Sudan İslami Hareketi (SİH) yönetiminde yer alan üst düzey komite, hareketin feshedilmesini iktidardaki Milli Kongre Partisi’ne (el-Mutemer) katılması tavsiyesinde bulundu.
Komite’nin alternatif önerileri arasında SİH’in sivil toplum kuruluşuna dönüştürülmesi de bulunuyor.
Sudan yasalarına göre tavsiyenin aksine Milli Kongre partisi SİH’e bağlı konumda bulunuyor.
Komitenin önerileri, Sudan’daki İslamcıların iktidara gelmelerinden sonra ideolojik örgütlenme konusunda karşılaştıkları ilk kriz olarak tanımlanıyor.
Ülkenin kuzeyinde bulunan Nil Nehri vilayetindeki, İslamcı parti üyeleri Cuma günü, SİH’e bağlı el-Mutemer (Halk Kongresi) Partisi’nin önde gelen ismi Nafi Ali Nafi’nin bu önerisini reddetti. Ancak güneydeki Kesla eyaletindeki parti üyeleri SİH’i feshedip el-Mutemer partisine katılma çağrısına olumlu cevap verdi.
SİH, uluslararası faaliyet yürüten Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan)’nın Sudan kolu olarak tanımlanıyor. SİH’e bağlı iki siyasi parti bulunuyor: Vefatına kadar Hasan Turabi’nin günümüzde ise İbrahim Senusi’nin liderliğini yaptığını Milli Kongre Partisi (MKP) ve Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in liderliğini yaptığı iktidardaki Halk Kongresi Partisi (el-Mutemer/HKP)
Siyasi ihtilaf yaşayan Turabi ve Beşir sebebiyle SİH politik statüsünü yenileme yoluna gidiyor.
Komite, SİH’in statüsünü incelemek üzere kuruldu. Başkanlığını ise Ali Osman Muhammed Taha’nın ve Sudanlı İslamcıların liderleri yapıyor.
Yerel bir gazete kararın nedenlerini ayrıntılarıyla anlatmadan komitenin, SİH’i iktidar partisine entegre etmek ya da İslami sivil bir cemaat haline getirmek için kurulduğunu bildirdi. Gazete, komitede alınan kararın birkaç gün içinde parti liderlerine sunulacağını aktardı.
Başkanlığını Ömer el-Beşir’in yaptığı SİH’i onun yerine Başbakan yardımcısı Bekri Hasan Salih yönetiyor. Genel Sekreterlik görevini ise Zübeyir Ahmed Hasan sürdürüyor.
Muhalefet güçleri ve sivil toplum kuruluşları ise SİH’i eleştiriyor ve yasal statüsünün bulunmadığını, Siyasi Partiler Konseyinde kayıtlı bir parti olmadıklarını, hatta Gönüllü Birlikler Konseyi’ne kayıtlı bir dernek bile olmadıklarını halde kendilerini ideolojik çerçevede iktidar partisi ve siyasi bir kol