Lütfen yeni siteyi Bekleyiniz: https://aawsat.com/turkish


Ortadoğu haber | Şarkul El-Avsat

Suriye için özel ‘irtibat grubu’ kuruluyor | ŞARKUL AVSAT
Bir Sayfa Seçin

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi dışişleri bakanları bu sabah BM Genel Sekreteri ile Güvenlik Konseyi toplantısında bir araya geldiler. Toplantıda Fransa’nın Suriye’deki savaş ile ilgili bir ‘irtibat grubu’ kurma önerisi, karara madde olarak eklendi.

Fransa’nın bu önerisi yeni değil. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron projeyi resmi olarak ilk kez temmuz ayında dile getirmiş ve Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian’a emanet etmişti. Macron ABD Başkanı Trump, İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile gerçekleştirdiği görüşmeler esnasında da irtibat grubu projesi güçlü bir şekilde dile getirmişti. Macron BM Genel Kurul toplantısındaki hitabında, Suriye ile ilgili beş daimi üyenin yanı sıra, Suriye dosyasında etkili ülkelerinde dahil olduğu, yeni bir formül oluşturulmasının gerekliliğini vurguladı. Fransızların görüşüne göre, grubun bir parçası olması gereken başlıca üç ülke var; Suudi Arabistan, Türkiye ve İran. Paris’te bulunan Fransız ve Arap diplomatik çevrelerin Şarku’l-Avsat’a yaptıkları açıklamalarda, Mısır, Ürdün ve Irak’ın, kurulacak olan irtibat grubuna katılmayı istediklerini ancak Fransa’nın grup kapsamını daha fazla genişletme konusunda istekli olmadığını, 17 üyeli ‘Suriye’ye destek grubu’ veya 11 üyeli Suriyeli muhalifleri destekleyen ‘sert çekirdek’ grup formülünü daha fazla çoğaltmamayı istediğini belirttiler.

İrtibat grubunun oluşumu kolay olmayacak

Tüm bunlarla birlikte irtibat grubunun oluşturulması kolay olmayacak. Dışişleri bakanlarının bir araya geleceği toplantının birkaç saat öncesine kadar bazı şeyler hala belirsizdi. Cumhurbaşkanı Macron’a göre, Astana toplantılarının çatışmasızlık bölgelerinin oluşturulması ile çatışmaları azaltmada başarı sağlamasına rağmen, siyasi bir yolun açılması için yeterli değil ve bununla birlikte Cenevre görüşmeleri de istenilen sonuca ulaşılmasını sağlayamadı. Diğer yandan, İran’ın gruba katılıma isteğine karşın, ABD’nin Tahran temsilcileri ile aynı masada oturmayı reddetmesi nedeniyle çözülmesi güç bir sorun teşkil ediyor. Başkan Donald Trump’ın konuşmasında İran’a karşı şiddetli eleştirileri işleri iyice zorlaştırdı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield iki gün önce yaptığı açıklamada, “Eğer grupta İran varsa bu bizim için zor olacak” diyerek, Washington’un İran’ın grupta olmasına muhalif olduğunu gösterdi. Ancak Paris, Tahran’ın olmamasının, grubun yararlılığını yitirmesine sebep olacağını düşünüyor. Macron, Genel Kurul konuşmasının ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Suriye dosyasında İran’la aynı masada çalışmazsak, etkili sonuçlar alamayız” ifadelerini kullandı. Bununla birlikte Fransız diplomasisi, İran’ı grubun toplantı odasından uzak tutmak için bir çözüm buldu. Paris, ABD’yi masada tutmak için, ‘bağlantı’ rolünü üstleniyor.

Paris’in diplomatik kaynakları, Dışişleri Bakanı Le Drian’ın bu çözümünde başarılı olabileceğinden emin değiller. İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve İran Dışişleri Bakanının, Suriye Destek Grubu’nda aktif olduktan sonra, toplantı odasının girişinde kalmalarını sağlayacak çözümü kabul edeceklerine dair bir garanti yok ve dahası, Paris, Moskova’nın konumunu hesaba katmalı. Çünkü müttefiki İran’ın ABD tarafından veto edilmesi sebebiyle dışarıda tutulması karşısında Paris’in bu çözümüne henüz nasıl baktığı bilinmiyor.

Moskova, Paris’in projesini henüz benimsemedi

Fransız kaynaklara göre, Moskova, Paris’in projesini bir ilke olarak henüz benimsemiş değil. Bununla birlikte, grubun kurulması halinde özellikle diplomatik alandaki girişimler açısından çalışmaları kolaylaştıracağı konusunda pek çok şüphe var. Tüm bunlara ek olarak, Fransız girişiminin ‘zayıflığının’ sebeplerinden biri de, Paris’in Suriye dosyasındaki çalışmaların dışında kalmasından sonra tekrar bu aktörlerin arasına dönmesi. Aynı şey, Astana toplantıları ve Cenevre görüşmelerine katılmayan diğer Avrupa ülkeleri ve gözlemci statüsüyle katılan Ürdün haricindeki Arap ülkeleri içinde geçerlidir. Dahası Paris kaynaklarına göre, Washington, Trump’ın Beyaz Saray’a girmesinden bu yana sekiz ay geçmesine rağmen, Suriye’nin geleceği için ‘tam bir siyasi vizyon’ oluşturabilmiş değil. Hala dikkatini iki şeyle kısıtlıyor; DEAŞ terör örgütü ve İran’ın Suriye içindeki etkisi. Bu da pratikteki şeyleri Moskova’ya bırakması anlamına geliyor.

Siyasi süreç başlamadığı müddetçe tek kuruş bile harcamayacaklar

Fransız yetkililer girişimlerin yararlılığı hakkında yaptıkları açıklamada iki ilintili duruma vurgu yapıyorlar; ilki, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye’deki bataklıktan kurtulması gerekiyor. Bunu yalnızca savaşa son verip, milyonlarca Suriyeli mülteciyi kendi ülkelerine dönmeye ikna edecek bir siyasi yolla çözebilir. Diğeri ise, savaşın yerle bir ettiği ülkeyi yeniden inşa edebilmesi için Suriye’nin yüz milyarlarca dolara ihtiyacı var. Ne Rusya ne de İran bu kapasiteye sahip olmadığından, Avrupa ve Körfez ülkelerine mali ve ekonomik açıdan ihtiyaç duyuluyor. Tüm bu ülkeler, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kaderinin belirlenmediği ve ülkede siyasi süreç başlamadığı müddetçe tek kuruş bile harcamayacaklardır. Tamda burada, Fransız mantığına göre, Suriye’deki savaş son vermek için siyasi koşulların sağlanması, uluslararası topluluk içindeki çelişkilerin azaltılması ve son olarak BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’ya destek verilmesi gibi görevlerin Le Drian tarafından belirlenen irtibat grubunun devreye girmesiyle sağlanabilir.

Suriye’nin parçalanması konusunda uyarıda bulunan Le Drian, bir yandan devlet parçalanırken diğer yandan yeni terör örgütü oluşumlarının ortaya çıkabileceğini belirtti. Bunun engellenmesinin yolu ise, Fransız projesinin benimsenmesiyle olabileceğini vurguladı.