Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Sır | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Şimdi ben de ‘Buldum, buldum’ diye bağırabilirim!

Gerçekte ise, aslen hiç aramıyor ve kafa yormuyordum. Ne de böyle bir meydan okuma aklıma gelmemişti. Böyle bir düşünce aklıma gelseydi, acilen başımdan savar ve akli dengemden şüphe ederdim. Felsefe, fikir ve reformun büyük ‘Üstatlarının’ sırrını buldum! Çinli Konfüçyüs, Irak’ta Hammurabi ve Yunanistan’da Sokrates ve Platon’un sırrını tesadüf eseri buldum.

Burada bir itirafta bulunmak istiyorum, yapıtları ve yazılarının zor olduğunu düşünerek bu büyük ustaların eserlerini okumaya tereddüt ettim hatta karşı çıkarak özet veya açıklamalarını okurdum.

Sinbad yazıları adlı kitabımı yazarken romanın kahramanının yolculuğunun Çin’den geçmesi ve Çin imparatoru ve maiyetindeki hekimlerle tanışarak divanında bulunması üzerine Konfüçyüs’ü okumaya koyuldum. Bir ara eski nüsha Hammurabi yazılarını ‘Şöyle bir bakmak için’ almıştım, sonra da kendimi yazıyı satır be satır okurken buldum. Sonraki dönemlerde, yazılarının tümünü okumaksızın, Platon’dan sürekli alıntı yapmamın ayıp olduğunun farkına vardım ve yazılarını okudum.

Okumaya başladığımda kendimi çok zevkli ve faydalı bir dünyaya girdiğimi fark ettim. Ayrıca fark ettiğim başka bir konu da vardı, bu hocaların açık, basit ve doğrudan bir dil kullanmaları ve bu basit dille konuşmaları, çünkü öğretmenin ilk şartı açık ve açıklayıcı olmak, açık olmayan da anlaşılamaz ve öğrenilemez.

Mısırlı aileler ‘özel derslerin’ yani öğrencinin okulda öğrenemediğini eve gelen özel öğretmenden öğrenilmesinin çok maliyetli olmasından şikayet eder. Konfüçyüs öğrencilerini doğaya çıkarır ve güzel doğa içinde öğretirdi. Bu gelenek tarih ve coğrafya derslerinde hala Avrupa’da uygulanmaktadır. Endülüs’e gidenler bilir, orada öğrenciler, rehberleri değil de, hocalarıyla kitapta gördüklerini doğada tekrarlar.

Açık ve basit olmak halka yönelik biliminin dilidir. Merkür’e yapay astronot gönderen, oraya iniş yapıp, bir noktadan diğerine atlayıp, ardından resim çekip dünyaya gönderen bu astronotu icat eden ve gönderen bilim adamı ve mucitlerin ise benim gibilerin, tüm ömrünü bu uğurda harcasa bile, alfabesini dahi anlayamayacağı kendilerine özel bir dili vardır.

Bundandır ki, büyük öğretmenler halka yönelik öğretilerinin halka varıp kalıcı olması için basitlik ve açık olma laboratuvarından geçmesi gerektiğini anladı. Açık olmayan bilimler halka ve bize ulaşamazken, ‘yarı yarıya’ açık olanın ise açık yarısı bize ulaşmıştır.