Evet, Suriye’nin Arap halkı çaresizce kesimi bekleyen bir koyun sürüsü değildir. Bu tür bir düşünceyle, bedeli ne olursa olsun, savaşılmalı ve bu düşünce gömülmelidir. Gerçekler Suriyelilerin canlı bir halk olduğunu göstermesine rağmen, Birleşmiş Milletlerin kurumları dahi bu, insanın en tabii hakkı olan özgürlük talep edenlerle diktatörlüğü savunanlar arasında yer alan bu yıkıcı savaşta öldürülen Suriyelilerin sayısını kayıt altına almayı durdurdu. En az iki yıldır uluslararası uzman kuruluşlar Suriyelilerin ölüm rakamlarının çetelesinin sayımını durdurdu ve sayı 2016 yılından beri dört yüz bin kişide çakılı kaldı. Artık uluslararası mahfillerde Suriye savaşının ölülerinin sayısı dört yüz bin kadar, gerisi sayılmıyor, bunlar Suriye rejiminin silahları, patlayan varilleri ve kimyasal silahları altında hayat verdi, ve yine 2016 yılından beri yerlerinden ve yurtlarından dünyanın tüm bölge ve köşelerine dağılan kovulan veya tehcir edilen milyonlarca Suriyelilerin sayısını tutan yok.
Bu rejimin, detaylara bakılmaksızın, rehabilite edilmesi veya ehlileştirilmesi mümkün mü? Böyle bir şey hem tarihin akışına hem mantığa ters. Suriye’nin Fransız mandasından kurtulalı yetmiş yıl geçti, Esed ailesinin ülkeyi idaresi bu sürenin yarısından fazlasına tekabül etti ve neredeyse Suriye’nin tümüne, insanlarına ve toprağına dahil, el koydu. Hiç bir rejim Esed rejiminin öldürdüğünün ve tehcir ettiğinin çeyreğini yapmış ve yönetimi elinde tutmaya muvaffak olmamıştır. Rejim orta vadede düşecektir, zira; bu rejim Suriye toplumunun tüm bileşenleri tarafından derin bir şekilde nefretle karşılanmaktadır. Bugün rejim adına sloganlar atarak sokağa çıkan azınlıklar bile, bir gün gelip kendilerinin ve çocuklarının bu rejimin kurbanları olabileceklerinden eminler.
Lanet olası kana şehvetin kapısı açıldı mı kapanmaz ve daha fazlasını ister. Bu şehveti, rejimden başka, birçok taraf içinde taşıyor, ilki de Rus savaş makinası.
Rusya birden fazla hedefe ulaşmak istiyor, ilki, kendine benzer sistemlerin yeryüzünde devam etmesiyle rahat edeceğinden, Esed rejiminin devam etmesi. Aynı zamanda, eski Çarlık rüyası ve Rus milliyetçiliğinin iştahıyla desteklenen sıcak denizlere inme ve orada kendine köprübaşı kurma, ve üçüncü olarak da Avrupa’nın bazı bölgelerinde kaybettiği vesayeti doğuda gerçekleştirmek. Tüm bunları gerçekleştirmek için, Rusya, uçak, silah ve asker göndermekle yetinmiyor, dünyanın diğer çatışma bölgelerindeki savaşlarda ileride yer almak umuduyla paralı taburlar oluşturarak Suriye topraklarında savaşmak için Mafyaların kustuğu her türlü paralı askeri Suriye topraklarına gönderiyor.
İran’a gelince, Tahran rejimi, çeşitli sloganlar altında Arap derinliğinde genişlemeyi ve kendisine ödenen para için savaşan yarı-paralı güçleri getirmeyi tercih ediyor, sebep; Dini kisve giyen liderleri adına Suriye’deki insanları boyunduruk altına almak. Bütün bunları gerçekleştirmek için, Suriyeliler koyun veya daha aşağılık mahlukat sayılıp kanları akıtılıyor!
Olayın korkunç yüzü şu, üç büyük ülke fark gözetmeksizin yapılan kimyasal saldırıları protesto etmek için roketleri gönderdikten sonra, Moskova ve Tahran’ın güdümü altında inleyen ve ülkeyi ve halkla birlikte yönetimi de bu iki başkente bırakan Esed rejimi ve yandaşları muhalifleri ajan olmakla suçlayan yanıltıcı ve mantıksız matrisleri ortaya attı.
Esed rejimi, tüm bunları, yönetimi ve Başkanlığı sadece biçimsel olarak elde etmek için yapıyor. Rejimin yandaşları insan aklına hakaret ederek rejimin çatışmadan galip geldiğini, eskisine nazaran daha güçlü olduğunu gösteri yaparak söylediler. Yandaşların biri sahtekarlıkta o denli iler gitti ki, TV kanallarının önünde rejimin kendilerine füzeleri tabanca mermileriyle durdurmayı emrettiğini dahi söyledi, insan mantığını hiçe sayarak…
Çoğunluğun iradesi ile azınlığın iradesi arasındaki herhangi bir çatışmada, çatışma ne kadar sürerse sürsün, çoğunluk kazanır, zira; Suriye halkı direndi, direniyor ve gelecek yıllarda da direnecek. Bu direncin zayıflamış veya dumura uğramış olduğuna inananlar, Batı’da olsun, Doğu’da olsun, halkların tarihlerini bilinmeyenlerdir.
Suriye rejimi, sözde Rönesans anlamına gelen ve bağımsızlık döneminin yarısından fazlasına hükmeden, Baas’ın Suriye’nin politik alanını, Esed ailesi ekseninde yapılandırmaya ve yeniden yapılandırmaya istekliydi; bu, Arap ölçeğinde, bir Cumhuriyetin miras olarak babadan oğula bırakıldığı ilk Cumhuriyet fenomenini oluşturdu! Bunu ete kemiğe büründürmek için, Baas rejimi her türlü anormal yöntemi kullandı, örnek verecek olursak, muhalifler cebren ortadan kaldırıldı, cesetler denize atıldı (Ceset yok, cinayet yok!), gün ortasında suikastler yapıldı. Ve rejim o denli ileri gitti ki, Ebu el-Ades’ten Mossad’a kadar, rejim her türlü izi ortadan kaldırmak için elinden geleni yaptı ama Uluslararası Ceza Mahkemesi Refik Hariri ve arkadaşlarının 2005 yılında Beyrut’ta gün ortasında suikastla öldürülmesinden Şam rejimini sorumlu tuttu.
Özgürlük, insan haklarına saygı ve modern temellere inşa edilmiş adil devlet yapısı dünyanın küresel eğilimi iken, yandaşlarının bulunması ve Suriye’de politik suskunluğun temin edilmesi için kaba gücü yöntem olarak benimseyen Esed rejiminin kalması Suriye’nin dünyanın kuyruğunda kalması, geçmişin devam etmesi anlamına gelir ve sürdürülebilir tarafı olmadığı gibi, imkanı da yoktur. Diğer yandan, dünyaca ABD-İngiltere ve Fransa’nın “üçlü darbe”si olarak tanımlanan sınırlı saldırıya rağmen, İran rejimiyle Rusya’nın tehditleri ve atılan füzelerin vurulacağına dair söylemleri gerçekleşmediği gibi, halk yığınlarına söylenen laf-ı güzaf olduğu da ortaya çıktı. Dahası, Esed rejimiyle ittifak kuran Rusya’nın yıkıcı bir savaşa girmeyi göze almadığı da Dünya önünde anlaşıldı.
Halkına karşı zafer kazanmak isteyen Esed rejimi ileriki günlerde yasaklı silah kullanımına dönebilir veya katliamlar yapabilir, buna karşın büyük devletler de tehditlerini tekrarlar veya bir şey de yapabilir. İran ve Rusya ise özgürlüğünü isteyen halka karşı yapılana kılıf uydurmaktan aciz kalabilir. İşte o zaman rejime olan güven tamamen yok olabilir veya müttefiklerinin nezdinde Şam rejiminin gelecekte var olması gerekliliği tümden sarsılabilir. İran rejiminin başındaki insancıkları buna inanmasa da bu gerçek Rusların gözünden kaçmaz! İşte o anda Suriyelilere mezbahanelik koyun misali davranan caniler adalete teslim edilir.
Ez cümle:
Suriye’nin şehirleri Sodom ve Gomora’nın görmediği yıkımı gördü!