan biri olduğunu söyledi. Aktarılana göre İran’ın bölgesel politikalarıyla başa çıkacak bir mekanizma oluşturulması konusu, yaklaşan zirvenin karşı karşıya olduğu en karmaşık konular arasında yer alıyor.