ABD ve Kuzey Koreli heyetler dün, ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’u bir araya getiren tarihi zirvenin hazırlıkları için son rötuşları gerçekleştirdi.
Zirve öncesi iki ülke arasındaki yakınlaşma göze çarptı. Beyaz Saray da beklenen ilerlemenin tahmin edilenden daha hızlı olduğunun altını çizdi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Pyongyang’a ‘benzersiz’ güvenlik teminatları sunarken Kuzey Kore basını, zirveyi ‘yeni bir çağın başlangıcı’ olarak nitelendirdi.
Trump, Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong ile düzenlenen öğle yemeğinde şu ifadeleri dile getirdi: “İnanıyorum ki her şey çok güzel bir biçimde sonuçlanacak.” ABD Başkanı, Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae-in ve Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile telefonda görüştü. Dün attığı şu tweet ile de zirvenin başarısına ve coşkusuna olan inancını ortaya koydu: “Singapur’da olduğum için mutluyum. Bu iklimde coşku var.” Bu olumlu atmosferde Trump, Singapur Dışişleri Bakanı’nın kendisine sunduğu pasta ile doğum gününü erkenden kutladı.
Zirvenin yarın sabah Singapur’daki lüks La Capella otelinde gerçekleşmesi kararlaştırıldı. Trump, Kim ile sadece çevirmenlerin yer alacağı bir saatlik ikili bir görüşme gerçekleştirecek. Daha sonra iki tarafın yetkililerinin de katılımıyla bir saatlik bir görüşme daha yapılacak. İkinci görüşmede Amerika tarafından Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, Büyükelçi Song, Ulusal Güvenlik Konseyi Asya Temsilcisi Matthew Pottinger yer alacak. Bolton daha önce Libya’nın nükleer silahsızlanmasını Kuzey Kore’ninkiyle karşılaştırdığı açıklamaları ile Kore’nin tepkisini çekmişti. Trump ile Kim’in birbirlerine karşılıklı suçlamalarda bulunduğu birkaç ay öncesinde böyle bir zirvenin gerçekleşebileceği hayal dahi edilemezdi.
İki ismin buluşmasından bir gün önce Trump’ın ekibi, müzakerelere dair cesur bir resim paylaşırken Kuzey Kore tarafı bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmadı. Dün akşam yaptığı bir açıklamada Beyaz Saray, ‘ABD ve Kuzey Kore arasındaki görüşmelerin öngörülenden daha seri bir şekilde gerçekleştiğini’ duyurdu. Amerika Başkanlık Ofisi, Trump’ın bir basın toplantısı gerçekleştirip günün akşamında Singapur’dan ayrılacağını belirtti. Trump belirlenen tarihten bir gün önce Singapur’dan ayrılmış olacak. Böylece Kuzey Kore Lideri ile tarihi görüşmelerin ikinci bir günü olmayacak gibi duruyor.
Kim ile Pyonyang’ta iki defa bir araya gelen Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Amerikan Başkanı ile Kuzey Kore Lideri arasında ilk kez gerçekleşecek bu görüşmenin başarı şansı konusunda ‘gerçekten iyimser’ olduklarını ifade etti. Dün yaptığı basın açıklamasında Pompeo, fazla detaya girmeden ABD’nin, ‘tam anlamıyla doğrulanabilir ve geri dönüşü olmayan’ nükleer silahsızlanması karşılığında Pyongyang’a şimdiye kadar ileri sürülen ‘benzersiz ve değişik güvenlik teminatlarını’ sunmaya hazır olduğunu belirtti.
Uluslararası planda gerçekleşen bu zirve, yurtdışına olan ziyaretleri bir elin parmaklarını geçmeyen ve oldukça kapalı bir sistemin lideri için ABD tarafından büyük bir ayrıcalık olarak değerlendiriliyor. Washington’daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacı olan Boris Toucas, AFP’ye şu açıklamada bulundu: “Kuzey Kore 25 yıldır, görev başında olan herhangi bir Amerikan başkanı ile görüşmeye uğraşıyor.”
Pyongyang’ın kendisini senelerce BM Güvenlik Konseyi’nin dayattığı uluslararası yaptırımlar ve krizler ile karşı karşıya getiren nükleer hırsının tartışmaların odak noktasında yer alması bekleniyor. Öte taraftan Moon Jae-in, aşırı beklentilere kapılmama çağrısı yapmakla birlikte bugünkü görüşmenin başarılı geçeceğine dair inancını dile getirdi ve ekledi: “Taraflar arasında diyalog hızlı başlamış olsa da uzun vadede yürütülmesi muhtemeldir. Masaya yatırılan sorunların çözümü, 1-2 sene belki daha da fazla sürebilir.”
Kuzey Kore’nin resmi haber ajansı, Pyongyang Lideri’nin ziyaretlerine dair yayımladığı bir raporda ufukta ‘yeni bir çağın’ belirdiğinden bahsetti ve zirvenin gündeminde nükleer silahsızlanmanın yanı sıra ‘Kore yarımadasında kalıcı ve sürdürülebilir barışı sağlayacak bir mekanizmanın’ da ele alınacağına vurgu yaptı. Üst düzey bir Amerikalı yetkili bu sözleri ‘iyimserlik mesajı’ olarak değerlendirdi.
Bununla birlikte Amerika, senelerdir Kuzey Kore’nin uzlaşmaz tavrına odaklanıyor. 1994 ve ardından 2005 yılında anlaşmalar imzalandı ancak hiçbiri gerçek anlamda uygulamaya sokulmadı. Kuzey Kore 2006 yılından bu yana nükleer ve balistik deneylerine yoğunlaştı ve bunlar geçen yıl tehlikeli bir şekilde yükselişe geçti.
Trump, Kim ile olan buluşması boyunca övündüğü sezgisi ve müzakere becerisine güveniyor. Amerikan Yönetimi 12 Haziran’da imzalanacak tarihi anlaşma hakkında konuşurken benzeri görülmemiş bir sürecin başladığına işaret ederek beklentileri düşürdü.
Üzerinde çalışılan anlaşmanın şartları, önceden olduğu gibi: tecrit edilmiş rejime ekonomik destek ve güvenlik teminatı verme karşılığında aşamalı olarak nükleer silahlardan el çekme ve Kore savaşını (1950-53) resmi olarak bitiren bir barış sözleşmesi.
Gözlemciler nükleer programı konusunda Kuzey Kore ile müzakere etmenin zorluğuna dikkat çekiyor. ABD’nin nükleer Kuzey Kore’nin potansiyellerini tam olarak ortadan kaldırmayı ve nükleer deneylerini bitirmeyi hedeflediği bir zamanda Kuzey Kore rejimi, ‘nükleer silahsızlanmayı sadece Pyongyang’ın bu silahı geliştirmeyi durdurması ancak on yıllardır edinilen kazanımları koruması olarak görüyor. Gözlemciler, zirvenin sonucuna dair beklentilerini düşük tutuyor ve gerçekçi bir hedefin, tarafların öncelikle temel güvenin tesis edilmesi konusunda anlaşmaları olduğuna işaret ediyor. Uzmanlar, Pyongyang’ın Kuzey Kore’nin odak kimliği haline gelen nükleer teknolojisinden öyle kolay vazgeçeceğini düşünmüyor. Nitekim Kuzey Kore, Amerika’ya birkaç şart koşuyor ki bunların arasında Amerika’nın Güney Kore’deki askeri varlığını sonlandırması da bulunuyor.
Uluslararası Krizle Mücadele Grubu’nun üst düzey danışmanlarından olan Michael Koffering, “En büyük tehlike, bu zirvede siyasi bir anlaşmaya ve liderlerin güler yüzlü ve iyimser göründüğü ancak daha sonra detaylar tartışılırken her şeyin yerle bir olduğu bir görüşmeye varmaktır. Bunun için Kuzey Korelilerin gerçekçi adımlar atmak istediği ve ABD’nin de bu adımları denetleyip doğrulayabileceği bir konumda olacağı güvenli bir çevre oluşturma yolunda aşamalı olarak ilerleyen net bir sürece ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.
Koffering’e göre Kuzey Koreliler bu zirveden nükleer silahsızlanmayı kabul etmiş bir şekilde çıksa bile bu hiçbir şeyi garanti etmez. Zira Kuzey Kore rejimi, bunun sözünü daha önce de vermiş ancak sözünü tutmamıştı. Bundan dolayı Pyongyang’ın sözlerine olan bağlılığını denetleme tarzı, zirve ve ondan çıkacak anlaşmalar için gerçek anlamda bir sıkıntı doğuracak.
Georgetown Üniversitesi’nde profesör olan ve aynı zamanda Politik ve Stratejik Araştırmaları Merkezi CSIS’nin kıdemli danışmanı Victor Cha, zirvenin Kuzey Kore’nin Amerikan tarafından tavizler elde etmek için öne sürdüğü bir başka hileden ibaret olabileceğini ve Kim’in de seleflerinin önceki barış görüşmelerinde tuttukları yolu takip edebileceğini dile getirdi.
Gözlemciler, Başkan Trump ile Kuzey Kore Lideri Kim’in kişilik analizini yapmakla ilgileniyor. Onlara göre her ikisi de bu müzakerelerde herhangi bir zaaf ya da taviz alameti göstermekten kaçınıyor ancak aynı zamanda istediklerine erişmek için nihai kararlar almaya hazır olduklarını ifade ediyor. Gözlemciler, Trump ve Kim’in nükleer silahlar konusundaki tüm anlaşmazlıkların bu toplantıda çözüme kavuşmayacağının bilincinde olduğunu bu yüzden odak noktasının iki Kore arasında bir barış sözleşmesi ile çıkmak olacağının altını çiziyor. Bu barış sözleşmesi ile taraflar, 65 yıldan daha fazla süredir devam eden ateşkese bir son verecek ve bir barış anlaşması imzaladıklarını duyuracak.
En büyük sıkıntı, Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Kuzey Koreli mevkidaşı arasında tam anlamıyla bir nükleer silahsızlanmanın detayları, atılacak adımları ve zamanını tartışmak üzere düzenlenecek artçı toplantılarda yaşanacak. Washington bu silahsızlanmanın doğrulanabilir ve geri dönüşsüz olacağını söylüyor. Brookings Enstitüsü’nden araştırmacı Jung Pak, Trump’ın Kim’in ülkesi için ekonomik kalkınma ve yatırım akışı gerçekleştirme isteğine odaklanacağını ifade ediyor. Yatırım akışı isteği, uluslararası toplumda yerini alması ve meşruluk kazanmasına bağlı. Kim, Çin ve Güney Kore liderleri ile iki toplantı gerçekleştirdi. Üçüncü görüşmesi ise Trump ile olacak. Bununla uluslararası bir meşruiyet kazanabilir ve böylece mahkûm edildiği tecritten sıyrılabilir.