Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Süleymani, Ruhani ve aslanın kuyruğu | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

İran’ın Devrim Muhafızları Komutanı General Kasım Süleymani, Devlet Başkanı Hasan Ruhani’ye mektup yazarak, “Bu akıllıca beyanlarınızdan dolayı elinizi öperim, İslam Cumhuriyeti’ne hizmet eden herhangi bir politikayı uygulamak için hizmetinizdeyim” dedi.

İran’ın güvercini olarak tanımlanan Ruhani, iktidar ve rejim tarafından nükleer anlaşmaya dahil olmakla ve Amerikalılar tarafından aldatıldığına dair eleştirildiğinden beri, şahin rolünü oynuyor.

Hangi açıklamalardan mı bahsediyoruz? Ruhani, İran’ın petrollerini satamaması halinde, bunun Amerika Birleşik Devletine güçlü bir yanıt olarak geri döneceği açıklamalarından bahsediyoruz. Belli ki, Süleymani bu açıklamaları beğenmiş Ruhani’yi destekleyeceğini söylemiş ve Hürmüz Boğazının kapatılması fikrine saygı duyduğunu belirtmiştir. Yeni Şahin Ruhani hızını alamayarak Amerikan Başkanını aslanın kuyruğu ile oynamaması konusunda uyarmıştır!

Yaşlı aslan, bir tek kuyruğu değil, İran rejiminin tümü İsrailliler tarafından her gün aleni olarak aşağılanmakla birlikte, her hangi bir gün, bir kere dahi cevap vermeye cüret edememiştir ve yapılan açıklamaların tümü kıymetsiz külhanbeyliğidir.

İranlı yetkililer, ABD başkanının yaptırım uyguladığından beri karışıklık içinde. Avrupalılarla yapılan anlaşmaların yarısı ile yetinip yetinmemeleri, anlaşmanın tamamen iptali, yoksa Amerikalılarla tekrar müzakere masasına oturma tavizine girip girmeyeceklerini bilmiyorlar. Tahran yönetimi, geçmişte olduğu gibi, Batı’yı tehdit etmek ve şantaj yapmak için zorlaya yoluna da girebilir, fakat Trump bu tehdidi, George Bush’un Saddam rejimini devirdiği gibi, rejimi devirmek için bir mazeret olarak kullanmasından kaygı duyuyorlar.

Tahran’daki bazı yetkililer, ABD’nin çıkarlarını vurmaya, bölgeyi tutuşturmaya ve Hürmüz Boğazı’nı kapatmaya çağrı yapıyorlar. Hatta General Süleymani “Başkan Ruhani’nin planını uygulamaya hazır olduğunu” söyleyerek, “Hürmüz Boğazı ya herkesi olur ya da hiç kimsenin” diyecek kadar ileri gidiyor.

Süleymani terörist bir savaş, suikastlar ve Hürmüz Boğazını kapatmak amacıyla Ruhani’nin elini öpsün veya öpmesin, Amerikalılar, ya doğrudan doğruya, ya da bölgedeki vekili, İsrail, yoluyla İran’ın kuyruğuna basarak gelecek haftalar içinde baskıyı arttıracak.

Önümüzde ayrıntılarına dikkat etmemiz gereken iki önemli tarih var: İran’a altın ve gıda satanlara ABD yaptırımlarının başlayacağı 4 Ağustos, Üç ay sonra da, ABD’nin İran petrolü üzerindeki ambargosunun başladığı Kasım ayının başları.

İşte bu zamanlarda, Hamaney rejiminin hareket sınırlarını bileceğiz; gerçekten tırmandırmaya mı başvuracak yoksa geri çekilip gururundan vazgeçerek yaralarını yalamayı mı tercih edecek.
Benim bildiğim İran rejimi eski taktiklerini uygulayarak geri çekilecek ve krizin dinmesini bekleyecek ve Trump’ın başkanlık döneminden sonra, başka bir nükleer anlaşma imzalayabilirse, sonuna yakın, kaosu ihraç etmeyi sürdürecektir.

Ama dikkat, Suriye’deki aldığı yara ve en büyük başarısı saydığı nükleer anlaşmanın iptali ile yaralı ve gururu kırılan aslan kötü bir şey yapabilir. Bu esnada, İran içini de unutmamalıyız, İran’ın içi kötü durumda ve devrime evrimleşebilir, bu da Tahran’ı Körfez ülkelerinde yeni bir cephe açmasına itebilir. Ama bu son seçenek biraz zayıf bir seçenek, zira; İran’ın krizlere karşı yöntemi ve Suriye ve bölgede kendini soktuğu çukur bu son alternatifi kullanışsız kılacaktır.