Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Semir Caca: Siyasi ağırlığımız kadar hükümette temsil edilmek istiyoruz | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Lübnan Güçleri Partisi Lideri Semir Caca, Şarku’l Avsat gazetesine verdiği röportajda, Lübnan ve bölge siyasetinden, Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve damadı Cibran Basil ile olan ilişkilerine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Caca, Lübnan’da son çıkarılan vatandaşlık kararnamesinin Mişel Avn’ın cumhurbaşkanlığına zarar verdiğini ancak bu kararnamenin sorumluluğun sadece Avn’a ait olmadığını söyledi.

Semir Caca, “Mişel Avn ile iyi ilişkilerimiz var. Damadı Cibran Basil ile olan sorunlarımız ise ‘ortaklık’ kavramına yüklediğimiz farklı anlamlardan kaynaklanıyor” dedi.

Hizbullah’ın bölgede yaşanacak yeni savaşları uzak ihtimal görse bile böyle bir savaşın olması halinde İran lehine savaşmaması gerektiğini dile getiren Caca, böyle bir savaşın Lübnan’a “yıkım” getireceğini ifade etti.

Lübnan Güçleri Partisi’nin yeni kurulacak hükümette ülkeyi ilgilendiren stratejik kararların devlet dışındaki güçlerce verilmesini kabul etmeyeceğini belirterek, Bakanlar Kurulu bildirgesindeki ‘Hizbullah’ın silahı’ hakkındaki bölümlere dikkat çekti.

Caca ile gerçekleştirdiğimiz röportajın tam metni;

-Seçimlerdeki performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Seçimlere Ketaib Partisi ile ortak girdiğimiz üç bölge dışında Lübnan’ın tamamında tek başımıza girdik. Çalışmalarımızı açık bir siyasi program çerçevesinde gerçekleştirerek, sadece seçimlerde geçerli olan siyasi anlamdan yoksun ittifaklara girmedik. Bunun gibi birçok ilke seçim sürecimizi yönlendiren ve iyi bir performansa getiren ilkelerimizdi.

-Bu seçimleri yeni bir başlangıç olarak kabul ediyor musunuz? Elinize güç geçirdiğiniz bir ortamda önümüzdeki aşamada nasıl bir tavır takınacaksınız?

İnsanların bize duyduğu güvenle ve bu güvenden hareketle tavrımızı belirleyeceğiz. Eğer 8 vekiliniz varsa 8 vekile göre hareket edersiniz. 15 vekiliniz varsa 15 vekile göre hareket edersiniz. Siyaset matematik değildir dolayısıyla siyasi hesaplar ticari hesaplardan farklılık gösterir. Büyük bir sorumlulukla hareket edeceğiz.

-Baalbek-Hermel bölgesinde bir Maruni sandalyesi kazandınız. Ancak sonuçlar genellikle beklenenin altındaydı.

Müstakbel Partisi de bir sandalye kazandı. Ama daha fazlasını kazanabilirdi. Sana çok iyi bildiğim bir durum hakkında konuşayım mı?

-Seçimlerin sizin açınızdan ortaya koyduğu şey büyük bir olduğunuz ve hükümette yer alacağınızdı. Yeni kurulacak hükümetten talebiniz nedir?

Talebimiz toplumsal, siyasi ve milletvekili oranımız kadar hükümette temsil edilmektir. Seçimler ülkede iki büyük Hristiyan güç olduğunu ıspat etti. Hükümetteki Hristiyan temsiliyetinin nasıl olacağını Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile konuşup kararlaştırmalıyız.

“Bakan Basil ile yaşadığımız sorunları, çözme gayretindeyiz”

-Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile ilişkileriniz iyi. Ancak Avn’ın damadı ve aynı zamanda Dışişleri Bakanı olan Cibran Basil ile aranız iyi sayılmaz. Bu duruma nasıl yaklaşacaksınız?

Cibran Basil ile günlük parti ilişkilerimiz var. Kendisiyle bazı sorunlar yaşıyoruz bu sorunları burada özetlemeye çalışacağım. Ancak bütün bu sorunlara rağmen karşılıklı anlayışı sağlamaya çalışıyoruz çünkü bu herkes için en hayırlısıdır. Bazılarının iddia ettiği gibi Basil ile olan kavgamız esnaf kavgası değildir. Esas sorunumuz şu, Sayın Basil’in ‘ortaklık’ kavramı, o ne yaparsa onu desteklememiz. Bizim açımızdan ise ortaklık, bizim ya da ortağımızın yapmak istediğimiz şeyin gerçekleşmesi için birlikte çalışmaktır. Ancak Sayın Basil, dönemi kendisinin temsil ettiğini ve bizim de ne yaparsa yapsın onu desteklememiz gerektiğini düşünüyor. Aramızdaki sorunun ana noktası burası.

-Bu atmosferde Cumhurbaşkanı ve Cibran Basil’i ayrı düşünmek mantıklı mı?

Cumhurbaşkanlığı makamını her zaman ayrı tutuyoruz. Basil, son gün gidip Cumhurbaşkanının yanında oturabilir; bu, onları bağlayan bir şeydir. Ancak biz, Cumhurbaşkanlığı makamının her gün tartışma konusu yapılacak bir makam olmadığını düşünüyoruz. Bakan ile konuşup Cumhurbaşkanı ile konuşamayacağımız konular var.

“Hükümet ile görüşmeler henüz başlamadı”

-Hükümetle ilgili görüşmeler başladı mı?

Henüz değil.

-Hükümetin hızlı bir şekilde kurulabileceğini düşünüyor musunuz?

Hükümetin kurulmasının önünde engeller görmüyorum. Partimizin hükümette bulunmaması gerektiğini savunan sesler vardı ancak bu sefer bu seslerin çok kısık olduğunu söylemek lazım.

-Sizi hükümet dışına itmek isteyenler var mı?

Bizi hükümet dışına itmek isteyen taraflar var ancak bunu yapmaya güçleri yok. Bu yüzden bizim etkisiz bir şekilde var olmamızı istiyorlar.

-Hükümetin kurulmasının önünde dış engeller var mı?

Açıkçası böyle bir durum görmüyorum. ABD’nin Hizbullah’a yönelik yaptırımları yeni değil. Amerikalılar, Hizbullah’ın bir siyasi bir de askeri kanadı olmasını kabul etmiyorlar; bu yüzden de 10 yıldır örgüte yaptırım uyguluyorlar. Ancak Hizbullah’ın da içinde olduğu hükümetler korunuyor ve onlar da Hizbullahçı bakanlarla resmi işlerini yürüyorlar.

“Hizbullah, meclisi kontrol altına aldı diyemeyiz”

-Seçimlerin en büyük kazananının Hizbullah olduğuna dair genel bir kanaat var. Hizbullah’ın parlamentodaki en büyük güç haline gelmesinin nasıl sonuçları olur?

Ben bu şekilde düşünmüyorum. Hizbullah’ın içinde bulunduğu 8 Mart koalisyonunun 46, Lübnan Güçleri, el-Müstakbel, Sosyalist İlerlemeci Parti ve Ketaib Partisi’nin içinde bulunduğu koalisyon ise 47 sandalyeye sahip. Ortada kalan Cumhurbaşkanı Avn’ın 28 sandalyesi ve 7 bağımsız sandalyenin, nereye geçeceği önemli ancak Hizbullah meclisi kontrol altına aldı diyemeyiz.

-Canbolat hala 14 Mart’ta mı?

Velid Canbolat’ın son iki yıldaki tasarruflarını ve girdiği seçim ittifaklarını gördünüz. Stratejik olarak Canbolat çok fazla değişmedi.

-Seçim sonrası Lübnan’ın görüntüsü nasıl olacak?

Eskiden olduğu gibi.

-Lübnan’a yönelik bütün bölgesel ve uluslararası baskılara rağmen mi?

Değişen bir şey görmüyorum. Ancak değiştirmemiz gereken şeyler var. Devleti
idare şeklimiz gibi.

-Önümüzdeki dönemde Lübnan’ı nasıl tehlikelerin beklediğini saymaya kalkışırsak nasıl özetleyebiliriz?

En büyük engelimiz hükümetin gerçekten yeni bir hükümet olması ve devlet yönetiminde yeni bir idare biçimi geliştirmesidir. Sadece bu engeli aşmamız Lübnan’ı kurtarmaya yeter. Bu kez ülkeyi ilgilendiren stratejik kararları verecek olan tarafın devlet olduğu konusunda açık ve net bir şekilde anlaşmalıyız. Hiç kimsenin ülkemizi bilinmeze sürükleyecek münferit kararlar almaması gerekir.

-Bölgedeki durumu nasıl görüyorsunuz?

Gördüğüm tek şey aslında olmayacağını düşündüğüm şeydir. O da İsrail-İran, ABD-İran çatışması ve bu çatışmada Hizbullah’ın İran’ın yanında duracak olması. Ben bu çatışmanın gerçekleşeceğini sanmıyorum ama böyle bir çatışmada Hizbullah çok düşünecektir çünkü kolay bir durum değil. Bizim ise ülkenin çıkarları için açık bir tavrımız olmalı. Hiç kimse belirsizliğe girmemeli çünkü vakit belirsizlik vakti değil. Bu durumda, Lübnan’a yönelik açık bir saldırı olması hariç Lübnan’ın bölgedeki ateşe sokulmasını asla kabul etmeyeceğiz. Lübnan’a bir saldırı olması halinde ise bunun kararını birlikte vereceğiz.

“Neden vatandaşlık verme yoluna gidiyoruz?”

-Vatandaşlık kararnamesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle kararnameyi Cumhurbaşkanı imzalamış olmasına rağmen yine de Baabda Sarayı’nı, bu oyunun dışında tutmak istediğimi söylemek istiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın kararnamedeki bütün isimleri tek tek incelediğini düşünmüyorum. Lübnan, vatandaşlığı revaçta olan bir Kanada ya da Avusturya değildir. Geleneksel olarak vatandaşlık verme meselesi yeni dönemlerle yapılan bir şeydir.

Vatandaşlık kanunundaki temel sıkıntı, hiç kimsenin bu kanun hakkında bir şey bilmiyor olmasıdır. Bu bilinmezlik, kanun hakkında soru işaretlerine sebep olacaktır. İkincisi, biz dönemin başındayız, sonunda değiliz. Neden vatandaşlık verme yoluna gidiyoruz?