Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Savaşı ‘Sada’ kentine yönlendirmek | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Sada, Suudi Arabistan Krallığı’nın güneyinde bulunan Yemen şehirlerinden birisidir. Sada kenti, İran’a bağlı Husilerin ve ‘Ensarullah’ milislerinin yurdudur. İran’ın Husi ve Ensarullah milisleri aracılığıyla kraliyetin güney sınırında bulunmak istediğini söylersek abartmış olmayız. Böyle bir şey gerçekleşirse sadece Suudi Arabistan için değil, aynı zamanda Sana’ya hükmedenler için de önemli bir tehlike oluşacaktır. İran’ın müttefikleri Husiler, Ali Abdullah Salih’in başkanlığı zamanında hükümet güçlerine karşı beş savaşa girdiler. 2009 yılında Suudi Arabistan’a saldırdılar. Husiler, başkent Sana şehrine girip Eylül 2014’te yönetimi işgal ettikleri zaman, Birleşmiş Milletler’in (BM) gözetiminde yapılan Yemen ittifakını bozdular.

Suudi Arabistan’ın Yemen’de iki amacı var. Birincisi; komşu Yemen devletinin meşruiyetini sabitlemektir. Yemen’in güvenliği ve istikrarı önemli bir meseledir. Suudi Arabistan’ın ikinci amacı ise, sınırlarını ve topraklarını teröre ve kaçakçılığa karşı korumaktır. Suudi Arabistan, Husilere, İranlıların Suudi Arabistan’ı kuşatmak için içine saklandıkları Truva atı olarak bakıyor. Şu an Husiler, Suudi Arabistan sınırında devamlı bir şekilde saldırı operasyonları düzenleyerek şehirleri bombalıyorlar. Şayet Suudi Arabistan’ın yüksek savunma gücü olmasaydı; Cidde, Mekke ve Taif gibi büyük şehirlerde ve güney şehirlerde önemli zararlara ve büyük dehşete neden olacaklardı.

Yemen’in üçte ikisinden fazlası kurtarılıp Suudi Arabistan’ın yönettiği koalisyon çatısı altında meşru güçlere bağlanmasıyla birlikte, Riyad birtakım seçeneklere sahip oldu. Bu seçeneklerden birincisi; Salih, Husi birlikleri ve el Kaide gibi düşman güçleriyle Yemen’in her tarafında çatışmaya ve savaşmaya devam etmektir. Söz konusu seçeneklerden ikincisi; şu ana kadar yapılanlarla yetinip meşru hükümeti askeri bakımdan destekleyerek, hâkim olduğu bölgelerde nüfuzunu sağlamlaştırmaktır. Üçüncü seçenek ise; kendi topraklarını korumaya yoğunlaşmak ve sınırının güneyinde Sada ilini de kapsayacak şekilde bir tampon bölge oluşturmaktır.

Ben, birinci seçeneğin yani kapsamlı bir savaşın uzayabileceğini düşünüyorum. Artık Aden’de meşru bir hükümetin bulunması gerekli değildir. Ayrıca Sana şehrinin de devletin geri kalan bölgelerinde herhangi bir etkisi bulunmuyor. Savaştan tamamen vazgeçmek olan ikinci seçenek ise, fiili olarak mümkün değildir. Çünkü İran ve el-Kaide gibi güçlerin daha fazla aktif olması sonucu meşru hükümet zayıflayabilir. Yemen’in kuzeyini temizleyip tampon bir bölge oluşturma seçeneği ise, Husileri doğduğu yerde vurmak için bütün güçleri birleştirecektir. Eğer bu plan başarılı olursa, söz konusu planın sonuçları Suudi Arabistan’a ve Yemen’e olumlu bir şekilde yansıyacaktır. Çünkü krizin kaynağı çoğunlukla Husilerdir.
Yemen’deki bu çürük dişi sökerek, Yemen’in kuzeyi istikrara kavuşacak ve Suudi Arabistan’ı koruyacaktır. Bütün bunlardan sonra Sana şehrine doğru gidilebilir.

Husiler, kısmen küçük bir Yemen oluşumu olup Yemen halkının yüzde 3’ünü geçmez. Siyasi, askeri ve düşünce faaliyetleri sonucu Husilere bağlı olanların sayısı, bu oranın iki katına çıkmış olabilir. Husilerin gücü ve konuşlandıkları yerlerle ilgili sağlam bilgilere sahip değilim. Fakat biz, küçük ve radikal silahlı bir grubun fikri ve siyasi bakımdan İran’a bağlı olduğunu biliyoruz. Kendisine çok benzeyen el-Kaide örgütüyle kıyasladığımızda Husi cemaatinin tehlikesini o zaman anlayabiliriz. Husi yanlılarının sayısının az olması, bu grubun tehlikesini azaltmıyor. Savaş ilkesi olarak Husi örgütünün ideolojisi kendilerinin yorumladıkları şekliyle cihat kavramına dayanıyor. Dolayısıyla söz konusu örgüt, kuşatma altına alınmaksızın kronik problem ve tehlike devam edecektir.

Suudi Arabistan’ın daima müttefiği ve bu bölgenin istikrar kaynağı olan kuzeydeki Yemen kabileleriyle işbirliği yapılabilir. Bu şekilde Sada kentindeki Husiler bertaraf edilebilir. Çünkü Sada şehri, Husilerin kabile ve askeri yönetim karargâhıdır. Sada şehrindeki Husilerin hezimete uğratılmasıyla birlikte, diğer çekişme bölgelerindeki Husi milisleri de yok edilecektir. Husiler, Sada savaşı sonucu, Sana şehrinden çekildikleri zaman geri kalan grupların barışçıl bir çözüm çerçevesinde şehirde kimin kalacağı konusunda anlaşmaları kolay olacaktır.

Bugün görüldüğü gibi durum, savaşın başladığından beri Salih ve Husilerin aleyhine olmuştur. Kendi devletlerini kurmada başarısız oldular. Meşruiyetin sürgünden dönüşünü engellemede başarısız oldular. Buna rağmen ordu değil de milis olduklarından dolayı çatışma ve çekişmeye devam edebileceklerini inkâr etmiyoruz. Husilerin gücü kendi yurtlarında yok edilirse, isyan ateşi işte o zaman tamamen sönebilir.