Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Sünneti kenardan yaşama sanatı | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Hafız Esad’ın (1970) devrimi ile beraber açıkça görüldü ki, Milli Baas demokrasi savaşını kaybetti. Devrim mezhepçi bir karaktere büründü. Fakat Esad, bu açıkça mezhepçi sistemde Sünni ekseriyete sahip Suriye toplumuna nasıl davrandı?

Zannedersem Esad, Suriye’nin şehirlerinde geniş bir keşif turuna çıktı. Kutlamalarla karşılandı. Suriyeliler (1966-1967) de Salah Cedid’in sıkı yönetimi ve katı ekonomik icraatlarından sıkılmıştı. Partinin Marksist ve Troçkist söylemleri, sonra Nikse harbinde, İsrail’e karşı utanç verici yenilgisi, son olarak Ürdün ile girdiği önemli savaşta Suriye ordusunu çıkmaza sürüklemesi.

Bununla beraber, Esad Alevi ve Salah Cedid’in ortağı, ayrıca yenilgiden sorumlu savunma bakanı olarak devrimden sonra dikkatli ve ağır davranıyordu. Hemen kendisini başkan ilan etmedi. Sünni Nurettin Al-Atasi’yi devlet başkanı yapmaya çalıştı. Reddettiğinde onu yirmi yıldan fazla Salah Cedid ve Yusuf Zein ile beraber hapiste bıraktı. Sünni Ahmet Hatip’i (Cebeli Deruz’da sünni bir aileye mensup) devlet başkanı yaptı. Kendisi başbakan olarak kaldı.

Ahmet Hatip yeni bir siyaset sanatı başlattı. Esad’a ‘efendim’ diye hitap ederek kenarda kalmayı tercih etmişti. Bundan sonra Esad ülkenin efendisi, halkın efendisi, ordunun efendisi, diktatör, fırsat veren ve yasaklayan oldu. Bu şekilde başkanlıklar ve önemli mevkilerde bulunan işlerini kolaylaştırmak için mezhepçi diktatörün önünde eğilip bükülen, omurgasız seçkin ağalardan meydana gelen Esad sistemi oluştu.

Diyebilirim ki, Hafız Esad kişisel olarak müttefikleri ve yardımcılarına karşı kibar, hasmına ve düşmanlarına karşı şiddetli idi. Suriye ve Lübnan’da kendilerine güvenmemesine rağmen karşısındaki Sünni çoğunluğa dostluk gösterdi.

Bunun sebebi Asam Al-Attar’ın ılımlı yönetimini düşürüp, Şeyh Mervan Hadid’in bağnaz ilkelerine boyun eğen ‘İhvanı Müslimin’dir. Yetmişler boyunca yönetimde ikinci sınıftan üst kadrolara kadar suikastlar düzenleyerek, alevi bir devlet başkanı atayan kafir sisteme karşı sivil dayanışmaya davet ettiklerinde, Suriyelilerin onlara icabet edeceğini zannederek, Hama kenti içerisinde toplumda baskıcı ve sömürücü hataları sebebiyle mezhepçi sistemin oluşmasına sebep oldular.

Sünni hukukçu Mazhar Al-Anberi’nin koyduğu anayasada makamların sınıflar arasında dağıtılmasını gerektiren bir metin yoktu. Fakat Esad hükümet başkanlığı ve meclis başkanlığı makamını siyasi otorite olmadan geleneksel olarak sünnilere verdi. Halbuki meclise, arkasında İran’ın olduğu ya da Rusya’nın Tartus Limanı’nda deniz üssü verdiği belgeler sunmadı.

Hafız Esad başkanlık rekabeti savaşına girmeyi reddetti ve kendisini başkanlığını yenilediği, beşinci sözde halk referandumunda tek aday olarak gösterdi. 2000 yılında 70 yaşında vefat ettiğinde anayasa on beş dakika gibi flaş bir vakitte değiştirildi. Bu, oğlu Beşşar’ın cumhurbaşkanlığı makamına varis olması sebebiyle olmuştur. Başkan vekili Abdülhalim Haddam ve halkın evi! olarak farz edilen millet meclisinde ‘vatanın efendisi’ büyük resmini koyan, millet meclisi başkanlığı yetkisi bulunan Abdülkadir değişiklik için gerekli icraatları yaptı.

Milletvekilleri değişikliği tartışmaksızın onayladı. Hükümet başkanı mühendis Mahmut Ezzabi itiraz etmeye ve gizlice protestoya yeltendiğinde hemen tasfiye edildi. Ve ‘iki kurşun ile intihar etti!’ diye resmi olarak ilan edildi. İkinci kurşunu kimin sıktığını bilmek mümkün değildi. Hükümet başkanı için resmi bir anma gerçekleştirilmedi. Ailesine cenaze ve defin işlemlerinin hızla yapılması emredildi. Öyle ki oğlunun babasının başkanlık makamına oturacağına dair sevinç çığlıkları atılmasın.

Sonuç olarak devlet ve hükümet partisi hükümet başkanının intihar etmiş olduğunu üzülmeksizin kabul etti. Ezzabi 13 yıllık hükümet başkanlığında başkanı ile tek olarak görüşme şansı olmadı. Onunla her sene bir kere bile telefon görüşmesi yapamadı. Hakikat şu ki Esad normal ve iktisadi devlet işleri ile gerçek manada yetkili değildi. Günde 24 saat profesyonel bir siyasi varlıktı. O ve oğlu yaklaşık elli yıldır siyaseti meşgul etmelerine rağmen sıkıcı hayatında en büyük zevki meclisinde bulunan seçkin zeki siyasetçilerle diyalog içinde olmaktı.

Başkan Hafız Esad sivil ve askeri alanda sünni ağaların seçkinleri ve gayrı meşru servetleri için karısını ve iki kardeşi Cemil ve Rıfat’ı terketti. Dürüstlük fesada kapılarını açan devlette ayıplanan bir şey haline geldi.

Yetkinlik, dürüstlük ve zeka, başkan Esad’da sünni ağalarda övdüğü bir şey değildi. Gelecek Suriyeli nesillerin bir Arap Devleti olarak Suriye’yi tehdit eden şu an ki felaketin derinliğini anlaması için Esad sistemindeki idari, partili, iktisadi ve askeri tabakanın oluşturduğu bu seçkin örneklere muttali olması gerekir.

Otuz yıldan fazla savunma bakanlığı yapan Amad Mustafa Talas’ın vefatı benim için mezhepsel sistem dokusu hakkında konuşmak için uygundur. Sünni ağalığı ve kenarda kalma sanatını ondan daha iyi öğrenen olmamıştır. Onun yönetimi orduda normal bir askerin naklinden öte geçmedi. Yemek pişirmeyle ilgili kitapları vardı. Sevgi, onun makamındaki tek başarısıdır. Abdülhalim Hudam’a gelince Esad’ın sistemindeki ilk sivil adamdır. Kendisini Salah Cedid’e karşı mücadelesinde yanında olduğu için Esad’ın katında sadık dost ve nazlı görür. Fakat Esad dışişleri bakanı olarak bazılarının onu şikayetinden sonra onu tarafsızlaştırmak için en yüksek mertebe olan cumhurbaşkanlığı vekili makamına çıkarmak zorunda kaldı. Hudam’ın makamına oturan Faruk Eşşarh ise yolsuzluğa karışmadı. Fakat diplomatik mühimmat olarak kabul ettiği pahalı hediyeler ile zenginleşti. Kendisini efsanevi Esed devletinde danışılan tek sünni müsteşar olarak kabul ettiği bir kitap yazdı.

Hudam ve Talas babanın zamanında topladıkları tüm servetleri ile Suriye’yi ve oğlun sistemini terk ettiler. Fakat Talas başkanlığa geçmek için hazır vaziyette Amerika ve Rusya’nın onayını bekleyen aday olarak Beşşar’ın kardeşi Mahir’in komuta ettiği Rejimi koruyan dördüncü fırkadaki eski subaya aykırı düşerek oğlu terk etti. Amad ise yıllanmış kadronun başkanı olan Şehabi’ye hükmetti. O Talas’dan daha bağlı ve ciddi idi. Fakat babasının veliahdı olarak kendisine zorluklar çıkaran eski sistemin muhadramlarından diye itibar edilen Şahabi ile devam etmeyi oğlu Beşşar’ın ısrarı üzerine reddetti. Beşşar’ın istihbarat birimleri Şahabi’yi Amerikan ajanı olduğuna dair töhmette bırakarak itibarını kötüledi.

Yaklaşık 50 yıl mezhepsel sistemin içinde unutulmuş olarak kalan, diğer sünni vatandaş Abdullah Ahmardı. Baba Esad onu yanına aldı ve bağışladı. Onu ofisinin penceresinden atma tehdidini yerine getirmedi.

Allah Mustafa Talas’a rahmet etsin. Eğer alan geniş olsaydı Esad’in Hamaney’i sarıklı bir baasçı zannederek, İran ile olan garip ittifakını anlatan bir metin yayınlardım.