Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Salah Şalavi: Şiddet sadece Müslümanlar’a özgü bir durum değil | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Belçika’daki Müslümanlar’ın ‘Yürütme Heyeti’ Başkanı Salah Şalavi, “Ülkedeki Müslümanlar’ın durumlarıyla ilgilenen heyetimiz birçok problemle karşı karşıya kalıyor. Bu problemlerin kaynağı sadece siyasi partiler veya siyasi faaliyetler değil; Müslüman toplulukların kendi içinden de meydana gelebiliyor” dedi.

Şalavi, “Heyetin tanınması, geçen yılın mayıs ayında Brüksel patlaması sonrası yaşanan gelişmeler ve hükümet yönetimine terör örgütleriyle mücadelede oynadığımız aktif rol sayesinde oldu diyebilirim” açıklamalarında bulundu.

Şarku’l-Avsat’a konuşan Şalavi, “Geçen yılın mayıs ayında yaşanan terör saldırısı ilk girişimimiz ‘’Dinler Arası Toplumsal Diyalog’ projesini hayata geçirmek olmuştu. Aynı zamanda Federal Hükümet Yönetimi, çeşitli dinlerin mensupları ve laik çevrelerle ‘Diyanet ve Laik Federasyon Meclisi’ kurma yönünde uzlaşıya vardık. Bundan gaye ise, bir yönden diyaloğun devam etmesi ve aşırıcılarla mücadele iken, diğer yönden ümmetin dini birliğini sağlamak, dini müsteşarları ve İslami gruplara üye eğitimcileri bir çatı altında toplamaktır. Bu bağlamda birtakım üniversiteler ve eğitim bakanlığı ile ortak projeler yürütüyoruz. Projelerimizin başlıca hedefi, aşırı fikirlere sahip kişilerin hapisten çıktıktan sonra topluma uyum sağlamasıyla elden kayıp gitmelerini engellemek olduğunu’’ ifade etti.

Belçikalı İçişleri Bakanı Jan Jambon, Hükümet ve Müslüman toplumları arasında terörle mücadelede daha çok iş birliği yapma çağrısında bulunması üzerine Şalavi, “Biz de bu doğrultuda çalışıyoruz. Şunu da belirtmek isterim ki şiddet sadece Müslümanlar’a özgü bir durum değil; bilakis bütün toplumlarda rastlanan bir olgudur. Şiddetin dini, rengi, kültürü olmaz. Burada aşırı sağcı partilerden bazılarının, aşırı dinci, bazılarının da aşırı ırkçı olduğunu görüyoruz. Fakat tüm bunlara rağmen her hâlükârda terörle mücadelede yönetimle beraber biz de elimizi taşın altına koyuyor ve sorumluluk üstleniyoruz. Ancak diğer bazı grupların da sorumluluklarının bilincinde olması gerekir. Eğer biz ülkemizde terör eylemlerini yapanları takip etseydik, bu kişilerin mescide gitmediklerini ve dindar da olmadıklarını, suç, hırsızlık ve uyuşturucu bataklığında yaşadıklarını görürdük. Buradan da anlıyoruz ki bu aşırılığın altında toplumun yüzleşmesi gereken çok boyutlu sebepler yatmaktadır. Bu sorunların çözümü için siyasi ve dini grupların aynı şekilde sorumluluk üstlenmeleri gerekir” dedi.

Açıklamanızda biraz şikayetçi bir ton hissettiğim için soruyorum: Heyetiniz Müslümanların sorunlarıyla uğraşırken karşı karşıya kaldığı problemler oluyor mu?

“Zorlukların ve problemlerin varlığı ilerlemenin olduğunu gösterir. Toplumun karşı karşıya kaldığı sorunlarla mücadele etmede son derece gayretliyiz. En önemlisi ise bu sorunları aşmak ve bunları projelerimizin hayata geçmesi için bir tetikleyici güç olarak görmek olacaktır.’’

Sorunların çeşidi hakkında konuşmak gerekirse, yönetimin veya diğer grupların bunda payı var mı?

“Mesela Belçika’da inşasına çalıştığımız ‘ılımlı İslam’ projesini tasvip etmeyen bazı çevrelerin direnişiyle karşı karşıyayız. Aynı şekilde sosyal medyaya baktığınızda yaptığımız işlere muhalefet edip parazit yapmaya çalışanları görürsünüz. Açıkçası bunların bizim için bir önemi yok” diyen Şalavi sözlerine şöyle devam etti, “Önümüzdeki en büyük problem belki de siyasetçiler diyebilirim. Örneğin Hollanda’da bulunan Flaman bölgesindeki camilerin meşruiyeti hala muğlak. Hükümet yönetimi bazı camileri kabullenme projelerini, yazışmalarımıza, onlarla yaptığımız toplantılara rağmen durdurdu. İkna edici bir cevap da alamadık. Fakat bunlara rağmen biz çalışmalarımıza devam edecek ve ümitsizliğe kapılmayacağız. Aynı şekilde bir de İslam dinine göre kurban kesme meselesi var. Bu konuda alınan kararlar toplumsal yaşantı çerçevesinde realiteyle uyuşmuyor. Bazı siyasetçiler de bu realiteyi istismar ediyor. İslam’dan korkan bu kanunlar hala yürürlükte. Örneğin Fransa’da bulunan Valon Hükümeti kurban kesiminde hayvanları uyuşturma (bayıltma) uygulamasını kanunlaştırdı. Aynı şekilde bu kanunun bölgedeki diğer ülkelere de örneklik edebileceğini düşünüyoruz. Fakat bu sert tutumu hafifletmek için görüşmelerimiz devam ediyor.”

Heyetiniz bazı çevrelerden gelen eleştirilerin ardından doğru bir portre çizmek için neler yaptı?

“Bu konuda diyebilirim ki heyetimiz, gençleri bilinçlendirme, aşırılıktan uzak tutma gibi konularda kendisinden beklenilenin çok çok üstünde bir gayret sarf etti. Aynı zamanda tüm bunları ülkemizde geçen sene meydana gelen terör olaylarının ardından çok kısa bir sürede gerçekleştirdi.”

Heyetinizin yürüttüğü faaliyetlerden birkaçını örnek verebilir misiniz?

“Öncelikle duruşumuz hakkında net olarak belirtmeliyim ki, biz Belçika halkının yanındayız. Toplumun her kesimine olan çağrımız ise, her bir ferdin aşırılığa karşı tavır takınması gerektiğidir. Bu doğrultuda meydanlarda etkinlikler yaptık. Bu etkinlikler çerçevesinde ümmeti radikalcilik, aşırılık ve bunlarla mücadele konusunda bilinçlendirme faaliyetleri yürüttük. Aynı şekilde projelerimiz arasında, hapishanelerde aşırı söylemlere karşı dini danışman bulundurma yer almaktadır.’’

Sözlerine devam eden Şalavi, Geçen sene 32 ölü ve 300 yaralının olduğu Brüksel patlamasından bu yana dek heyetin faaliyetlerine dair, “Belçika’nın dört bir yanındaki üniversitelerle, derslerde okutulan İslam maddesi ile ilgili bazı düzeltmeler için üniversite çevreleri ve ünlü profesörlerle ortak çalışmalar yürüttük. Çeşitli dinlerin mensuplarıyla, farklı siyasi gruplarla kurduğumuz temaslarda, İslamiyet’in artı bir değer olduğu konusunda gönüllerin ferah olması için çalıştık. Bildiğiniz gibi Batı Toplumları medeniyetinin oluşumunda İslamiyet’in rolü yadsınamaz. Bugün bu görevi yeniden yerine getirmesi için kendisine alan açılması yeterli olacaktır. Fakat Müslümanların bu konudaki rollerini idrak etmeleri ve kaynaklarını yaşadıkları toplumun ışığında tekrar gözden geçirmeleri gerekir” dedi.