Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Kara ayaklar | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Libération gazetesi, Fransa’nın Dünya Kupası finallerindeki siyah ve beyaz zaferin ardından, bulanık sularda şüpheci ve ırkçılara karşı sert bir kampanya başlattı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Laurent Gouvern “Sarı, siyah ya da mavi, Müslüman, Katolik ya da Budist olsun. Hasım kaledeki hedefleri gerçekleştiren adamımızdır, Grisman, Mbabi ya da Bogba olsun” diye yazıyor. aslında Mbabi Cezayir kökenli, Bogba da Gineli, diğer oyuncular kökeni ise Gine, Kamerun, Senegal, Mali, Fas ve başka yerler.

Takımın cesur koçu Didier Deschamps, oyuncu seçiminde siyahların çoğunlukta olduğuna dair karşı dayanılmaz eleştiriler aldı ve etrafındaki yaygaraya aldırmaksızın kahramanlarıyla Rusya yolunu tuttu. ‘Horozların’ kazandığı hemen hemen her oyun, ülkesinin sahada zafere ulaşması için bir adımken, çoğulculuğun güç ve zenginlik kaynağı olduğuna ve farklılıkların mucizeler yarattığına inanan herkes için de bir zaferdi.

Gouvern gazetecilere Finalde “Afrikalı” Fransız takımını mı Hıristiyan, Katolik ve beyaz Slav Hırvatların takımını mı desteklemesi gerektiğini iğneleyici biçimde sordu. Aslında bu türden utanç verici bir soru, huzuru etnik safkan olmakta arayan Fransızlara değil, Fransız ekibin vatanseverliğini sorgulayan herkese yöneliktir.

Şaşırtıcı bir şekilde, Amerika Birleşik Devletler Başkanı Barack Obama gibi bir başkan da Fransız milli takımında çok siyah olduğunu düşündüğünü söyledi. Eski bir Hırvat futbolcu da, ülkesinin finallerde sadece Fransa ile değil, aynı zamanda birleşmiş Afrika kıtasına karşı oynadığını da söyledi.

Bu küresel rekabetin vesilesiyle, Fransızlar, hiç bir zaman saf kan olmayan ve Afrika kıtasının çoğu zaman etkili bir oyuncusu olan milli takımlarının tarihini yeniden tartışmaya başladı. Dikkatinizi çekerim, milli takımdaki beyazların sayısı göçmenler lehine yıllar içinde keskin bir düşüş gösterdi, bu durum son Dünya Kupası’nda bariz hale geldi ve 23 oyuncudan sadece 6’sı beyazdı.

Göçmenlerin beyazlara aleyhine milli takımda yıldan yıla çoğalması futboldan sorumlu olanlar tarafından Arap ve Afrika kökenli oyuncularının oranının beyazların üçte birini geçmemesini içeren ve kendi aralarında gizli bir anlaşmayla durdurulmak istendi. Fakat bu gizli anlaşma ortaya çıkınca kamuoyu tarafından skandal olarak telakki edildi ve birkaç yöneticinin istifası ve muhakeme edilmesiyle sonuçlandı.

Uluslararası stadyumlar, ülkelerin ulusal zenginliklerini, sanatsal yeteneklerini ve yaratıcı enerjilerini, oyuncularının ayakları, fiziksel yetenekleri ve zihinsel zindelikleri aracılığıyla gösterdikleri cepheler haline gelmiştir. 2018 Dünya Kupası’na katılan tüm takımlar arasında en çeşitlilik gösteren takım olan Fransız takımı hakkındaki bu tartışma bu konudaki en hararetli tartışmalar arasındadır. Benzer duruma 20 yıl önce de şahit olduk, O zamanlar fevri çıkışlı Cezayirli oyuncu Zeynel Din Zeydan Fransız milli takımının en tartışılan oyuncularındandı. O dönemlerde de Zeydan’ın Milli takımda Afrika’yı temsil etmesine rağmen beyaz tenli olmasından, Afrikalı kökenli Fransızların oranı ülke popülasyonu içinde yüksekken, milli takım içinde az sayıda olmalarından ve dolayısıyla takımın tüm Fransa’yı temsil etmediğinden şikayetçi oluyordu.

Dijital işlerden sorumlu devlet bakanı Münir Mahcub, sorunun futbolcuların çeşitliliği olmadığını, sorunun göçmenlerin sosyal ve demografik varlığına uygun doğru politik temsil de dahil olmak üzere tüm diğer alanlardan göçmenlerin yeterli biçimde temsil edilmediğini açıklıyor. Bunu öne süren bir tek kendisi değil, başkaları da bunu söylüyor ve bazı göçmenlerin spor yapmaları kendilerine adaletli davranıldığı anlamına gelmediği gibi, fazla olmaları da diğer tarafı rahatsız etmemeli.1Afrikalı oyuncular bu kupada çok incindiler. Sürekli nereli olduklarını ve kökenleri hakkında soru soranlara karşı basına yaptıkları açıklamalarda Fransa’yı ve kendilerini kucaklayan Fransız ilkelerine ne denli aşık olduklarını anlatmalarından bunu anlıyoruz. Örneğin, Faslı Adil Rami ırkçılara şunu söyledi: ‘Bırakın bu saçmalıkları, bizi eleştirmeyi bırakın. Biz Fransa’yı en az sizin kadar severiz. Biz bugün kahramanız, siz de öylesiniz, ama çirkinsiniz’.

Champs-Elysees’de Cezayir ve Fas bayraklarının Fransız bayrakları yanında görmek güzeldi. Fransa’nın neredeyse şehir veya köyleri tüm Fransa’yı «zafer» başlığı altında topladı. Paris camii, çeşitliliğe rağmen birliğin ve zorluklara rağmen birlikte yaşamanın kazanmasına dikkat çeken bir bildiri yayınlaması tesadüf değildi. ABD’de yaşayan Profesör Halid Baydoun’un ‘Fransız Milli takımının %80’i Afrikalı, bırakın yabancı düşmanlığını. Takımın %50’si de Müslüman, bırakın İslamofobiyi. Afrikalı ve Müslümanlar size kupayı hediye etti, siz de kendilerine adalet hediye edin’ twitinin binlerce defa retweet edilmesi garipsenmedi.

Aslında Dr. Baydoun doğruyu tam söylemedi; kupa ne İslami ne de Afrika’ya ait bir zaferdi, Müslüman Araplar kupadan ilk çıkanlar arasındaydı, Afrika ülkeleri ise kupada zaferi elde etmekten oldukça uzaktı. Fransa birkaç sene içinde kendine zafer getiren karışımını ve ilkelerine olan bağlılığını dünyaya göstermek istiyor: Fransa terör eylemlerinin altında inlerken ve komşu Avrupa ülkeleri sağa yönelirken herkes Marine Le Pen ‘in başa geçeceğine inanıyorken oylar Emmanuel Macaron’a gitti ve Elysee Sarayının kapıları radikalliği temsil eden Marine Le Pen’e kapandı. İnsan hakları ülkesi “çok kültürlülüğe” yükesk sesle çağrı yapanlar sayesinde bir kere daha kazandı. Her renkten oluşan bir ekibin Dünya Kupasını Fransa’ya getirmesi de Fransa’nın fakir banliyölerinden ve en sefillerinin yaptığı bu çağrıyı destekledi. Fransa’nın en güzel ürünü olan “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” üçlü ilkeleri önündeki engellerin çokluğuna rağmen, çirkinliklere direnen Fransa’ya selam olsun.