Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Saldırıdan sonra ne olacak? | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

ABD, İngiltere ve Fransa’nın iki gün önce yaptığı füze saldırısından sonra Suriye rejimi ve Rusya hükümetinin, saldırıyı gerçekleştiren ülkelerin geri adım atmaları ve yeni bir siyasi sürece girilmemesi halinde çözüm önerisi olarak İranlı milisleri Suriye’den çıkarmayı teklif ettiği yönünde bir söylenti yayıldı. Eğer böyle bir şeyin masada olduğunu farz edersek bu teklif kabul edilir mi?

Bu teklifin gerçekleşmesi ABD, İngiltere ve Fransa’nın gerçekleştirdiği sınırlı saldırıdan kesinlikle daha önemlidir. Ancak sorun şu ki saldırıyı gerçekleştiren üçlü hatta pazarlığa alıştı. Ruslar da Şam’ın ve Tahran’ın iddialarına destek vererek inanılırlıklarını kaybettiler. Duma’ya gerçekleştirilen kimyasal silah saldırısında yine eski hikâyeleri tekrar ederek bu saldırıyı muhaliflerin kendilerine gerçekleştirdiği, BM’nin alanda araştırma yapması gerektiğini söylediler. Hedefleri bununla vakit kazanarak krizi bitirmekti aslında.

Güvenilirlik olmadan şer odakları ile çözümler ve siyasi projeler konusuna girilemez. Daha doğru bir ifade ile bunlar uyuşturucudan ibarettir. Rusya 2013 Eylül’de kimyasal silah stoklarının BM müfettişlerine teslim edilmesini önerdiğinde Suriye rejimi kendisine askeri yaptırımlar uygulanmasından kurtulmuştu. Öyle ki Rusya’nın bahsettiği tüm kimyasal silah stokları alınırken Rusya, bütün kimyasal silah rezervinin bundan ibaret olduğunu iddia etmişti. Ancak şu an anlaşıldı ki daha fazla kimyasal silah stokları var.

Sahtekârlıktan daha tehlikeli olan konu ise rejimin işlerin sonucu düşünmeden en tehlikeli işleri yapmaya hazır olması. Rejimin şahsiyeti ve önceden dünyanın değişeceğini sandığı özellikleri bu. Bu şahsiyet iç savaşla birlikte ortaya çıktı. Şam’da ve Tahran’da soykırım ve intikam aklının hüküm sürdüğü açık. Aksi takdirde kendilerinin Duma’da sivillere karşı klor ve sarin gazı kullanmak zorunda bırakacak bahaneler ortaya atmazlardı. Devrim Muhafızları generallerinin bu savaştaki rolü büyük. Son 3 senede Suriye’deki çatışmaların birçoğunu onlar yönetti. Kendilerinden daha meşhur olan vahşilikleri var. Vahşilikleri meşhur oldu çünkü milisleri ile birlikte korkunç intikam eylemleri gerçekleştirdiler.

Önümüzdeki günler hakkında konuşalım. Kimyasal silah kullanımına karşı verilen askeri cevap oldu ve bitti. Ne rejimi ne de askerlerini zayıflattı. ABD Başkanı Donald Trump, bu saldırı ile mesaj göndermek istedi. Dediğini yaptı ve mesaj ulaştı. Bundan sonra ne olacak? Biz karmaşık iki olay ile karşı karşıyayız. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar henüz başlamamış bir savaştır. Bunun yanında barışçıl veya başka bir yolla, rejimle anlaşma yaparak veya askeri manda oluşturularak Suriye’deki iç savaşın bitirilmesi isteniyor. ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki projesi gibi. Oradan gözlemliyor, ihtiyaç olduğunda DEAŞ ile savaş için askerlerini oradan sevk ediyor. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar kesinlikle Tahran’daki rejimi zayıflatıyor. Bu yaptırımlar Suriye’deki savaşın çözümü için daha uygun bir iklim oluşturuyor. İran’ın Irak ve Lübnan’daki elini zayıflatıyor.

Söz konusu yaptırımlar olmasa Tahran, bölgedeki karışıklık ve kargaşaları kaşıyacak. Suriye, kendisini orada yenilmez olduğunu düşünen Velayet-i Fakih rejiminin yumuşak karnı olabilir. Aşırı güvenin alametlerinden biri de Suriye’yi Kürtler ve İsrail ile yüzleşme devleti haline getirdi. İran buradan Lübnan’ın ve Irak’ın güvenliğini tehdit ediyor. İran projesine göre Suriye, hepsi İran’a tabi olan milisler devletine dönüşecek. Devrim Muhafızları da burayı etraftaki bölgelere yapılan operasyonların başlatıldığı bir üs gibi kullanacak.

Şam’daki rejimin devrim muhafızlarını ve milislerini Suriye’den çıkarabilmesi mümkün mü? Gerçekten çok zor. Kaos, Suriye’yi, bölgedeki meselelerde ve çatışmaların çıkarılması ve bitirilmesinde taraf olmak için birçok sebep arayan İran ve Rusya’nın tamamen işine gelen bir ülke haline getiriyor.